Yeniyıl çağrısı: 21. Yüzyıl Enternasyonal Proletarya ve Ezilen Halkların Olacak!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

21. Yüzyıl Enternasyonal Proletarya ve Ezilen Halkların Olacak!

Emperyalizmin kendisi için yetiştirdiği uluslararası yatırım ve danışmanlık kuruluşu, “Morgan Stanley Dan Witter”in baş ekonomisti Stephem Roach, 1996 yılında efendilerine şöyle akıl veriyor ve uyarıyordu: “Geçen 20 yılda ekonomik gücün sarkacı aşırı bir biçimde sallanmaya başladı, bu sarkaç işçilerin gelirlerini azaltmak pahasına sermayeye büyük karlar getiriyor. ... sosyolojik olarak bu süreç, kendisini tersine çevirecek siyasi bir dalganın tohumlarını eker.” Aradan geçen zamandan sonra ABD’nin Seattle kentinde toplanan Dünya Ticaret Örgütü(WTO) nezdinde globalizmi protesto eden 50 bin kişinin eyleminin kendi öngörülerini doğruladığını yazarak, gidişata bakılırsa bu tür gelişmelerin artacağına işaret ediyordu.

Yeni bir yüzyıla ya da bin yıla girerken emperyalizmin “bilgin”leri tarihin artık sermaye ve sömürü için devinim yapmakta zorlanacağını itiraf ediyorlar. Dünyayı burjuva propagandasının bunaltıcı bombardımanı altında kurgulayanlar, bütün ezilen, sömürülen insanlık ailesinin fertlerini çıldırtacak şekilde 1989 yılından beri “işçi sınıfının tarihsel rolü tarihe karıştı” diyorlardı. Ama bugün Stephen Roach’lar mutlaka işçi sınıfı rüzgarının yerküreyi kirleten kapitalizmin pisliklerini silip dağıtacağına dair korkularını dile getirerek, aman “demokrasi” vahşi kapitalizm yerine “sosyal kapitalizm” diyorlar. Dünya kapitalist burjuvazisi, kendi aşırı sömürü ve sivriliklerini törpüleme yoluna giderek dünyada esecek işçi sınıfı rüzgarının hızını dağıtma önlemlerini tartışıyor.

100-150 çok uluslu tekel bütün dünya ekonomisini elinde tutuyor, üretimi uluslararasılaştırıyor. Bunu yaparken şu veya bu ülkede, şu veya bu bölgede sanayi dallarını yıkıyor, kitlesel işsizliği kronikleştiriyor, milyonlarca işçiyi, emekçiyi açlığa mahkum ediyor. Bugün sadece Avrupa’da 50 milyon işsiz var, dünya çapında işsizlerin sayısı bir milyar civarındadır.

Emperyalist burjuvazi, dünya çapında 300 milyon çocuğun en acımasız koşullarda çalıştırıldığını ve bunun esas sorumlusunun da sermayenin daha fazla kar amacı olduğunu saklayamıyor.

Temel gıda maddelerinin dünya çapında üretimi, dünya çapında tüketiminden % 10 oranında daha fazla. Yani temel gıda maddelerinde bir ürün bolluğu söz konusu. Ama her yıl dünya çapında 30 milyon insan açlıktan ölüyor ve 800 milyon insan ise yeterli gıda alamıyor, yani açlıktan ölüme mahkum edilmiş durumdadır. Buna karşın, 1960’da dünya nüfusunun en zengin %20’sinin geliri, en fakir %20’sinin gelirinin 30 misliydi. Bu fark bugün 82 misline çıkmıştır.

6 milyar civarında olan dünya nüfusunun % 8,3’ü, yani 500 milyonu dahi refah seviyesine sahip sayılamaz. Geriye kalan 5,5 milyar insan sefalet içinde yaşıyor, temel ihtiyaçlarını karşılayacak durumda değil. Değer bazında sadece 358 kişinin yıllık geliri, 2,6 milyar insanın yıllık gelirini aşıyor. Yani dünya nüfusunun %45’inin yıllık toplam geliri, 358 kişinin yıllık gelirine ulaşamıyor.

Yerkürenin bir kaç çok uluslu tekel tarafından talanı, “küreselleşme“ ve gelişen mali spekülasyon, mali kriminaliteyi geliştiriyor. Bu alanda yılda aklanan, rüşvet olarak verilen “kara para” miktarı bir trilyon dolardır. Emperyalist burjuvazinin 20. yüzyıl boyunca çılgınca silahlanma yatırımı, üretimi ve ticareti devasa boyutlara ulaştı. Emperyalist paylaşım savaşları çıkartıldı, bölgesel savaşlar kışkırtıldı. Bütün bir 20. yüzyılda emperyalist kapitalizm insanlığa açlık, sömürü ve politik baskıdan başka hiç bir şey vermedi.

Geride bıraktığımız yüzyılda sosyalizm geçici bir yenilgi almış olsada, sosyalizm pratiği ve uygulamalarının dünya proletaryası ve halklarının bilincinde yaratmış olduğu sempati ve kapitalizme üstünlüğü karartılamamıştır.

Bütün bu veriler, dünyada ve tek tek ülkelerde işçi sınıfının ve ezilen-sömürülen emekçi kitlelerinin sermaye egemenliğine karşı devrim ve sosyalizm mücadelelerinin nesnel koşullarının gelişmekte olduğunu gösteriyor. Tarihsel materyalizm; kapitalizmde üretimin toplumsal niteliği ile mülkiyetin özel biçimi arasındaki çelişkinin antagonist olduğunu, bunun proletarya ve insanlığı sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyaya götüreceğini açıkladı. Toplumların gelişim yasaları ve sosyalizm pratiği bunu kanıtlıyor. Sosyalizm tarihsel bir zorunluluktur.

 

21. yüzyılda sosyalizm muzaffer olacaktır.

Kahrolsun Kapitalizm

Yaşasın Sosyalizm!

 

25 Aralık 1999

MLKP Merkez Komitesi