Geride bıraktığımız Şubat ve Mart aylarında sermayenin işçi sınıfına karşı özelleştirme, işten atma ve çalışma koşullarını ağırlaştırma saldırıları dolu dizgin devam etti. Ancak işçiler bu saldırılara boyun eğmemekte, işyerlerini ve kazanılmış haklarını savunmak için tekil de olsa grev dahil birçok mücadele aracıyla direnmekte. Bu direnişlerden bazıları şunlar:
İstanbul'da TEK-SİF sendikasında örgütlü bulunan Ayser Çorap işçileri, günlük çalışma saatlerinin 12 saate çıkarılması, maaşların düşürülmesi ve zamanında ödenmemesi, servislerin kaldırılması üzerine 17 Şubat'ta greve çıktı. Buna tahammül edemeyen patron, işçilerin 27'sini işten attı. Fabrika önünde direnişe geçen işçiler, "er yada geç biz kazanacağız" diyerek, kararlılığını göstermektedir.
İzmir-PETKİM Satış müdürlüğü'nde çalışan 101 işçi 1 Mart günü işten atıldı. Bunun üzerine 1500 PETKİM işçisi üretimi durdurarak yanıt verdi. Daha öncede PETKİM'de çalışan 400 işçi işten atılmıştı. Bu işçi kıyımına
karşı Petrol-İş sendikasında örgütlü işçiler, üretimi ve fabrikadan mal çıkışını durdurdu.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu'nun gündeme geldiği günden bu yana saldırıya karşı mücadeleyi büyüten işçiler, emek düşmanı AKP hükümetine en güçlü yanıtı 6 Mart'ta Ankara'da yaptıkları mitingde verdiler. 100 bin emekçinin katıldığı mitinge Türk-İş, DİSK, KESK gibi sendikalar, TKP, ÖDP, EMEP, SDP ve DEHAP gibi siyasi yapılanmaların yanı sıra ESP, Devrimci Gençlik Hareketi ve Halkevleri gibi devrimci oluşumlarda katıldı. Yürüyüş boyunca emekçiler, öfkelerini attıkları "Parasız Eğitim, Parasız Sağlık", "Kölelik Yasası Geri Çekilsin", "İşçi Memur el ele Genel Greve" gibi sloganlarla dile getirdiler. Mitinge katılan Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), eylemde "Kamu Yönetimi Temel Kanunu geri çekilsin" pankartını açtı. KYTK saldırısını hücreye benzeten maketleri taşıyan ESP'liler, Başbakan Erdoğan'ın vampir kuklalarıyla oynadıkları skeçlerle de emekçilerin ilgisini çektiler. Ajitasyon konuşmalarıyla işçilere grev çağrısında bulunan ve
yürüyüşün canlı gruplarından birisini temsil eden ESP'liler, yürüyüşün sonunda emekçilerle birlikte KYTK hücre maketini yaktılar. ESP'liler, cezaevlerindeki tecrit sorununa da dikkat çektiler.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu'nun bir parçası olan Sağlık'ta Dönüşüm Programı'na karşı eşit, ücretsiz sağlık hizmeti ve iş güvenceli, grevli, toplu sözleşmeli çalışma hakkı için hastanelerde eylemler yapan sağlık emekçileri, 10-11 Mart'ta iki günlük grevle hükümeti uyardılar.
DİSK'e bağlı Lastik-İş Sendikası'nın İzmit'te bulunan Goodyear, Pirelli ve Brisa'da sürdürdüğü toplusözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle 22 Mart'ta başlamak üzere aldığı grev kararı Bakanlar Kurulu tarafından "milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu" gerekçesiyle ertelendi.
Grevin, ertelenme adı altında Şilen yasaklanmasına tepki gösteren Goodyear ve Brisa işçileri 22 Mart sabahı İzmit D-100 karayolu'nu trafiğe kapatarak Bakanlar Kurulu kararını protesto ettiler.
Mercedes ve Mann araba fabrikalarına parça ihraç eden Bursa Gramer Çelik Fabrikası'nın 700 işçisi, Birleşik Metal İş Sendikası'nda örgütlendiği için, 53'ü işten çıkarıldı. İşçiler fabrikanın önünde direnişe geçti. Birleşik
Metal İş Sendikası Bursa Şube Başkanı Mehmet Kılıç, "Bursa Demirciler Sanayi Sitesi'nde 25 bin sendikasız işçi çalışıyor, Gramer Fabrikasında örgütlülüğü başararak bu işçilere iyi bir alternatif ve umut olmak istiyoruz,
bunun için kararlılıkla fabrikanın önünden ayrılmayacağız ve hakkımız olan örgütlülüğü mutlaka kazanacağız" dedi.
Maraş'ta kurulu bulunan Arsan Tekstil'de, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması sonrası karşılıklı grev ve lokavt kararı alındı.
Sermayenin özelleştirme saldırılarına karşı işçileri aydınlatma ve örgütleme mücadelesinin yanı sıra, devrimci uyarı eylemlerine de başvuran partimiz MLKP, TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesine karşı İstanbul Avcılar'da bulunan Zorlu Holding binasını bombaladı. MLKP, bombalama eylemine ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "TÜPRAŞ'ın satışı durdurulana kadar Zorlu grubunun bütün kurumları hedefimizdir. Emperyalist neoliberal politikalar doğrultusunda, ülkemizde de özelleştirmeler son hız devam ediyor.Bu özelleştirmeler tabii ki bizler için; işsizlik, açlık, yoksulluk, sefalet, hastalık, çocuklarımızın eğitimsizliği kısaca kölelik demektir! KİT'leri yağmalayanlar, talan edenler içinse; zenginlik, saltanat, kar, kar ve daha fazla kar demektir. TÜPRAŞ, tamda bu politikalar doğrultusunda Zorlu-Eframov grubuna peşkeş çekilmiştir. Zorlu grubunun başındaki zatın, halk düşmanlığı' sıfatını fazlasıyla hak ettiğini biliyoruz".
|