Sömürgeci Faşist Rejimin Savaş Israrı
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Yeni süreç, kirli savaşın tırmandırılması, savaşan tarafların kayıp vermesi gibi bir sürece evrilebilir. Ama ok yaydan çıktı, Kürt sorunu, bir kez daha yokmuş gibi bir duruma düşemez. Kürt halkı bugün daha örgütlü ve bilinçli. ABD-Türkiye, Türkiye-İsrail ilişkilerindeki sıkıntılar, yeni süreci etkileyen faktörler olacaktır.

 

01 Temmuz 2010 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 95

 

PKK, AKP hükümetinin Kürt sorununda çözümsüzlük, oyalama ve tasfiye saldırıları karşısında 2010 Haziran ayı başından itibaren sürdürdüğü tek yanlı ateşkes sürecine son verdi. Türkiye ve K. Kürdistan'da gerçekleştirdiği etkili gerilla eylemleriyle sömürgeci Türk burjuva devleti, ordusu ve hükümetinin savaş tamtamları, iradesi ve gücü karşısında silahlı bir direniş sergileyebileceğini bir kez daha gösterdi. Bir ay içinde Türkiye ve K. Kürdistan'da, kırda ve kentlerde gerçekleşen çatışmalarda sınırlı sayıda gerillanın yanında 50 Türk askeri yaşamını yitirdi, onlarcası yaralandı.
Kirli savaşı tırmandıran sömürgeci rejim, geleneksel imha ve inkar politikalarına bölge devletlerini (İran, Irak, Suriye ve G.Kürdistan'ı), NATO ve emperyalist güçleri (ABD, AB) ortak ederek yeni kuşatmalar, saldırı konseptleri ve taktiklerle PKK ve Kürt ulusal hareketini tasfiyeye yönelmiştir. PKK'ye NATO'nun müdahalesi istenmiştir. Olağanüstü hal, Kürt ulusal önderi A. Öcalan'ın idam edilmesi tartışmaları yapılmaya başlanmıştır.
Sert savaş politikaları ve gerginlikleri içinde, Türk burjuva devletinin PKK ve A. Öcalan'ı muhatap alması, Kürt sorununa ilişkin anayasal bazı düzenlemelerin yapılması ve genel siyasal bir affın gerçekleşmesi gibi "çözüm tartışmaları" da yapılmaktadır. Süreç, "düşük yoğunluklu bir savaş"tan "orta şiddetli bir savaşa" doğru evrilmektedir. PKK, etkili gerilla eylemleriyle sömürgeci rejimi şaşırtmaya, savaş iradesini zayıflatmaya devam etmektedir. Sömürgeci rejim ise, sınırlara asker yığmakta, uçak ve tanklarla Kürdistan'da sevil yerleşim alanlarını bombalamayı sürdürmektedir.
Ne var ki, faşist -ırkçı saldırganlar, daha ilk günlerde büyük bir yanılgı içinde olduklarını anladılar. İçinde başbakan T. Erdoğan, Genelkurmay başkanı İlker Başbuğ'un da yer aldığı devlet erkanının, Kürdistan'ın askeri savaş siperindeki gergin çömelme halleri, işlerinin çok da kolay olmadığını bütün dünyaya göstermiş oldu.
Sömürgeci faşist rejimin "Kürt açılımı" söylemi, ulusal hareket ve PKK'nin askeri ve siyasi tasfiyesini hedefliyordu. Sinsi, ince, ikiyüzlü bir havuç, bir inkar ve imha politikasıydı. PKK'nin örgütlediği "barış grupları"nı karşılama serhildanları, bu sahte Osmanlı oyununu çok erken zamanda açığa çıkardı. Rejim suçüstü yakalandı. Zaten hazırladıkları anayasa değişiklik paketinde, Kürtlerin siyasal ve kültürel haklarına ilişkin en küçük bir düzenleme yoktur. Kürt sorunu, bir yoksulluk sorunu, bir bireysel hak ve özgürlükler sorunu görülüyor. Kolektif ulusal haklar değil bireysel hak düzeyine indirgenmektedir.
Sömürgeci rejim, PKK'nin defalarca başvurduğu ateşkes kararlarını, her seferinde çözümsüzlük, oylama, muhatapsızlık ve tasfiye saldırı politikalarıyla geçiştirildi. Dün bölücülükle suçlanan PKK, yeni süreçte psikolojik harp yöntemlerine başvurularak "taşeronluk"la suçlanmaktadır. İsrail siyonizminin halkta yaratmış olduğu tepki, AKP savaş hükümetinin demagoji vesilesi olabiliyor. Filistin hamisi Erdoğan, rejimin geleneksel politikası imha ve inkara zorlanmadan "yeniden sil baştan" yapmaya yönelebildi. Habur'da "barış grupları"nın görkemli girişi karşısında yenilgi psikolojisine giren AKP hükümeti, içinde seçilmiş belediye başkanları da olmak üzere 1500 Kürt siyasetçisini tutukladı. Serhildanlara katılan 4 bin Kürt çocuğunu cezaevlerine doldurdu. DTP'yi kapattı. Samsun'da mahkeme çıkışında DTP eski genel başkanlarından A.Türk'ün yumruklanmasını örgütledi. Habur girişinde tutuklamadığı barış grupları üyelerini yeni süreçte tutukladı. Kirli savaş ve işlerin gizli örgütü Ergenekon'un açığa çıkmış elemanlarını tahliye ettirdi. PKK başkanlık konseyi üyesi Cemil Bayık ise sömürgeci devlet bir çözüme yönelmezse demokratik özerklik ilan edebileceklerini açıkladı.
Yeni süreç, kirli savaşın tırmandırılması, savaşan tarafların kayıp vermesi gibi bir sürece evrilebilir. Ama ok yaydan çıktı, Kürt sorunu, bir kez daha yokmuş gibi bir duruma düşemez. Kürt halkı bugün daha örgütlü ve bilinçli. ABD-Türkiye, Türkiye-İsrail ilişkilerindeki sıkıntılar, yeni süreci etkileyen faktörler olacaktır.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Sömürgeci Faşist Rejimin Savaş Israrı
fc Share on Twitter
 

Yeni süreç, kirli savaşın tırmandırılması, savaşan tarafların kayıp vermesi gibi bir sürece evrilebilir. Ama ok yaydan çıktı, Kürt sorunu, bir kez daha yokmuş gibi bir duruma düşemez. Kürt halkı bugün daha örgütlü ve bilinçli. ABD-Türkiye, Türkiye-İsrail ilişkilerindeki sıkıntılar, yeni süreci etkileyen faktörler olacaktır.

 

01 Temmuz 2010 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 95

 

PKK, AKP hükümetinin Kürt sorununda çözümsüzlük, oyalama ve tasfiye saldırıları karşısında 2010 Haziran ayı başından itibaren sürdürdüğü tek yanlı ateşkes sürecine son verdi. Türkiye ve K. Kürdistan'da gerçekleştirdiği etkili gerilla eylemleriyle sömürgeci Türk burjuva devleti, ordusu ve hükümetinin savaş tamtamları, iradesi ve gücü karşısında silahlı bir direniş sergileyebileceğini bir kez daha gösterdi. Bir ay içinde Türkiye ve K. Kürdistan'da, kırda ve kentlerde gerçekleşen çatışmalarda sınırlı sayıda gerillanın yanında 50 Türk askeri yaşamını yitirdi, onlarcası yaralandı.
Kirli savaşı tırmandıran sömürgeci rejim, geleneksel imha ve inkar politikalarına bölge devletlerini (İran, Irak, Suriye ve G.Kürdistan'ı), NATO ve emperyalist güçleri (ABD, AB) ortak ederek yeni kuşatmalar, saldırı konseptleri ve taktiklerle PKK ve Kürt ulusal hareketini tasfiyeye yönelmiştir. PKK'ye NATO'nun müdahalesi istenmiştir. Olağanüstü hal, Kürt ulusal önderi A. Öcalan'ın idam edilmesi tartışmaları yapılmaya başlanmıştır.
Sert savaş politikaları ve gerginlikleri içinde, Türk burjuva devletinin PKK ve A. Öcalan'ı muhatap alması, Kürt sorununa ilişkin anayasal bazı düzenlemelerin yapılması ve genel siyasal bir affın gerçekleşmesi gibi "çözüm tartışmaları" da yapılmaktadır. Süreç, "düşük yoğunluklu bir savaş"tan "orta şiddetli bir savaşa" doğru evrilmektedir. PKK, etkili gerilla eylemleriyle sömürgeci rejimi şaşırtmaya, savaş iradesini zayıflatmaya devam etmektedir. Sömürgeci rejim ise, sınırlara asker yığmakta, uçak ve tanklarla Kürdistan'da sevil yerleşim alanlarını bombalamayı sürdürmektedir.
Ne var ki, faşist -ırkçı saldırganlar, daha ilk günlerde büyük bir yanılgı içinde olduklarını anladılar. İçinde başbakan T. Erdoğan, Genelkurmay başkanı İlker Başbuğ'un da yer aldığı devlet erkanının, Kürdistan'ın askeri savaş siperindeki gergin çömelme halleri, işlerinin çok da kolay olmadığını bütün dünyaya göstermiş oldu.
Sömürgeci faşist rejimin "Kürt açılımı" söylemi, ulusal hareket ve PKK'nin askeri ve siyasi tasfiyesini hedefliyordu. Sinsi, ince, ikiyüzlü bir havuç, bir inkar ve imha politikasıydı. PKK'nin örgütlediği "barış grupları"nı karşılama serhildanları, bu sahte Osmanlı oyununu çok erken zamanda açığa çıkardı. Rejim suçüstü yakalandı. Zaten hazırladıkları anayasa değişiklik paketinde, Kürtlerin siyasal ve kültürel haklarına ilişkin en küçük bir düzenleme yoktur. Kürt sorunu, bir yoksulluk sorunu, bir bireysel hak ve özgürlükler sorunu görülüyor. Kolektif ulusal haklar değil bireysel hak düzeyine indirgenmektedir.
Sömürgeci rejim, PKK'nin defalarca başvurduğu ateşkes kararlarını, her seferinde çözümsüzlük, oylama, muhatapsızlık ve tasfiye saldırı politikalarıyla geçiştirildi. Dün bölücülükle suçlanan PKK, yeni süreçte psikolojik harp yöntemlerine başvurularak "taşeronluk"la suçlanmaktadır. İsrail siyonizminin halkta yaratmış olduğu tepki, AKP savaş hükümetinin demagoji vesilesi olabiliyor. Filistin hamisi Erdoğan, rejimin geleneksel politikası imha ve inkara zorlanmadan "yeniden sil baştan" yapmaya yönelebildi. Habur'da "barış grupları"nın görkemli girişi karşısında yenilgi psikolojisine giren AKP hükümeti, içinde seçilmiş belediye başkanları da olmak üzere 1500 Kürt siyasetçisini tutukladı. Serhildanlara katılan 4 bin Kürt çocuğunu cezaevlerine doldurdu. DTP'yi kapattı. Samsun'da mahkeme çıkışında DTP eski genel başkanlarından A.Türk'ün yumruklanmasını örgütledi. Habur girişinde tutuklamadığı barış grupları üyelerini yeni süreçte tutukladı. Kirli savaş ve işlerin gizli örgütü Ergenekon'un açığa çıkmış elemanlarını tahliye ettirdi. PKK başkanlık konseyi üyesi Cemil Bayık ise sömürgeci devlet bir çözüme yönelmezse demokratik özerklik ilan edebileceklerini açıkladı.
Yeni süreç, kirli savaşın tırmandırılması, savaşan tarafların kayıp vermesi gibi bir sürece evrilebilir. Ama ok yaydan çıktı, Kürt sorunu, bir kez daha yokmuş gibi bir duruma düşemez. Kürt halkı bugün daha örgütlü ve bilinçli. ABD-Türkiye, Türkiye-İsrail ilişkilerindeki sıkıntılar, yeni süreci etkileyen faktörler olacaktır.