Kriz karşıtı mitinge, kriz bahanesiyle işten atılan çok sayıda işçi ve emekçi de katıldı. Krize karşı grev ve direnişlere dikkat çekilirken, aynı zamanda Kürdistan'da insanların öldürülüp atıldığı kuyuların açılması ve faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması talepleri de haykırıldı. 01 Mart 2009 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 79
‚Kriz bizi etkilemez' dedi Başbakan Tayyip Erdoğan önce (Eylül 2008)...'Kriz teğet geçecek' dedi Başbakan Tayyip Erdoğan daha sonra (Ekim 2008), kriz etkisini göstermeye başlayınca... "Ağlamayın, hamdolsun' dedi yine Başbakan Tayyip Erdoğan (Şubat 2009), krizin teğet geçmeyeceği anlaşılınca... Ama bugün Türkiye'de DİSK'in Şubat 2009'da yaptığı açıklamasına göre Kasım 2007-Kasım 2008 dönemleri arasında işsizlerin toplam sayısındaki artışın 939 bin olduğu tespit edilmiş durumda. Bir yıllık süre içinde işsizlik oranı yüzde 20,1 artmış ve işsizlik sayısı resmi olarak 3 milyona yaklaşmıştır. Ancak gerçek rakamın 2 kat olduğu tahmin edilmektedir. İşsizlik en çok kendisini %48.6 ile hizmetler sektöründe gösterdi. Krizden en çok etkilenen sektörlerin arasında inşaat, tarım ve sanayi bulunuyor. İnşaat sektöründe %20 gerileme yaşanırken, tekstil sektöründe peş peşe iflaslar yaşanmakta. Şimdiye kadar 47 bin şirket kapandı. Otomobil sektöründe 3 büyük firma üretime ara verdi. Çok sayıda işyeri de krizi bahane ederek, işten atma, mesai paraları ödememe, zorunlu tatile çıkarma gibi uygulamalarla ceplerini doldurma yarışına girmiş bulunuyorlar. Krizin bedeli ödetilmeye çalışılan işçi ve emekçiler de krize karşı sessiz kalmadılar. Krize karşı çok sayıda iş yerlerinde direniş ve grevler yaşanmaktadır. Tekstil-Sen öncülüğünde günlerce direniş yaparak haklarını arayan Selga Tekstil işçileri, kriz bahanesiyle iş yerinden uzaklaştırılıp, iş makineleri patron tarafından kaçırılmak istenince iş yerlerini işgal ettiler. Uğradıkları polis saldırısına karşı barikat kuran ve polisle çatışan işçilere, patron ‘Bu kadar kararlı olduğunuzu bilmiyordum' diyerek işçilerin üretimden gelen gücüne şaşkınlığını ifade etti. Phillips işçileri ise, genel müdürü odasına kilitleyerek, haklarını almak için sonuna kadar mücadele edeceklerini belirttiler. İstanbul'da işten atılan Desa işçisi Emine Arslan da, kriz ve patronlara karşı direnerek hakkını arayan kadınların sembolü oldu. Yine Ocak ortalarında İstanbul'da bulunan Şafak Tekstil'de fazla mesai paraları ödenmeden ve Kasım 2008'den beri maaşları ödenmeyen 100 işçi kriz bahanesiyle işten atıldı. İşçiler Tekstil-Sen'in öncülüğünde bunun üzerine işyerlerini işgal etti, patronu da rehin aldı. Polis saldırısına maruz kalan işçiler yılmadı, günlerce direndi. Patron sonunda bütün işçilere alacaklarını ödemek zorunda kaldı. Kriz dolayısıyla işsizliğin ve yoksulluğun artması, işçi ve emekçiler cephesinde önemli bir öfke ve mücadele birikimine yol açmaktadır. Krizin bedelinin işçi ve emekçilerin sırtına yüklenmesine karşı, işçi, emekçi ve gençlik cephesinden birleşik mücadelenin olanakları tartışılmakta ve birçok kentte eylemler yapılmaktadır. Şimdiye kadar bu yönde yapılan eylemlerden biri de 15 Şubat 2009'da İstanbul Kadıköy'de yapılan eylem oldu. KESK, DİSK ve Türk-İş'in çağrısıyla ve devrimci demokrat örgütlerin de desteğiyle yapılan krize karşı eyleme 100 bine yakın işçi ve emekçi katıldı. Gerek mitingde yapılan konuşmalarda gerekse katılımcı kitle, ‘Krizin bedelini ödemeyeceğiz' diyerek, devletin ve patronların kendi çıkarları uğruna işçileri işten atmasının derhal durdurulmasını istedi ve krize karşı direnişe çağırdı. Kriz karşıtı mitinge, kriz bahanesiyle işten atılan çok sayıda işçi ve emekçi de katıldı. Krize karşı grev ve direnişlere dikkat çekilirken, aynı zamanda Kürdistan'da insanların öldürülüp atıldığı kuyuların açılması ve faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması talepleri de haykırıldı. Krizin faturasını işçi ve emekçilere yükleyen devlet, krizden dolayı işini kaybeden, borçlanan yüz binlerce insandan bazıları da her krizde olduğu gibi yine canına kıydı. İşadamları, krizden dolayı aşırı borçlanınca intihar etti. Edirne'ye bağlı bir köyde cinnet geçiren köylü iki çocuğu vurarak öldürdü. Genel olarak krize karşı mücadeleye bakıldığında, işçilerin gittikçe sınıf bilinciyle hareket ettikleri mutlaka dikkate alınması gereken bir olgu. Tabiri caizse, Selga Tekstil işçileri bunu bizzat kendileri ifade etmiştir. Seçimler yaklaştıkça işçi dostu olmaya görünen AKP'ye tepkiler gün geçtikçe artıyor, AKP'nin işçi ve emekçilere verdiği sözlere inanılmıyor. İşçi ve emekçilerin 29 Mart'ta verecekleri cevap sırf AKP'ye olmayacak, patronlara da devlete de anladıkları dilden bir cevap olacaktır.
|