Kamo. Bu adı pek çoğumuz duymuşuzdur. Pek çoğumuz da onu tanırız, okuduklarımızdan tabii. Ya okumayanlarımız, inanın yoldaşlar, onlar çok şanssızlar. Size şimdi Kamo'nun hikayesini kısacık da olsa anlatacağım, daha fazlası için sizin adım atıp bu kitabı okumanız gerekecek.
Evet, kitabımızın adı: "Kamo Lenin'in Fedaisi". Yazarı Jacques Baynac. Kitap hakkında ilk bilmemiz gereken şey yazarın kimliği. Çünkü yazar bir devrimci ya da devrim sevdalısı değil. Kitapta yazarın zaman zaman başta Stalin olmak üzere Lenin'e, Troçki'ye ve komünist partiye karşı eleştirileri gözünüzden kaçmayacaktır. Ancak bunlar kitabın önemini azaltmıyor. Dediğimiz gibi o bir komünist değil, ama kitap bir dönemi ve bu dönemdeki Bolşevik bir kadroyu anlatması bakımından önemli.
Bunların yanında kitap gerçek bir yaşamı anlatması bakımından da önemli. Ayrıca yazar, kitabı yazarken pek çok belge ve bilgiye başvurmuş. Değişik belgelerden olayları netleştirerek okura sunmuş.
Kitap, Rusya'da 1905 devrimi öncesinden başlayarak ilerliyor ve 1917 Ekim devrimi sonrasına kadar gidiyor. Bu sürecin çarpıcı gelişmelerini bir kez daha görüyoruz kitapta. Çarlığın tüm baskı ve zor yoluyla uyanan devrim ateşini boğmaya çalışması, RSDİP'in oluşması, Bolşevik-Menşevik ayrışması ve tabi devrim. Bolşeviklerin en amansız koşullarda bile yılmadan çalışmalarını, Lenin'in önderliğine sıkıca sarılmalarını. Kitapta anlatılanlar bakımından, tüm bu süre boyunca önde olan Kamo'dur. Olaylar onun çevresinden bakılarak anlatılır. Bunda yanlış olan bir yan da yok. Çünkü bu bir roman ve Kamo'yu anlatmakta. Yazar zaman zaman devrimci çalışmaları, komünist partiyi ve önderleri küçümseyerek anlatsa da kitap oldukça akıcı. Dili de sade.
Kamo'nun asıl adı Semyon Arşakoviç Ter Petrosyan'dır. Tiflis yakınlarında 1882'de doğmuştur. Ermenidir. Ve yazarın bize aktardığına göre bugün bile Ermenistan'da Kamo, bir halk kahramanıdır ve büyük bir saygıyla anılır.
Kamo'nun annesi ölünce, babası onu Tiflis'te bir papaz okuluna gönderir. Ancak burası Kamo'ya göre değildir. Bir süre sonra okuldan kendi çabalarıyla atılır. Teyzesinin yanında kalmaya başlar. Annesi onun okumasını ister. Teyze bu isteği yerine getirmek için bir eğitmen arar ve eğitmen olarak karşısına Jozef Çugaşvili ya da bizim bildiğimiz adıyla Stalin çıkar.
Stalin bu dönemde partiyle ilişlileri olan, deneyimli ve bilgili bir devrimcidir. Ve karşısındaki haşarı, asi gencin içindeki cevheri kısa sürede açığa çıkartır. Böylece Kamo RSDİP ile tanışır.
Kamo adının nerden geldiğini de bize yazar anlatsın: "Kalıcı tüm lakapların doğuşunda olduğu gibi bu isim de bir rastlantı sonucu ortaya çıkmıştı. Genç Ermeni gördüğü yarım yamalak eğitimden gelen güzel bir güvenle kafasını gözünü yara yara Rusça konuşuyordu. Bir gün, Bolşeviklerin Tiflis'teki gizli lokalinde 'bu kime gidecek?' diye sordu. Rusça'da 'kime', "kamu" diye söylenir. O, "Kamo" diye telafuz ediyordu. Çugaşvili bunu duydu ve kahkahalarla ekledi: 'Kamo, Kamo, Ah! sen çok komik bir Kamo'sun!". İşte böyle.
Devrimden önce Çarlığı yıkmak için mücadele yürüten belli başlı çevreler olarak karşımıza sosyalist devrimciler, anarşistler ve RSDİP içinde mücadele yürüten Menşevik ve Bolşevik grupları çıkar. Sosyalist devrimciler ve anarşistler daha 1905 öncesinde çeşitli şiddet eylemleriyle adlarını duyururlar. Çarlık ajanlarının, işbirlikçilerinin, memurlarının cezalandırılması ve hatta Çar'a kadar uzanan suikastları gerçekleştirirler. En önemli yöntemlerden biri de kamulaştırma eylemleridir. Çarlığa, burjuvaziye ve toprak ağalarına ait paralar devrimci mücadele için kamulaştırılır. Menşevikler dışında diğer gruplar kamulaştırmaya sıcak bakarlar. Ancak tabi ki Bolşevikler daha seçici ve daha dikkatlidirler bu konuda. İşte bu ortamda Kamo, bir kamulaştırmacı olarak hızla gelişir, yetkinleşir. Kafasında hep yeni yeni planlarla karşılar bizi Kamo. Çarlığa en büyük zararı vermek, partinin ihtiyacı olan araç, gereç ve parayı karşılamak hep onun kafasını meşgul eder. Bu yüzden devrimden sonra ölümüne kadar hep değişik ülkelerde karşımıza çıkar. Çeşitli silahların ülkeye sokulması, illegal yayınların ülkeye ulaştırılması, Bakü'de, Tiflis'te, Ermenistan'da kamulaştırma yaparken rastlarız ona. Tüm bunları gerçekleştirirken her şeyi en ince ayrıntısına kadar nasıl planladığına şahit oluruz. Bazen sıkıştığı zor durumlarda pratik aklın sayesinde ölümle aranan bir suçlu olarak nasıl soğukkanlılıkla hareket ederek kolayca sıyrıldığını da. Bir seferinde daha Çarlık polisi tarafından yeni tanınmaya başladığı ama arandığı dönemlerde Tiflis'te takip alır. Atlatması gittikçe zora girer. İleride ki bir cenaze kortejini gören Kamo bir yoldaşla aralarına katılır. Bir süre sonra kortej içinden kızıl bayraklar açılır. Bunu gösteri sanan polisler kitleye saldırır. Bu karmaşada tabi ki Kamo ortadan kaybolur.
Yine bir başka sefer çantası kilolarca bomba ve silah dolu olduğu halde garda tren beklemektedir. Bu sırada kokuyu alan jandarma köpeği Kamo'nun üzerine atlar. Kamo her şeyin ortaya çıkması halinde partinin göreceği büyük zararı aklına getirir ve bir anda çevredekilerin şaşkın bakışları arasında köpeği okşamaya ve sevmeye başlar ve etrafa şöyle der "benim sevgili köpeğim, yavruyken benden çalmışlardı ve şimdi bu kadar zaman sonra hala beni unutmamış. Ne kadar güzel değil mi?" Tabi ki hırsızlıkla suçlanan jandarma çareyi ortadan kaybolmakta bulur, köpek ise karşısındaki sevgi gösterilerinden hoşnut kendinden geçmiştir. Tehlike böylece atlatılır.
Ve bunlar gibi onlarca olay karşısında Kamo'nun soğuk kanlılığını yitirmeden üstesinden geldiği pek çok olaya şahit oluyoruz.
Ekim devrimi sonrası ise Kamo'nun kendisini yeni döneme hazırlamasıyla karşılaşırız. Devrimden sonra artık kamulaştırma ve askeri eylemler ortadan kalkmıştır ve Kamo kendini pratiksizlik içinde çaresiz görmeye başlar. Bu sırada imdadına Lenin yetişir. Ona, okumasını, kendisini geliştirmesini söyler. Artık bir dönem kapanmış yeni bir dönem başlamıştır ve partinin eğitimli yoldaşlara ihtiyacı vardır. Kamo, zor da olsa bu görev için çalışır, kendini geliştirmek için çabalar.
Kamo, bir pratik yoldaştır. Pratikte yetişmiş, teoriyi hiç bilmeyen ve ilgilenmeyen. Bu yüzden de, devrim sonrası Lenin yoldaşın Kamo'yu sürekli teoriye yönlendirmesi anlaşılmaz değildir. Devrimin artık daha fazla düşünen, bilen teorisyenlere de ihtiyacı vardır. Hele o zamanki Rusya-Sovyetler gerçekliğini ya da şartlarını anımsarsak bu daha rahat kavranır. Devrim yapılmıştır ancak başta içerdeki gericilik olmak üzere burjuvazi devrime saldırmaktadır. Devrimi koruyup geliştirecek kadrolara gerek vardır artık. Ve Kamo, 1917 devriminden, o talihsiz trafik kazasında hayatını kaybedene kadar bu çelişkiyi yaşar. Lenin'in dediği gibi okumak ve bilgilenmek ama kendi içinde haykıran pratik. Lenin yoldaşa bir çok defa şöyle seslenir "lütfen başka ülkelere gidip devrim için militanlarla çalışmama izin ver". Ama Lenin yoldaş bunu hiç bir zaman kabul etmedi.
Kitaptan bugüne geldiğimizde Partimizin biz militanlarına da aynı çağrıları yaptığını hemen hatırlarız. Teoriyi geliştirmek zorunluluğu-muzdur. Sosyalist aydınlanmayı gerçekleştirerek ancak devrimdeki öncü ve önder rolümüzü pekiştirebiliriz. Sadece teori değil tabi, teori ve pratiğin birliği. Kamo yoldaşın yaşam ve devrim mücadelesinden çıkarmamız gereken ders bu olmalı.
DK'nın Notu: Kuşkusuz bu da Kamo'nun bir okunma biçimi... Okuyanlar ve bilenler açısından "örgütçülük düzeyi ve olanaklardan yararlanma noktaları neden vurgulanmadı?", "dönem sorunları ve bireylerin iç dünyaları ilişkisi neden kurulamadı?", "Kamo'nun müthiş bir irade gösterek yaptığı çarpıcı deli numarasına da yer verilebilirdi", "Kamo'nun ölümü kaza mıydı, intihar mı?" gibi sorulara neden yer verilmedi diye sorabilirler. Yoldaşların yazmalarını teşvik etmek, bu konuda ön açıcı olmak için, kimi yetersiz yanlarına rağmen gönderilen yazıları yayınlamaya çalışıyoruz. Bu yazı için de geçerli olan "yetersizlik" tespitinden yoldaşların daha fazla "yetkinleşme" görevleri çıkarmaları gerektiğini hatırlatıyor, özellikle Kürdistan tarihi, ulusal sorun, sosyalizm ve ulusal mücadele gibi konularda yoğunlaşmasını beklediğimiz yeni yazılarınızı bekliyoruz.
|