Türkiye–Irak İşbirliği ve Kürt Hareketi
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Kuzey Kürdistan'da aralıksız operasyonlara devam eden ve sık sık Güney Kürdistan'a hava saldırıları düzenleyerek Kürt direnişini kırmayı hedefleyen Türk Devleti'nin Irak'la işbirliğini geliştirerek imha siyasetinde ısrar etmesi de bir sonuç vermeyecektir.

 
01 Ağustos 2008 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 72  
Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan 10 Temmuz'da Irak'a bir ziyaret gerçekleştirdi. 18 yıldan bu yana ilk defa bir Türkiye başbakanının Irak'a ziyareti olma özelliği taşıyan ziyarette Tayyip Erdoğan, Irak Başbakanı Nuri el Maliki ve Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile görüştü. Ziyaret sırasında PKK, Kerkük ve ekonomik işbirliği konuları ele alınırken, Irak'la stratejik işbirliği anlaşması imzalandı.
Erdoğan, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile de bir görüşme yaparak, PKK'ye karşı Güney'deki Kürtlerle işbirliğini pekiştirdi. Ziyaret öncesi ve sonrasında PKK'ye karşı açıklamalar yapan, PKK'ye silah bırakma çağrısı yapan, bunu yapmazsa Güney Kürdistan'ı terk etmesini isteyen Talabani ise, ABD ve Türkiye'ye ile işbirliğine verdiği önemi gösterdi. Talabani'nin açıklamalarına tepki gösteren KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, "Biz kimsenin ülkesini işgal etmiş değiliz, kendi topraklarımızda, atalarımızın ülkesindeyiz" diyerek, Talabani'nin konuşmasının kendi mücadelelerini etkilemeyeceğini belirtti.
Erdoğan'ın Irak ziyareti, geçen yıl 5 Kasım'da Erdoğan-Bush görüşmesinde çerçevesi çizilen ve Milli Güvenlik Konseyi toplantısında alınan kararlar doğrultusunda, PKK'yi tasfiye etme hedefli, Irak ve Kürt bölgesel yönetimiyle işbirliğini öngören bir adımdır. "PKK ortak düşmanımızdır" diyerek Bush'un izinden yürüyen Erdoğan, PKK'nin her iki ülkenin düşmanı olduğunu ve yok edilmesinin her iki ülkenin çıkarına olduğunu söyleyerek, Kürt düşmanlığında, imha ve inkar siyasetindeki ısrarını gösterdi. Irak merkezi yönetimi ile imzaladığı Stratejik İşbirliği Yüksek Kurulu anlaşmasına göre ise, ülkeler arası projeleri hayata geçirebilecek mekanizmaların oluşturulması hedeflenmektedir. Irak petrol ve doğal gazının çıkarılıp işletilmesinde Türk şirketlerine de pay verilmesi ve Yumurtalık petrol boru hattının kapasitesinin artırılması için de anlaşmalar yapıldı.
Kuzey Kürdistan'da aralıksız operasyonlara devam eden ve sık sık Güney Kürdistan'a hava saldırıları düzenleyerek Kürt direnişini kırmayı hedefleyen Türk Devleti'nin Irak'la işbirliğini geliştirerek imha siyasetinde ısrar etmesi de bir sonuç vermeyecektir. Tıpkı Fethullahçı Abant Platformu'nun her yıl yaptığı toplantılar örneğinde olduğu gibi, zaman zaman Kürt sorununu ele almak için toplanan siyasal islamcıların burjuva liberal "çözüm" önerilerinin Kürt halkı tarafından rağbet görmeyerek bir sonuç elde edemedikleri gibi. Veya Erdoğan'ın ekonomik paketlerle Kürt halkını devletin yanına çekme çabasının boşa çıkması gibi.
Kürt Ulusal Hareketi, başarılı savaş taktikleriyle Türk Devleti'nin saldırılarını boşa çıkarmakta, karşı hamlelerle devlete kayıplar verdirmekte, psikolojik ve moral üstünlüğü kendi elinde tutmaktadır. Şubat ayında sınırı geçerek Zap bölgesine kara harekatı yapan Türk ordusunun HPG gerillası tarafından bozguna uğratılması, Kürt halkına moral ve güç vermiş ve halkın geçtiğimiz aylarda kendisini daha fazla ortaya koymasını sağlamıştır. 8 Mart'tan Newroz'a, 1 Mayıs'tan Kato Dağı eteklerine yapılan yürüyüşler, Edi Bese hamlesinin ikinci devresine geçiş ile kitlesel bir tarzda devam etmektedir.
Edi Bese hamlesinin ikinci devresi "Sayın Öcalan" kampanyasıyla devam etmektedir. Türk Devleti'nin Öcalan'a "sayın" denilmesini suç sayarak Kürtlere saldırmasını, davalar açmasını ve cezalar vermesini kitlesel olarak protesto eden Kürt halkı, Amed'den İstabul'a kadar kitlesel olarak sokaklara çıkmakta, savcılıklara toplu dilekçeler vermekte ve Öcalan'a "sayın" demeye devam edeceklerini ilan etmektedirler. Şimdiye kadar on binlerce kişinin "sayın Öcalan" dilekçeleri vererek katıldığı kampanyaya Ezilenlerin Sosyalist Platformu - ESP'de destek vermektedir. Kürt halkının "sayın" Öcalan kampanyası, İmralı adasında tecritte bulunan Öcalan'ı sahiplenmesi ve KCK'nin aldığı Edi bese hamlesinin ikinci devresine geçiş kararının yaşama geçirilmesidir. "Sayın Öcalan" kampanyası, Kürt halk kitlelerinin, kendi siyasal iradesini ve siyasal temsilcilerini savunma ve kabul ettirmeye yönelik bir kampanyadır. Kürt halkı bu kampanyaya duyduğu ilgi ve sahiplenme ile bir kez daha birlik ve beraberlik içinde hareket edeceğini göstermiştir.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Türkiye–Irak İşbirliği ve Kürt Hareketi
fc Share on Twitter
 

Kuzey Kürdistan'da aralıksız operasyonlara devam eden ve sık sık Güney Kürdistan'a hava saldırıları düzenleyerek Kürt direnişini kırmayı hedefleyen Türk Devleti'nin Irak'la işbirliğini geliştirerek imha siyasetinde ısrar etmesi de bir sonuç vermeyecektir.

 
01 Ağustos 2008 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 72  
Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan 10 Temmuz'da Irak'a bir ziyaret gerçekleştirdi. 18 yıldan bu yana ilk defa bir Türkiye başbakanının Irak'a ziyareti olma özelliği taşıyan ziyarette Tayyip Erdoğan, Irak Başbakanı Nuri el Maliki ve Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile görüştü. Ziyaret sırasında PKK, Kerkük ve ekonomik işbirliği konuları ele alınırken, Irak'la stratejik işbirliği anlaşması imzalandı.
Erdoğan, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile de bir görüşme yaparak, PKK'ye karşı Güney'deki Kürtlerle işbirliğini pekiştirdi. Ziyaret öncesi ve sonrasında PKK'ye karşı açıklamalar yapan, PKK'ye silah bırakma çağrısı yapan, bunu yapmazsa Güney Kürdistan'ı terk etmesini isteyen Talabani ise, ABD ve Türkiye'ye ile işbirliğine verdiği önemi gösterdi. Talabani'nin açıklamalarına tepki gösteren KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, "Biz kimsenin ülkesini işgal etmiş değiliz, kendi topraklarımızda, atalarımızın ülkesindeyiz" diyerek, Talabani'nin konuşmasının kendi mücadelelerini etkilemeyeceğini belirtti.
Erdoğan'ın Irak ziyareti, geçen yıl 5 Kasım'da Erdoğan-Bush görüşmesinde çerçevesi çizilen ve Milli Güvenlik Konseyi toplantısında alınan kararlar doğrultusunda, PKK'yi tasfiye etme hedefli, Irak ve Kürt bölgesel yönetimiyle işbirliğini öngören bir adımdır. "PKK ortak düşmanımızdır" diyerek Bush'un izinden yürüyen Erdoğan, PKK'nin her iki ülkenin düşmanı olduğunu ve yok edilmesinin her iki ülkenin çıkarına olduğunu söyleyerek, Kürt düşmanlığında, imha ve inkar siyasetindeki ısrarını gösterdi. Irak merkezi yönetimi ile imzaladığı Stratejik İşbirliği Yüksek Kurulu anlaşmasına göre ise, ülkeler arası projeleri hayata geçirebilecek mekanizmaların oluşturulması hedeflenmektedir. Irak petrol ve doğal gazının çıkarılıp işletilmesinde Türk şirketlerine de pay verilmesi ve Yumurtalık petrol boru hattının kapasitesinin artırılması için de anlaşmalar yapıldı.
Kuzey Kürdistan'da aralıksız operasyonlara devam eden ve sık sık Güney Kürdistan'a hava saldırıları düzenleyerek Kürt direnişini kırmayı hedefleyen Türk Devleti'nin Irak'la işbirliğini geliştirerek imha siyasetinde ısrar etmesi de bir sonuç vermeyecektir. Tıpkı Fethullahçı Abant Platformu'nun her yıl yaptığı toplantılar örneğinde olduğu gibi, zaman zaman Kürt sorununu ele almak için toplanan siyasal islamcıların burjuva liberal "çözüm" önerilerinin Kürt halkı tarafından rağbet görmeyerek bir sonuç elde edemedikleri gibi. Veya Erdoğan'ın ekonomik paketlerle Kürt halkını devletin yanına çekme çabasının boşa çıkması gibi.
Kürt Ulusal Hareketi, başarılı savaş taktikleriyle Türk Devleti'nin saldırılarını boşa çıkarmakta, karşı hamlelerle devlete kayıplar verdirmekte, psikolojik ve moral üstünlüğü kendi elinde tutmaktadır. Şubat ayında sınırı geçerek Zap bölgesine kara harekatı yapan Türk ordusunun HPG gerillası tarafından bozguna uğratılması, Kürt halkına moral ve güç vermiş ve halkın geçtiğimiz aylarda kendisini daha fazla ortaya koymasını sağlamıştır. 8 Mart'tan Newroz'a, 1 Mayıs'tan Kato Dağı eteklerine yapılan yürüyüşler, Edi Bese hamlesinin ikinci devresine geçiş ile kitlesel bir tarzda devam etmektedir.
Edi Bese hamlesinin ikinci devresi "Sayın Öcalan" kampanyasıyla devam etmektedir. Türk Devleti'nin Öcalan'a "sayın" denilmesini suç sayarak Kürtlere saldırmasını, davalar açmasını ve cezalar vermesini kitlesel olarak protesto eden Kürt halkı, Amed'den İstabul'a kadar kitlesel olarak sokaklara çıkmakta, savcılıklara toplu dilekçeler vermekte ve Öcalan'a "sayın" demeye devam edeceklerini ilan etmektedirler. Şimdiye kadar on binlerce kişinin "sayın Öcalan" dilekçeleri vererek katıldığı kampanyaya Ezilenlerin Sosyalist Platformu - ESP'de destek vermektedir. Kürt halkının "sayın" Öcalan kampanyası, İmralı adasında tecritte bulunan Öcalan'ı sahiplenmesi ve KCK'nin aldığı Edi bese hamlesinin ikinci devresine geçiş kararının yaşama geçirilmesidir. "Sayın Öcalan" kampanyası, Kürt halk kitlelerinin, kendi siyasal iradesini ve siyasal temsilcilerini savunma ve kabul ettirmeye yönelik bir kampanyadır. Kürt halkı bu kampanyaya duyduğu ilgi ve sahiplenme ile bir kez daha birlik ve beraberlik içinde hareket edeceğini göstermiştir.