Bu YAŞ toplantısıyla ordu yine mevzi kaybına uğrasa da AKP hükümetinin orduya tam egemen olduğu iddiaları gerçeği yansıtmıyor. Ordu ile hükümet arasındaki çatışma değişik yoğunluklarda sürecektir. Açık olansa, AKP hükümetinin ordu ile kavgasının burjuva medya tarafından lanse edildiğinin aksine sivilleşme adımları olmayıp, AKP'nin devletin baskı aygıtlarını kendi denetimi altına alma hamleleri olduğudur. 01 Ağustos 2011 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 107
Yüksek Askeri Şura toplantısının hemen öncesinde, 29 Temmuz'da, önce görev süresinin bitimine iki yıl kalan Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, ardından da Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Uğur Yiğit istifa etti. Geçtiğimiz yıl büyük krizlere sahne olan Yüksek Askeri Şura'da bu kez kriz şura toplantısı başlamadan patladı. Hükümetle ordu arasında uzun süredir devam eden krizde bu aşamaya gelinmesinin somut gerekçesi, Genelkurmay'ın hükümet karşıtı amaçlarla kurdurduğu internet sitelerine ilişkin devam eden ve çok sayıda ordu mensubunu kapsamına alan "internet andıcı davası" oldu. Geçen yılki krizin de çıkış noktasını aynı dava oluşturmuştu. Önceki hafta bu davanın iddianamesi kabul edilirken, savcılık Ege Ordu Komutanı dahil bir dizi askerin daha tutuklanmasını talep etmişti. Hükümet ile ordu arasındaki çatışmanın yoğunlaştığı nokta, Ergenekon, Balyoz, İnternet Andıcı gibi, AKP'nin ordu kliğine yönelik tasfiye ve kontrgerilla ve savaş aygıtını yeniden yapılandırma amaçlı operasyonlarda tutuklanan generaller sorunuydu. Ordu, hakkında kesinleşmiş ceza bulunmayan asker ve generallerin terfilerinin gündemden düşmesine karşı çözüm arayışındaydı. İstifa eden Işık Koşaner'in yerine, 2 yıl sonra Genelkurmay Başkanı olması planlanan ve krizin akabinde derhal Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atanan Necdet Özel getirildi. 2010 yılı YAŞ toplantısı da büyük bir krize sahne olmuş, 2011'de istifa eden Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları ile yeni Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'den oluşan liste, ordu ile hükümet arasındaki krizin bir ara çözümü olarak ortaya çıkmıştı. Yüksek Askeri Şura bu krizin ardından 1-4 Ağustos'ta 14 yerine 9 general ve amiralle toplandı. YAŞ kararları, orduyla hükümet arasındaki krizin bir kez daha ertelenmesine anlamına gelen bir nevi uzlaşmayla sonuçlandı. Kara Kuvvetleri Komutanı olarak Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu ve Jandarma Genel Komutanı olarak Orgeneral Bekir Kalyoncu gibi AKP hükümetinin tercihi olmayan iki isim atanırken, krizin merkezinde duran tutuklu generaller sorununda hükümet geri adım attı. Hükümet, Ergenekon, Balyoz ve Andıç davalarından yargılanan 14 general ve amiralin emekliye ayrılmasını istiyordu. Ancak YAŞ toplantısında bu generallere temdit kararı alındı (terfi sırasında olan bu general ve amirallerin 1 yıl daha mevcut rütbelerinde beklemeleri). Bu YAŞ toplantısıyla ordu yine mevzi kaybına uğrasa da AKP hükümetinin orduya tam egemen olduğu iddiaları gerçeği yansıtmıyor. Ordu ile hükümet arasındaki çatışma değişik yoğunluklarda sürecektir. Açık olansa, AKP hükümetinin ordu ile kavgasının burjuva medya tarafından lanse edildiğinin aksine sivilleşme adımları olmayıp, AKP'nin devletin baskı aygıtlarını kendi denetimi altına alma hamleleri olduğudur. İç ve dış basında AKP'nin "sivilleşme hamlesi" olarak yorumlanan bu sürecin öne çıkardığı Necdet Özel'in bir kirli savaş suçlusu olduğu biliniyor. Özel'in 11 Mayıs 1999 günü Şırnak'ın Silopi İlçesi'ne bağlı Ballıkaya (Bilika) Köyü yakınlarında 20 PKK gerillasının kimyasal silahlarla öldürüldüğü operasyonu komuta ettiğine ilişkin, o süreçte çatışmaya katılan bir askerin basına sızdırdığı görüntüler ortaya çıktı. Necdet Özel ve yeni komutanlar, AKP'nin "yeni savaş stratejisi" olarak adlandırdığı Kürt halkına ve devrimci güçlere yönelik topyekun savaşının, her biri özel savaş ekiplerine komuta etmiş eli kanlı generalleri olarak seçilmiştir. Nitekim yeni TSK komuta kademesinin ilk icraatı da YAŞ toplantısının bitiminde Başbakan Erdoğan başkanlığında "terörle mücadele" başlıklı tek gündemli bir "güvenlik zirvesi" gerçekleştirmek oldu. Toplantıda "yeni savaş stratejisi" ve bu kapsamda gündeme gelen askeri operasyonlar, fiili OHAL durumu anlamına gelen süper yetkili valiler, "geçici güvenlik bölgeleri" adı altında köylülere yayla yasağı ve özel timlerin bölgeye sürülmesi gibi projeler tartışıldı.
|