10 Eylül tutsaklarının mahkemesi sürüyor – Özgürlük mücadelesi de öyle!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 


01 Temmuz 2009 /Enternasyonal Bülten/ Sayı: 83

Gerçekte "toplumla mücadele yasası" olan Terörle Mücadele yasası iptal edilmeksizin ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü gibi bazı temel haklar halkın kararlı mücadelesiyle elde edilmeksizin, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da adaletin keyfi biçimde ihlal edilmesi kimseyi hiç şaşırtmayacaktır. Faşist diktatörlük koşulları altında tanınmış katiller, kontrgerilla ve mafya patronları, tecavüzcüler ve işkenceciler serbest bırakılır ya da hiç tutuklanmazken, demokratların, Kürt yurtseverlerinin, devrimcilerin ve komünistlerin siyasi amaçları doğrultusunda mücadele ettikleri için işkenceye uğraması, gözaltına alınması ve yıllarca hapse mahkum edilmesi "normaldir". Ergenekon davasının bir çok sanığı kısa süre sonra tahliye edilmiştir, ancak aralarında gazeteci ve yazarların da bulunduğu 10 Eylül tutsaklarının büyük çoğunluğu açıkça polis yapımı olan "deliller" hakkındaki çok sayıda hukuki çelişkiye rağmen halen hapiste. Bunun nedeni açık ki ideolojiktir; bu dava burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki sınıf mücadelesinin bir parçasıdır.
Yaklaşık 3 yıldır hapiste olan 10 Eylül tutsaklarının 6. duruşması 26 Haziran'da İstanbul Beşiktaş 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Davada sanık durumundaki 23 komünistten tutuklu bulunanlar mahkemeye getirilirken ve götürülürken "Umut dimdik ayakta!" sloganını haykırdı. Bu mahkemede ilk kez olarak tanıklar dinlendi. Tanık ifadeleri iddianamede ve olay yeri tutanağındaki daha da fazla çelişkiyi açığa çıkardı, dolayısıyla komünistlere yönelik komplonun daha belirginleşmesini sağladı.
Mahkeme bu kez de Arzu Torun ve Erkan Salduz'u tahliye ederek delil eksikliğini ve yıllar süren hapsin keyfiyetini itiraf etmiş oldu. Daha önceki mahkemelerde de 6 tutsak tahliye edilmişti. Böylece 10 Eylül tutsaklarından 15'inin 2006'dan bu yana tutukluluğu devam ediyor.
Mahkeme bir sonraki duruşma tarihini 6 Kasım 2009 olarak belirledi.
Bu davada yargılanan 23 komünistle başından beri gösterilen geniş dayanışma bir kez daha Türkiye, Kuzey Kürdistan ve uluslararası alandan değişik siyasi kuvvetlerce yükseltildi. Malatya, Amed, Dersim, İstanbul ve başkaca kentlerde duruşma öncesinde "Özgürlük istiyoruz" sloganıyla yapılan dayanışma eylemlerine ek olarak, emekçi kadınların kadın tutsaklarla dayanışma örnekleri de dikkate değerdi.
Mahkeme gününde 20 farklı örgütten aralarında yazarların, gazetecilerin, milletvekillerinin, sendikacıların, insan hakları savunucularının ve çeşitli siyasi örgütlerin temsilcilerinin de bulunduğu 200 kişi mahkeme önünde buluştu. Ayrıca, İstanbul bağımsız milletvekili Ufuk Uras, İstanbul milletvekili Sabahat Tuncel, yazar Necmiye Alpay, Nazım Alpman ve Mukaddes Erdoğdu Çelik, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu da mahkemeyi izlediler ve tutsaklarla dayanışmayı sürdüreceklerini açıkladılar.
İtalya'dan CARC ve ASP, Uluslararası Kızıl Yardım Komisyonu, Almanya'dan AGİF ve İsviçre'den İGİF de uluslararası dayanışma mesajları gönderdiler.


 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

10 Eylül tutsaklarının mahkemesi sürüyor – Özgürlük mücadelesi de öyle!
fc Share on Twitter
 


01 Temmuz 2009 /Enternasyonal Bülten/ Sayı: 83

Gerçekte "toplumla mücadele yasası" olan Terörle Mücadele yasası iptal edilmeksizin ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü gibi bazı temel haklar halkın kararlı mücadelesiyle elde edilmeksizin, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da adaletin keyfi biçimde ihlal edilmesi kimseyi hiç şaşırtmayacaktır. Faşist diktatörlük koşulları altında tanınmış katiller, kontrgerilla ve mafya patronları, tecavüzcüler ve işkenceciler serbest bırakılır ya da hiç tutuklanmazken, demokratların, Kürt yurtseverlerinin, devrimcilerin ve komünistlerin siyasi amaçları doğrultusunda mücadele ettikleri için işkenceye uğraması, gözaltına alınması ve yıllarca hapse mahkum edilmesi "normaldir". Ergenekon davasının bir çok sanığı kısa süre sonra tahliye edilmiştir, ancak aralarında gazeteci ve yazarların da bulunduğu 10 Eylül tutsaklarının büyük çoğunluğu açıkça polis yapımı olan "deliller" hakkındaki çok sayıda hukuki çelişkiye rağmen halen hapiste. Bunun nedeni açık ki ideolojiktir; bu dava burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki sınıf mücadelesinin bir parçasıdır.
Yaklaşık 3 yıldır hapiste olan 10 Eylül tutsaklarının 6. duruşması 26 Haziran'da İstanbul Beşiktaş 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Davada sanık durumundaki 23 komünistten tutuklu bulunanlar mahkemeye getirilirken ve götürülürken "Umut dimdik ayakta!" sloganını haykırdı. Bu mahkemede ilk kez olarak tanıklar dinlendi. Tanık ifadeleri iddianamede ve olay yeri tutanağındaki daha da fazla çelişkiyi açığa çıkardı, dolayısıyla komünistlere yönelik komplonun daha belirginleşmesini sağladı.
Mahkeme bu kez de Arzu Torun ve Erkan Salduz'u tahliye ederek delil eksikliğini ve yıllar süren hapsin keyfiyetini itiraf etmiş oldu. Daha önceki mahkemelerde de 6 tutsak tahliye edilmişti. Böylece 10 Eylül tutsaklarından 15'inin 2006'dan bu yana tutukluluğu devam ediyor.
Mahkeme bir sonraki duruşma tarihini 6 Kasım 2009 olarak belirledi.
Bu davada yargılanan 23 komünistle başından beri gösterilen geniş dayanışma bir kez daha Türkiye, Kuzey Kürdistan ve uluslararası alandan değişik siyasi kuvvetlerce yükseltildi. Malatya, Amed, Dersim, İstanbul ve başkaca kentlerde duruşma öncesinde "Özgürlük istiyoruz" sloganıyla yapılan dayanışma eylemlerine ek olarak, emekçi kadınların kadın tutsaklarla dayanışma örnekleri de dikkate değerdi.
Mahkeme gününde 20 farklı örgütten aralarında yazarların, gazetecilerin, milletvekillerinin, sendikacıların, insan hakları savunucularının ve çeşitli siyasi örgütlerin temsilcilerinin de bulunduğu 200 kişi mahkeme önünde buluştu. Ayrıca, İstanbul bağımsız milletvekili Ufuk Uras, İstanbul milletvekili Sabahat Tuncel, yazar Necmiye Alpay, Nazım Alpman ve Mukaddes Erdoğdu Çelik, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu da mahkemeyi izlediler ve tutsaklarla dayanışmayı sürdüreceklerini açıkladılar.
İtalya'dan CARC ve ASP, Uluslararası Kızıl Yardım Komisyonu, Almanya'dan AGİF ve İsviçre'den İGİF de uluslararası dayanışma mesajları gönderdiler.