Kötünün iyisini seçmeyi ve 12 Eylül anayasasını meşrulaştırmayı reddedenler ise Boykot Cephesinde bir araya gelerek işçinin ve emekçinin taleplerini savunmayı ve halktan yana bir değişim için mücadele etmeyi seçenlerdir. 01 Eylül 2010 /Enternasyonal Bülten/ Sayı: 97 Türkiye gündemini uzun zamandır meşgul eden ve adeta bir genel seçim havasına boğan AKP'nin anayasa değişiklik paketi 12 Eylül 2010 günü, yani 12 Eylül'ün 30. yılında referandum ile oylanacak. 12 Eylül anayasası üzerinde bazı değişiklikler yapmak isteyen iktidar Partisi AKP, YÖK ve Cumhurbaşkanlığı gibi kurumların ardından anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üzerinde de hakimiyetini kurma peşinde. Yani öngördüğü bu değişikliklerle iktidar alanını genişletmeyi ve var olan 12 Eylül 1982 Askeri anayasasının ömrünü uzatmayı hedefliyor. AKP il il dolaşarak propagandasını yaptığı anayasa değişiklik paketi ne demokratikleşmenin önemli ölçülerinden olan seçim barajının kaldırılmasını, ne Kürt sorununa ilişkin Kürtlerin varlığını tanıyan anayasal düzenlemeleri. nede işçi ve emekçilerin sosyal ve siyasal hak ve özgürlüklerine ilişkin değişiklikler içeriyor. 12 Eylül anayasasının özünde hiçbir değişiklik yapmayan AKP hükümeti zere kadar 12 Eylül'le hesaplaşmıyor, sadece ve sadece kendi iktidar çıkarları için yeni düzenlemeleri hedefliyor ve bunları halka 'daha özgür ve demokratik' bir anayasa olarak yutturmaya çalışıyor. Özünde AKP bu değişiklik paketi ile yargı mekanizmasını da daha önce YÖK ve Cumhurbaşkanlığı örneğinde olduğu gibi kendi kontrolü altına almak istiyor; böylece kendisine yönelik hukuki yollardan da erişilmesini engellemek istiyor. İşçi ve emekçiler bakımından bu paket bir değişiklik arz etmiyor. Ancak faşist kurumların bileşenleri değişiyor ki, bu da burjuvazinin iki cephesinin iktidar değişimini gösteriyor. Bu paket karşısında ise halka 'evet' ya da 'hayır' oyu kullanma seçimi dayatılmak isteniyor. Yani her iki koşulda da 12 Eylül anayasasını meşrulaştırmak ve ömrüne ömür katmak sunuluyor. 'Hayır' cephesini oluşturanlar milliyetçi ve ulusalcı kimliğe sahip oldukları gibi aynı zamanda Kürt sorununun çözülmesine ve askeri iktidarın zayıflatılmasına karşı olanlardır. Emekçi sol saflarından da 'hayır'cılara katılan ÖDP, EMEP ve TKP gibileri, 'hayır' oyunun mevcut 12 Eylül anayasasını ve onu sürdüren mevcut rejimi meşrulaştırmak, CHP ve MHP gibi milliyetçi ve faşist partilerle aynı safta durmak anlamına geldiğini göremiyorlar. 'Evet' ve 'Hayır'cılar cephesinin ortak yanı ise işçi, emekçi, kadınlar ve gençlerin taleplerini, isteklerini ve özlemlerini duymamalarıdır. Halkın taleplerini karşılayacak bir düzen sunamayacaklarıdır. Kötünün iyisini seçmeyi ve 12 Eylül anayasasını meşrulaştırmayı reddedenler ise Boykot Cephesinde bir araya gelerek işçinin ve emekçinin taleplerini savunmayı ve halktan yana bir değişim için mücadele etmeyi seçenlerdir. Çünkü sermaye düzeninin yapacağı hiçbir değişiklik işçinin ve emekçinin çıkarına olmayacaktır. Boykot Cephesi işçi sınıfı ve tüm ezilenlerin yaşamsal taleplerini ve özgürlük özlemlerini haykırabilecekleri bir alandır. 12 Eylül darbesinin işlediği insanlık suçunun ve Kenan Evren gibi cuntacıların yargılanması için mücadele cephesidir. Kürt varlığını tanımayan, kirli savaş yöntemleri ile inkar ve imha politikalarını sürdüren bir düzenin işçi ve emekçilere sunacağı bir anayasa asla işçi sınıfının ve emekçilerin çıkarına olamaz. MGK, RTÜK ve YÖK gibi faşist kurumları ortadan kaldırmak, Kürt halkına karşı yürütülen savaşa son vermek ve TMY gibi devlet terör yasalarını kaldırmak için il il, sokak sokak, ev ev dolaşıp tüm işçi ve emekçilerden sandıklara gitmeyerek 12 Eylül'de sokağa çıkarak ezilenlerin özgürlüğü için mücadele eden sosyalistleri desteklemelerini isteyecekler. Boykot Cephesinde bir araya gelen örgütler ve partiler 12 Eylül 2010'da darbecilerden ve onların mirasçılarından hesap sormak için, işkence gören ve katledilen ilerici, yurtsever, devrimci ve komünistlerin anılarını yaşatmak için sokağa çıkıp gösterilerde birleşmeye çağırıyor.
|