İşten atmalar, zamlar ve mücadeleler…
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Tekil ve birbirinden bağımsız olarak gelişen bu türden çok sayıda direnişin ekonomik krize karşı birleşik bir işçi direnişine dönüşebilmesi ve sınıf hareketinin gelişiminde ciddi roller oynayabilmesi için, sınıf sendikacılığı çizgisindeki militan sendikaların ve devrimci ve komünist güçlerin sürece etkin müdahalesi zorunludur.

01 Ocak 2009 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 77

Ekonomik krizin etkilerinin hissedilmeye başlandığı dönemde Türkiye Başbakanı Tayip Erdoğan ‘'kriz bizi teğet geçecek'' demişti. Oysa krizin yükü işçi ve emekçilere yüklenmeye başlanmıştı bile. Patronlar krizi bahane ederek işçileri işten atmaya başlamış, hükümet zam üstüne zam yaparak krizin yükünü işçi ve emekçilere yüklemeye başlamıştı.

 

Taşeronluğun, kuralsızlığın, sendikasız ve sigortasız çalıştırmanın yaygın olduğu Tuzla havzasındaki tersanelerde patronlar örgütü GİS-BİR'in açıklamasına göre bir ay içinde 13.300 işçi kriz bahanesiyle işten atıldı ve işten atmalar devam ediyor. Tersane patronları yayınladıkları bir raporda, 2009 sonuna kadar 20 bin işçinin işten atılacağı tehditinde bulundular. Daha önce 2015 yılına kadar siparişlerin alındığı açıklanan tersanelerde, krizin bahane edildiği, işten atmaların asıl nedeninin, daha az işçiyle daha yoğun üretim yapmak, tersanelerde sendikal örgütlenmenin önüne geçmek ve daha az ücretle işçi çalıştırmaktır.

Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da 400 binden fazla işçi krizden dolayı işten atılmış bulunuyor.Kriz bahanesiyle işten atmaların yoğun olarak yaşandığı sektörler arasında tekstil ve metal sanayi de gelmektedir. Kriz bahanesiyle yapılan saldırılar sadece işten atmalarla sınırlı değil. Ücretsiz izine çıkarma, fabrikayı geçici olarak kapatma, aylarca işçilerin ücretlerini ödememe, 2009 yılık iznini kullandırma, toplusözleşme pazarlıklarında esnek çalışmayı veya başkaca dayatmalarda bulunma şeklindeki saldırılar da sıkça yaşanmaktadır. Patronlar ve hükümet her yolu deneyerek krizin faturasını işçi ve emekçilerin sırtına yüklemeye çalışmaktalar. İşsizlik artarken, peş peşe yapılan zamlarla işçi ve emekçiler daha fazla yoksulluk ve açlığa mahkum edilmekte. Elektrikten doğalgaza, sudan benzine kadar hemen her şeye zam yapılmakta. Asgari ücretin son yapılan zamla birlikte 527 YTL olduğu, emekli maaşlarının sadece % 4,5 oranında yükseltildiği bir ülkede, sadece doğalgaza 2008'de yapılan zam oranı ise % 82'yi buldu.

İşçi ve emekçiler ise, krizin faturasına, zamlara ve yoksulluğa karşı direnmekteler. Ücretlerini alamayan işçiler, işten atılan işçiler, emekçiler eylemlerle, protestolarla direnişe geçmekteler. Tekil tekil bir dizi işyerinde gelişen bu eylem ve direnişlerden bazıları şunlar oldu:

  • Metal işçileri, aylardır 20'ye yakın ilde her Cuma işten atmalara karşı eylemler yapmaktalar.

  • İstanbul'da sendikalı oldukları için işten atılan IBM işçileri, her Çarşamba günü eylem yapmaktalar.

  • Bursa'da Asil Çelik fabrikası işçileri işe gelince içeri alınmadılar ve ücretli izne çıkarıldıkları belirtilince işçiler fabrika önünde direnişe geçti.

  • Birleşik Metal-İş'e üye Bursa'da Prysmian'da çalışan 400 işçi, metal patronlarının toplu iş sözleşmesinde esnek çalışmayı dayatması üzerine fabrikayı işgal etti. Sendikanın örgütlü olduğu diğer fabrikalardan işçiler Prysmian'a yürüyerek destek verdi.

  • Gebze'de bulunan ve Ford, Otosan gibi firmalara otomobil parçası üreten Dostel Makine fabrikasında patronun ücretsiz izin ve ardından işten atma saldırısına karşı işçiler önce fabrikayı işgal etti ve ardından yürüyüş gerçekleştirdi.

  • Kocaeli'nde bulunan Tezcan Galvaniz fabrikasından 83 işçi işten atılınca direnişe başladılar. İşçiler polis saldırısı ve gözaltılara rağmen aileleri ile birlikte bir süre eylemler yapmaya devam ettiler. 29 Aralık'ta ise, 250 işçi fabrikayı işgal etti ve işten atılan tüm işçiler işe geri alınıncaya kadar işgali sürdüreceklerini açıkladılar.

  • Ankara Üniversitesi'nde yemekhane işçileri işten atılınca, işçiler ve öğrenciler birlikte yemekhaneyi işgal ettiler. İşgale saldıran polisin 40 işçi ve öğrenciyi gözaltına alması, direnişi bitiremedi. Saldırı, gençlik örgütleri ve eğitim emekçileri tarafından eylemlerle yanıtlandı. Öğrenci Gençlik Sendikası Genç-Sen ve birçok devrimci demokratik kurum saldırıya karşı protesto eylemlerini diğer illere de taşıdı.

  • Gebze Organize Sanayi Bölgesi'nde E-Kart'ta işten atılan Basın-İş Sendikası işçileri 6 aydır direnişteler.

  • İstanbul Çapa Tıp Fakültesi'nde işten atılan taşeron firması işçilerinin direnişi kararlılıkla sürüyor.

  • Tuzla'da Dersan Tersane'nde işten atılan Limter-İş Sendikası yöneticilerinden Levent Akhan'ın işe geri dönme mücadelesi 100 günü aştı.

  • İstanbul Sefaköy'de sendikalı olduğu için Desa Deri fabrikasında işten atılan Deri-İş üyesi Emine Arslan'ın direnişi 6 ayını doldurdu.

  • İstanbul'da Selga Tekstil işçileri, iki aylık maaşları ve üç aylık fazla mesailerini alamayınca, Tekstil-Sen öncülüğünde direnişe geçti. İşçiler, işyerini işgal etti ve alacaklarını alamazlarsa üretimi tamamen durduracaklarını açıkladılar.

Tekil ve birbirinden bağımsız olarak gelişen bu türden çok sayıda direnişin ekonomik krize karşı birleşik bir işçi direnişine dönüşebilmesi ve sınıf hareketinin gelişiminde ciddi roller oynayabilmesi için, sınıf sendikacılığı çizgisindeki militan sendikaların ve devrimci ve komünist güçlerin sürece etkin müdahalesi zorunludur.

Limter-İş, Tekstil-Sen, Birleşik Metal-İş gibi sendikalar, DİSK, Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri ve birçok siyasi güç krize karşı mücadele programları açıkladılar ve ortak mücadelenin önemine dikkat çektiler. Birçok işyerinde işten atılan işçilerin yaptıkları tekil eylemlerin yanı sıra, sendika ve kitle örgütlerinin yaptıkları bu ortak irade beyanları, DİSK ve KESK'in 29 Kasım'da örgütlediği ‘'zamlara, işsizliğe, yoksulluğa hayır'' mitingi 100 bin işçi ve emekçiyi Ankara'da buluşturdu. Gebze Sendikalar Birliği, 5 bin kişinin katıldığı miting düzenledi. DİSK, krize karşı bir kampanya başlattı. Kampanya ile birlikte işçiler, 11 ilde eş zamanlı olarak sokağa çıkıp, açlığa, yoksulluğa ve işsizliğe isyan ettiler. Kampanya süresince Pazar yerlerinde ‘'tencerem boş'' eylemleri yapılacak ve işyerlerinde, mahallelerde ve kent merkezlerinde ‘'kriz tartışma kürsüleri'' oluşturulacak.

İşçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesi emekçi semtleri de harekete geçirdi. Başta İstanbul'un Örnektepe, İkitelli, Nurtepe, Güzeltepe, Zeytinburnu, Sefaköy, Karadolap gibi emekçi semtleri olmak üzere, bir çok ilde zamlara ve işten atmalara karşı kurulan ortak platformlar, bir çok eylem gerçekleştirdi. Emekçi semtlerde daha çok devrimci güçlerin öncülüğünde yapılan eylemlere halkın ilgisinde belirgin bir artış gözlemlenmektedir. Henüz kitlesel bir nitelik kazanmamış olsa da, şimdiye kadar yapılan eylemler emekçi semtlerin patlamaya hazır olduğunu ve harekete geçirecek bir iradeye ihtiyaç duyduğunu göstermektedir.

Komünistler, ‘'krizin faturasını ödemeyeceğiz'' şiarıyla işten atmalara, zamlara ve yoksulluğa karşı sürdürdükleri mücadeleyi yaymayı hedeflemektedirler. Öncü rolünü oynayarak, kitleleri krizin sonuçlarını pasif biçimde bekleme durumundan çıkarma, onları temel talepler etrafında birleştirme ve sisteme karşı harekete geçirme, güncel görev olmaya devam etmektedir. Komünistler, yaklaşan yerel seçimler dolayısıyla işçi ve emekçilerin politikaya artan ilgilerini de hesaba katarak, yerel seçimler sürecini, kitleleri krizin sonuçlarına karşı aydınlatma ve mücadeleye seferber etmek için değerlendireceklerdir.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

İşten atmalar, zamlar ve mücadeleler…
fc Share on Twitter
 

Tekil ve birbirinden bağımsız olarak gelişen bu türden çok sayıda direnişin ekonomik krize karşı birleşik bir işçi direnişine dönüşebilmesi ve sınıf hareketinin gelişiminde ciddi roller oynayabilmesi için, sınıf sendikacılığı çizgisindeki militan sendikaların ve devrimci ve komünist güçlerin sürece etkin müdahalesi zorunludur.

01 Ocak 2009 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 77

Ekonomik krizin etkilerinin hissedilmeye başlandığı dönemde Türkiye Başbakanı Tayip Erdoğan ‘'kriz bizi teğet geçecek'' demişti. Oysa krizin yükü işçi ve emekçilere yüklenmeye başlanmıştı bile. Patronlar krizi bahane ederek işçileri işten atmaya başlamış, hükümet zam üstüne zam yaparak krizin yükünü işçi ve emekçilere yüklemeye başlamıştı.

 

Taşeronluğun, kuralsızlığın, sendikasız ve sigortasız çalıştırmanın yaygın olduğu Tuzla havzasındaki tersanelerde patronlar örgütü GİS-BİR'in açıklamasına göre bir ay içinde 13.300 işçi kriz bahanesiyle işten atıldı ve işten atmalar devam ediyor. Tersane patronları yayınladıkları bir raporda, 2009 sonuna kadar 20 bin işçinin işten atılacağı tehditinde bulundular. Daha önce 2015 yılına kadar siparişlerin alındığı açıklanan tersanelerde, krizin bahane edildiği, işten atmaların asıl nedeninin, daha az işçiyle daha yoğun üretim yapmak, tersanelerde sendikal örgütlenmenin önüne geçmek ve daha az ücretle işçi çalıştırmaktır.

Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da 400 binden fazla işçi krizden dolayı işten atılmış bulunuyor.Kriz bahanesiyle işten atmaların yoğun olarak yaşandığı sektörler arasında tekstil ve metal sanayi de gelmektedir. Kriz bahanesiyle yapılan saldırılar sadece işten atmalarla sınırlı değil. Ücretsiz izine çıkarma, fabrikayı geçici olarak kapatma, aylarca işçilerin ücretlerini ödememe, 2009 yılık iznini kullandırma, toplusözleşme pazarlıklarında esnek çalışmayı veya başkaca dayatmalarda bulunma şeklindeki saldırılar da sıkça yaşanmaktadır. Patronlar ve hükümet her yolu deneyerek krizin faturasını işçi ve emekçilerin sırtına yüklemeye çalışmaktalar. İşsizlik artarken, peş peşe yapılan zamlarla işçi ve emekçiler daha fazla yoksulluk ve açlığa mahkum edilmekte. Elektrikten doğalgaza, sudan benzine kadar hemen her şeye zam yapılmakta. Asgari ücretin son yapılan zamla birlikte 527 YTL olduğu, emekli maaşlarının sadece % 4,5 oranında yükseltildiği bir ülkede, sadece doğalgaza 2008'de yapılan zam oranı ise % 82'yi buldu.

İşçi ve emekçiler ise, krizin faturasına, zamlara ve yoksulluğa karşı direnmekteler. Ücretlerini alamayan işçiler, işten atılan işçiler, emekçiler eylemlerle, protestolarla direnişe geçmekteler. Tekil tekil bir dizi işyerinde gelişen bu eylem ve direnişlerden bazıları şunlar oldu:

  • Metal işçileri, aylardır 20'ye yakın ilde her Cuma işten atmalara karşı eylemler yapmaktalar.

  • İstanbul'da sendikalı oldukları için işten atılan IBM işçileri, her Çarşamba günü eylem yapmaktalar.

  • Bursa'da Asil Çelik fabrikası işçileri işe gelince içeri alınmadılar ve ücretli izne çıkarıldıkları belirtilince işçiler fabrika önünde direnişe geçti.

  • Birleşik Metal-İş'e üye Bursa'da Prysmian'da çalışan 400 işçi, metal patronlarının toplu iş sözleşmesinde esnek çalışmayı dayatması üzerine fabrikayı işgal etti. Sendikanın örgütlü olduğu diğer fabrikalardan işçiler Prysmian'a yürüyerek destek verdi.

  • Gebze'de bulunan ve Ford, Otosan gibi firmalara otomobil parçası üreten Dostel Makine fabrikasında patronun ücretsiz izin ve ardından işten atma saldırısına karşı işçiler önce fabrikayı işgal etti ve ardından yürüyüş gerçekleştirdi.

  • Kocaeli'nde bulunan Tezcan Galvaniz fabrikasından 83 işçi işten atılınca direnişe başladılar. İşçiler polis saldırısı ve gözaltılara rağmen aileleri ile birlikte bir süre eylemler yapmaya devam ettiler. 29 Aralık'ta ise, 250 işçi fabrikayı işgal etti ve işten atılan tüm işçiler işe geri alınıncaya kadar işgali sürdüreceklerini açıkladılar.

  • Ankara Üniversitesi'nde yemekhane işçileri işten atılınca, işçiler ve öğrenciler birlikte yemekhaneyi işgal ettiler. İşgale saldıran polisin 40 işçi ve öğrenciyi gözaltına alması, direnişi bitiremedi. Saldırı, gençlik örgütleri ve eğitim emekçileri tarafından eylemlerle yanıtlandı. Öğrenci Gençlik Sendikası Genç-Sen ve birçok devrimci demokratik kurum saldırıya karşı protesto eylemlerini diğer illere de taşıdı.

  • Gebze Organize Sanayi Bölgesi'nde E-Kart'ta işten atılan Basın-İş Sendikası işçileri 6 aydır direnişteler.

  • İstanbul Çapa Tıp Fakültesi'nde işten atılan taşeron firması işçilerinin direnişi kararlılıkla sürüyor.

  • Tuzla'da Dersan Tersane'nde işten atılan Limter-İş Sendikası yöneticilerinden Levent Akhan'ın işe geri dönme mücadelesi 100 günü aştı.

  • İstanbul Sefaköy'de sendikalı olduğu için Desa Deri fabrikasında işten atılan Deri-İş üyesi Emine Arslan'ın direnişi 6 ayını doldurdu.

  • İstanbul'da Selga Tekstil işçileri, iki aylık maaşları ve üç aylık fazla mesailerini alamayınca, Tekstil-Sen öncülüğünde direnişe geçti. İşçiler, işyerini işgal etti ve alacaklarını alamazlarsa üretimi tamamen durduracaklarını açıkladılar.

Tekil ve birbirinden bağımsız olarak gelişen bu türden çok sayıda direnişin ekonomik krize karşı birleşik bir işçi direnişine dönüşebilmesi ve sınıf hareketinin gelişiminde ciddi roller oynayabilmesi için, sınıf sendikacılığı çizgisindeki militan sendikaların ve devrimci ve komünist güçlerin sürece etkin müdahalesi zorunludur.

Limter-İş, Tekstil-Sen, Birleşik Metal-İş gibi sendikalar, DİSK, Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri ve birçok siyasi güç krize karşı mücadele programları açıkladılar ve ortak mücadelenin önemine dikkat çektiler. Birçok işyerinde işten atılan işçilerin yaptıkları tekil eylemlerin yanı sıra, sendika ve kitle örgütlerinin yaptıkları bu ortak irade beyanları, DİSK ve KESK'in 29 Kasım'da örgütlediği ‘'zamlara, işsizliğe, yoksulluğa hayır'' mitingi 100 bin işçi ve emekçiyi Ankara'da buluşturdu. Gebze Sendikalar Birliği, 5 bin kişinin katıldığı miting düzenledi. DİSK, krize karşı bir kampanya başlattı. Kampanya ile birlikte işçiler, 11 ilde eş zamanlı olarak sokağa çıkıp, açlığa, yoksulluğa ve işsizliğe isyan ettiler. Kampanya süresince Pazar yerlerinde ‘'tencerem boş'' eylemleri yapılacak ve işyerlerinde, mahallelerde ve kent merkezlerinde ‘'kriz tartışma kürsüleri'' oluşturulacak.

İşçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesi emekçi semtleri de harekete geçirdi. Başta İstanbul'un Örnektepe, İkitelli, Nurtepe, Güzeltepe, Zeytinburnu, Sefaköy, Karadolap gibi emekçi semtleri olmak üzere, bir çok ilde zamlara ve işten atmalara karşı kurulan ortak platformlar, bir çok eylem gerçekleştirdi. Emekçi semtlerde daha çok devrimci güçlerin öncülüğünde yapılan eylemlere halkın ilgisinde belirgin bir artış gözlemlenmektedir. Henüz kitlesel bir nitelik kazanmamış olsa da, şimdiye kadar yapılan eylemler emekçi semtlerin patlamaya hazır olduğunu ve harekete geçirecek bir iradeye ihtiyaç duyduğunu göstermektedir.

Komünistler, ‘'krizin faturasını ödemeyeceğiz'' şiarıyla işten atmalara, zamlara ve yoksulluğa karşı sürdürdükleri mücadeleyi yaymayı hedeflemektedirler. Öncü rolünü oynayarak, kitleleri krizin sonuçlarını pasif biçimde bekleme durumundan çıkarma, onları temel talepler etrafında birleştirme ve sisteme karşı harekete geçirme, güncel görev olmaya devam etmektedir. Komünistler, yaklaşan yerel seçimler dolayısıyla işçi ve emekçilerin politikaya artan ilgilerini de hesaba katarak, yerel seçimler sürecini, kitleleri krizin sonuçlarına karşı aydınlatma ve mücadeleye seferber etmek için değerlendireceklerdir.