MIZRAK ÇUVALA SIĞMAZ Kürt halkının bütün tehdit, baskı ve yasaklara rağmen büyük oy oranlarıyla seçtikleri Belediye Başkanları Feridun Çelik (Diyarbakır), M. Selim Özalp (Siirt) ve Feyzullah Karaaslan (Bingöl), yine belediye başkanlarının sorguya alınışını protesto eden HADEP’li yöneticiler işkenceli sorgulamalardan sonra tutuklandılar. Herkesi güldüren, mehmetçik medyanın bile bir bölümünün tepkisini alan, ve ne olduğunu sömürgeci faşist rejimin de açıklamakta zorlandığı gerekçe, belediye başkanlarının “ PKK’nin siyasallaşmasında rol oynadıkları”dır. Faşist-gerici düzen partilerine mensup belediyeler faşist, dinci ve gerici örgütlemelerin mekanları, yolsuzluk ve rüşvetin üreticisi ve burjuva siyasetin merkezleri olurlarken, HADEP’li belediye başkanlarına “siyaset yasağı “ getiren bu faşist yönetme zihniyeti sadece iki yüzlü, suçlu ve aşağılık değil; aynı zamanda geleneksel inkarcı, imhacı sömürgeci politikaların vahşice uygulanmasıdır. Saldırıyı kararlaştıran ve yöneten devletin “çekirdek merkezi”dir. Saldırı emrini bizzat MGK vermiştir. Saldırı bir devlet politikasıdır. Kürt halkının tutuklamalara karşı giderek büyüyen tepkisi ve eylemleri cop, yerlerde sürükleme ve gözaltılarla bastırılmaya çalışılıyor. Sömürgeci rejimin ağzı salyalı işgalcı-militarist güçleri, şovenist kin ve intikam duygularıyla Kürt kadınları, yaşlıları ve çocuklarına saldırıyorlar. Bu saldırı, faşist rejimin, içine girilen sürecin bu aşaması için hazırlanmış, öngörülmüş planlı bir saldırısıdır. Ne şaşırtıcıdır ve ne de tesadüf! Baskı ve kuşatmayla Kürt ulusal hareketi, Kürtlük düşüncesi, bilinci ve uyanışı silinmek ve bitirilmek isteniyor. Kürt ulusal devriminin siyasal, toplumsal, kültürel ve örgütsel alanlarda yarattığı mevziler, olanaklar ve kazanımlar yok edilmek; çözülen sömürgeci sistem ve esaret yeniden pekiştirilmek isteniyor. Bu pervasız ve aşağılık saldırının AB’ye kendisini ulusal imha ve inkarla birlikte kabul edilmesinin benimsetilmesinden, PKK’nin pazarlık gücünü sıfırlamaya; 21 Mart Newroz kutlamalarının güçlü geçmesini engellemeye kadar bir çok boyutu vardır. Bir yönüyle de AB heyetlerinin HADEP’li Belediyeler ve İHD’ye yaptıkları ziyaretlere bir yanıttır... Ancak boşuna! Kürt halkı, Kürt ulusal devrimci mücadelesinin kazanımları ve ürünlerini, ulusal onuru ve dirilişi yaşadı. Bunu büyük kavgalar, kanı-canı pahasına başardı; yani savaşarak aldı, kuzu kuzu vermesi de beklenemez. Kürt halkı dayatılan ulusal aşağılanma ve onursuzluğu kabul etmeyecek; sömürgeci inkar, imha ve asimilasyon politikalarına boyun eğmeyecektir. Saldırı; Kürt ulusuna ve onun ulusal mevzilerinedir! Saldırı; halklarımıza ve kazanılmış haklaradır! Saldırı; 2000 yılı Newroz’una ve yeni devrimci hamleleredir! İşçiler, emekçiler, gençler Sömürgeci faşist saldırı dalgasına karşı direnişi yükseltmek için haydi alanlara! Haydi, sömürgeci ulusal imha ve inkara karşı Kürt ulusunun özgürlüğünü ve halklarımızın kardeşliği için protestolarımızı yükseltmeye! Bilelim ki, yiğit ve çilekeş Kürt halkına yönelik sömürgeci faşist diktatörlüğün saldırıları karşısına dikilmeden, mevzilerimizi koruyamaz, hak gasplarına karşı bir güç oluşturamayız ve yeni saldırı dalgalarını püskürtemeyiz! Kahrolsun sömürgeci boyunduruk! Kürt ulusuna özgürlük! 24 Şubat 2000 MLKP Merkez Komitesi
|