TEKEL, 8 MART, NEWROZ, 1 MAYIS COŞKUSUYLA 26 MAYIS'TA GENEL GREV- GENEL DİRENİŞ! 07 Mayıs 2010 /Merkez Komitesi
İşçiler, emekçiler, gençler, kadınlar ve tüm ezilenler; Sendika konfederasyonları, TEKEL işçi direnişine ''mola'' verdiklerinde 26 Mayıs'ta ''Genel Eylem'' kararını da açıklamışlardı. Sözlerinde duracaklar mı göreceğiz. Ne olduğu belirsiz ve sendika ağa ve bürokratlarının görüntüyü kurtarmak amacıyla ve işçi ve emekçilerin büyüyen öfke ve hoşnutsuzluğu koşullarında başka da bir çıkış yolu bulamadıkları için almak zorunda kaldıkları ''Genel Eylem''le bir yere varılamayacağı açık değil mi? Bir ''Genel Grev Genel Direniş'' olmadan kazanım sağlanamayacağı ortada. Ama bu işi, Türk-İş, Hak-İş, Kamu Sen gibi faşizm ve sermayeyle işbirliği ve uzlaşma içindeki sendika ağa ve bürokratlarının paşa keyfine bırakamayız. Kardeşler; Hükümet ve sermaye pervasızca sürdüregeldikleri saldırılarında hiç bir geri adım atmış değil. Ekonomik krizi gerekçe göstererek hak gasplarını sürdürüyorlar. Ve artık çok iyi biliyoruz ki, 4/C yalnızca TEKEL işçilerine yönelik bir uygulama değildir. Farklı iş kollarında çalışan işçilere ve emekçi memurlara dönük hak gaspı, sendikasızlaştırma, örgütsüzleştirme, ve hiçleştirme saldırıları hızından bir şey kaybetmeden kapsama alanı daha da genişlemiştir. TEKEL işçilerinde somutlanan saldırının hedefinde sağlık, eğitim, enerji, haberleşme, belediye vb. iş kollarında çalışan onbinlerce işçi ve emekçi vardır. Dahası krizin bütün yükünü işçi ve çalışanlar çektiği gibi neoliberal saldırılar yaşamı daha da çekilmez hale getirmiş bulunuyor. Açlık, işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik vb almış başını gidiyor. Peki, bu kader midir? Eğer her geçen gün yaşam koşullarımız daha da ağırlaşıyorsa, eldekilerini de kaybediyorsak, öyleyse daha neyi bekliyoruz? Eğer çalışabilir nüfusun neredeyse üçte biri işsizse, Avrupa ülkeleri içerisinde vergilerin en büyüğünü biz ödüyorsak, ama buna rağmen sefaleti de biz çekiyorsak daha niye duralım. Eğer Kuzey Kürdistan'da sömürgeci kirli savaş bütün hızıyla yeniden tırmandırılıyor ve bunun bütün faturası bize çıkarılıyorsa, sömürgeci inkara ve vahşete daha fazla seyirci kalmanın anlamı ne? Niçin ölümlerden ölüm beğenelim ki? Kardeşler; 78 gün büyük bir kararlılıkla süren TEKEL işçi direnişi de gösterdi ki, somut bir kazanıma kilitlenmeden süreci tersine çeviremez, durumumuzda en küçük bir iyileştirme yoluna gidemeyiz. Artık tekil ve etkisiz eylemlerle, yerel direnişlerle sonuç alamayacağımız ortada. Genel, birleşik ve dişe diş bir mücadeleyi yükseltmemizin dışında hiç bir şansımızın olmadığı açık değil mi? Tekel işçi direnişini, daha ileri sıçratmak gerekiyordu. Yapılması gereken buydu. Ama bu başarılamadı. Şimdi 26 Mayıs'la birlikte bu süreci yeniden yakalayabiliriz. Bunun için fiili meşru mücadele çizgisinde sonuna kadar ısrar ederek, faşizm ve sermayeye bir ''Genel Grev Genel Direniş''i dayatalım. Fabrikalarda, işçi havzalarında, emekçi semtlerinde, okullarda, devlet dairelerinde, devlet işletmelerinde kısacası yaşamın bütün alanlarında ''Genel Grev Genel Direniş Komiteleri''nde, direniş platformlarında örgütlenerek, kendi iç örgütlülüğümüzü geliştirerek, sendika ağa ve bürokratlarının engellemelerini aşacak bir inisiyatif koyalım. Kardeş Yunanistan halkının ''Genel Grev-Genel Direniş'' eyleminden öğrenelim. Hak gasplarına karşı böylesi büyük ve etkili direnişler olmadan sonuç alınamayacağını yanı başımızdaki bu örnekten de görüyoruz. Üretimden gelen gücümüzü sokağın diliyle birleştirerek, grevden direnişe, işgalden boykota, kepenk indirmekten kontak kapatmaya kadar pek çok eylem biçimini iç içe ve bir arada uygulayarak harekete geçmeyeceksek daha ne zaman geçeceğiz? ''Genel Grev-Genel Direniş''in şimdi tam zamanı değil mi? Evet, inkarcı sömürgeci faşizmin ve sermayenin güvencesiz, kuralsız, esnek tüm istihdam uygulamalarına, işsizliğe, yoksulluğa, hak gasplarına, sefalete, zamlara, sefalete, toplumsal adaletsizliğe, sömürgeci kirli savaşa, şovenizme ve militarizme karşı, iş, barış ve özgürlük için GENEL GREV, GENEL DİRENİŞ! 7 Mayıs 2010 MLKP MERKEZ KOMİTESİ
|