..........Gelişmeler ve Burjuva Ordudaki Etkileri
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Orduya dayanarak faşist diktatörlüğün yönetici gücü olmayı sürdüren generaller partisi, yönetememe krizi ve faşist ideolojik hegemonyanın parçalanması koşullarında gizlenemez hale gelen bir iç gruplaşmaya sürüklendi AB'ye giriş koşulları sorunu ile emperyalist entegrasyon sürecinin sonuçları gibi orduyu siyasal ve iktisadi bakımdan etkileyen gelişmeler bu gruplaşmaları derinleştirdi.
Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun, Hilmi Özkök'ün Genelkurmay Başkanlığını engelleme denemelerinden Kıvrıkoğlu'na, Kıbrıs'taki suikast girişimine, Genelkurmay Başkanlığı döneminde Hilmi Özkök'ün itibarsızlaştırılması ve öldürülmesi çabalarından 2003-2004 Genelkurmay Başkanlığı dışta tutularak yürütülen Şener Eruygur odaklı darbe çalışmalarına, general rütbeli kimi subayların zorunlu istifalarından bilgi sızdırmalara, ekiplerin birbirleri hakkında dosyalar hazırlamalarından, Ergenekon dava sürecindeki zikzaklı tutumlara değin değişik görünümleriyle deşifre olan saflaşma ve iç mücadele özünde faşist rejimin nasıl sürdürüleceği ve ideolojik hegemonyanın yeniden nasıl kurulabileceği sorunları etrafında cereyan etmektedir. Bu kendini Kürt ulusunun inkarının eski biçimde sürdürülüp sürdürülemeyeceği, politik İslamcı AKP'nin öteki düzen partileri gibi burjuva meclis ve hükümet yetkilerini kullanıp kullanamayacağı, Kıbrıs'ta neyin kabul edilip edilemeyeceği, ordunun siyasal rejim içindeki bazı mevzilerden vazgeçip geçmeyeceği gibi konularda somutlanmaktadır.
Generaller partisindeki saflaşma nesnel olarak "değişim" bloğuna şu ya da bu şekilde dolaylı bir yedeğe dönüşmesine karşın, bugün için "MGSB" bloğu zeminini aşan bir niteliğe sahip değildir. Örneğin, generaller partisi şu konularda hala birliktir: birincisi, Kürt ulusal kimliğinin tanınıp anayasaya yazılması kabul edilemez; ikincisi, Kürtçe eğitim yapılamaz; üçüncüsü, anayasanın değiştirilemez maddelerini kapsayan bir yeni anayasa kabul edilemez; dördüncüsü, MGK gibi kurumlar ile kimi öteki anayasal-yasal haklar ve kapsamlı özerklik ordudan geri alınamaz; beşincisi, iç hizmet kanununun 35. maddesi kaldırılamaz; altıncısı, laikliğin tanımı değiştirilemez, türbanla üniversiteye girilemez, devlet görevi yapılamaz, vb; yedincisi, AB'ye giriş tüm bunların boşa çıkarılmasına yol açacak biçimde olamaz.
"MGSB" zemininde durmakla birlikte durumun aynı biçimde sürdürülemeyeceği düşüncesi taşıyan grup, "anadili Kürtçe olanlara" tedrici tarzda genişletilecek bireysel ve kültürel özgürlükler tanınması, politik İslamcı partilerin kuracakları hükümetlerin belirli sınırlar içinde rejim için kabul edilebilir sayılmaları, Kıbrıs'ta kimi ödünlere açık olunması, generaller partisinin MGK ve ikili görüşmeler dışında hükümetlere kamuoyu önünde açık ve kaba müdahalelerde bulunma yöntemini terk etmesi, darbe seçeneğinin geri plana itilmesi, AB'ye girişi engellemeye dönük bir çizgiden uzak durulması, değiştirilemez maddelerin özsel bakımdan korunması koşuluyla kapsamlı anayasa değişikliklerine karşı çıkılmaması, bölgesel imkanlardan yararlanmakla birlikte ABD'yle stratejik işbirliği eksenine sıkı sıkıya bağlı kalınması, emperyalist küreselleşmenin zorunlu kıldığı devletsel ekonomik-mali-hukuki anlaşmalara evet denmesi, bir başka ifadeyle devletin kimi egemenlik haklarının paylaşımının kabul edilmesi, platformunda birleşmektedir. Geride kalan yıllarda bu kesimin orduda etkinliğini arttırdığı görülüyor.
Generaller partisindeki saflaşma ve iç mücadele, zemininin darlığına karşın, inkarcı sömürgeci faşist rejim koşullarında çapını aşan bir öneme sahiptir. Çünkü birincisi, değişik siyasal, toplumsal, iktisadi gelişmelerin ve uluslararası faktörlerin etkisiyle derinleşmeye ve dal budak salmaya açıktır. İkincisi, ordunun, özünde de faşist generaller partisinin, Türk halkımız ve kimi Müslüman ulusal topluluklar üzerindeki ideolojik hegemonyası ile "en güvenilir kurum" imajı ve duygusunun sarsılmasının, yıkılmasının koşullarını güçlendirmektedir.
PKK'nin 2007-2008'de gerilla mücadelesinde elde ettiği pratik ve psikolojik üstünlüğün, egemenler cephesinin "değişim" ve "MGSB" bloklarına bölünmüşlüğü şartlarında, orduya dair tartışmaları boyutlandırması, Çankaya seçimi sürecinin yansımaları ve generaller partisinin 22 Temmuz 2007 bozgununun doğurduğu psikoloji, 2003-2004 darbe plan ve çalışmalarının deşifresiyle yürütülen teşhirler, Ergenekon davası sürecindeki bazı generalleri kapsayan gözaltı ve tutuklamalar, JİTEM'in kanlı yüzünün gösterilmesini kolaylaştıran gelişmeler, Kıvrıkoğlu-Özkök gibi burjuva ordunun eski baş generalleri şahsında ortalığa saçılan kurumsal bilgiler, internette, televizyonda yayınlanan, gazetelerin sayfalarına taşıdığı telefon ve ortam dinleme kayıtlarının sergilendiği gerçekler yeterince işlenmemiş olsa da generaller partisinin OYAKBANK, daha da fazla Erdemir etrafında "vatanseverlik" adına kopardığı yaygaranın "stratejik değerde bir işletmeyi yabancı sermayenin eline geçmesini önlemek için satın alıyoruz" demagojilerinin, emperyalist küreselleşmenin satın alma ve ortaklık dalgaları altında iki paralık olması, yığınların orduya dair duygularında, kanılarında, ön kabullerinde sarsılmalara yol açmış ve büyümeye açık çatlaklar oluşturmuştur.