Örgütçünün Tarzının Somutluğu
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

Ocak - Şubat 2013 / Partinin Sesi / Sayı: 73

 

PDF formatında okumak için tıklayınız. 

 

Partinin gelişim yönüne dair perspektif, önderlik tarafından, partiyi "bir politik ve manevi çekim merkezi" haline getirmek şeklinde tarif edildi. Bu amacın bütün parti örgütlerini ve kadrolarını, bütün parti çalışmalarını kendiliğinden yönlendirmesi ve yönetmesi beklenemez. Bu yönelimin parti iradesine, bütünleşmiş düşünce ve eylem gücüne dönüşebilmesi tüm örgüt ve kadroların kendi durumlarından hareketle bunun üzerine çalışmasını ve somutlaştırmasını gerektirir. Tanımlanan perspektifin doğru anlaşılması ve derinliğine kavranması kadar, bu amaca nasıl ulaşılacağı sorusu da tüm örgütler ve kadrolardan somut yanıtlar istemektedir.
Partinin "bir politik ve manevi çekim merkezi" haline gelmesi hedefinin birinci temel bileşeni, partimizin örgütsel ve siyasi gücünün ulaşması gereken somut hedef düzeyine, ikinci temel bileşeni de, partinin moral-manevi kuvvetine, ideolojik siyasi saygınlığının ağırlığına işaret ediyor .
Siyasi süreçlerin gelişimini anlamlı biçimde etkileyebilme kuvvet ve yeteneği olarak 'siyasi güç', tabi ki, biraz dünya görüşüdür, programdır, strateji ve taktiktir, eylem güç ve yeteneğidir; ama bir noktada hepsinin sentez bileşkesi ve maddi bir güç olarak örgüttür, örgütte cisimleşir. Örgüt derken hem fiziki, maddi bir güç olarak örgüttür; ama aynı zamanda hem de örgütlenme ve örgütleme güç ve yeteneğidir söz konusu edilen.
Partimizin düşük örgütlülük düzeyini aşma, istenilen ve özlenen örgütlülük düzeyini elde etme görevi önümüzde duruyor. Keza bir ölçüde erezyona uğramış, örgütsel kendiliğindencilikle darbelenerek gerilemiş örgütlenme (ve örgütleme) yeteneğini ayağa kaldırarak, örgütsel daralmayı hızla ve tamamen geride bırakabiliriz ve bırakacağız. Parti tarihi örgütsel kendiliğindenciliğin çok daha ağır biçimde yaşandığı dönemlere tanık olduğu kadar, örgütsel kendiliğindencilikle mücadelenin başarılı ve zengin deneyimlerine de sahiptir. Örgütçülerimiz bu deneyimleri örgütsel kendiliğindenciliğe karşı mücadele gücüne, etkili bir örgütlenme silahına dönüştürebilmelidir.
Deneyimlerimiz bize şunu öğretiyor: örgütsel kendiliğindencilikle mücadele, partinin örgütlülük düzeyini yükseltme ve örgütsel atılımı hazırlama çalışması kesin kes somut olmak zorunda. Bu, partinin örgütleme yeteneğini ayağa kaldırmak için de tamamen geçerlidir. Örgütsel çalışma tarzının, aynı anlamda örgütçülerin tarzının somutluğundan bahsediyoruz. Bütün değişik alanlarda ve düzeylerde örgütçülerimiz çalışma tarzının somutluğu anahtarını ellerine almalıdırlar.
Öncelikle partinin devrimci stratejisine dair bilgi, kavrayış ve görüş açısı zayıflığının, ha keza devrimci görevlerin dar ve yüzeysel kavranışının, partinin örgütsel gelişiminin tarihi ve deneyimlerine hakimiyet yoksunluğunun örgütçüyü ve örgütlenme çalışmasını kaçınılmaz olarak zaafa uğrattığını ve uğratacağını vurgulamalıyız. Örgütçünün kendi alan ve düzeyinde partinin hazır tüm güç ve olanaklarını değerlendirebilecek bir görüş açısı derinlik ve genişliğine, devrimin gelişme çizgisi üzerinde uzakları gören bir görüş açısı mesafesine sahip olması şarttır. Pratik deneyim ve sezgi gücü de çok önemlidir ve kuşkusuz bunlar ancak pratik deneyimle kazanılabilirler.
"Bir politik ve manevi çekim merkezi" olma perspektifinin hemen ve doğrudan örgütsel gereği, partinin örgütlülük düzeyini partinin sınırlarına kadar yaymak, genişletmek şeklinde somutlaştırılabilir. Ki, bizatihi bunun kendisi örgütsel bir atılımın da hazırlığı ve başlangıcı demektir.
Partinin 'örgütlülük düzeyi'nin yükseltilmesi, partinin hazır güç ve imkanlarının örgütlülüğüne dair sorunların düşünsel ve pratik çözümünü kapsar. Bu herşeyden önce insan etkeninin örgütlenmesidir. Bir o kadar da (tüzüksel-komite, hücre, çalışma grupları vb ya da diğer-eğitim grupları, komisyon, manga, milis vb envai çeşit örgütlenmeler) örgütlenme biçimlerini kullanabilme yeteneğidir. Sonra parti çalışması ve devrimci mücadelenin geliştirilmesine hizmet edebilecek ilişkilerin, araçların, mekanlar, maddi, teknik, lojistik vb olanakların örgütlenmesidir.
Tarzın somutluğu ilkin ve öncelikle bütün unsurlarıyla, her alanda partinin güç ve imkanlarının bilgisine sahip olmayı, güç ve olanaklara düşüncede hakimiyeti gerektirir. Her alan ve her düzeyde komite ve organların sorumluluk alanlarının güç ve imkanlarına hakimiyeti, partinin örgütlülük düzeyini yükseltmenin temel koşuludur. Ancak çalışma alanlarının örgütsel durumuna, partinin güç ve imkanlarına dair sıkı bir devrimci ciddiyet ve sorumluluk ile kolektif biçimde hazırlanmış organ raporları temelinde, iyi örgütlenmiş kolektif organ tartışmalarıyla hakimiyet sağlanabilir. Örgütsel durumu, güç ve imkanları olduğu kadar örgütlülük düzeyini yansıtan bilgiler de denetlenebilir somutlukta olmalıdır.
Fakat yalnızca partinin güç ve imkanlarına hakim olmak yetmez, aynı zamanda hem verili durum içinde ve hem de partinin gelişim perspektifinden, partinin ihtiyaçlarını bilmek, ondan da öte hakim olmak gerekir. Partinin ihtiyaçlarına yalnızca alandan bakan görüş açısı dardır, sınırlıdır. Partinin ihtiyaçlarını bütünden gören, düşünen ve kavrayan, çözümünü pratik biçimde arayan görüş açısı devrimci bakımdan çaplı olduğu kadar, gerçekten de partizandır.
Örgütçünün tarzının somutluğu, partinin örgütlenme düzeyinin yükseltilmesi alanında, örneğin insan örgütlenmesi gerçekliği bakımından, partinin hazır güçlerinin (partinin kaç üyesi, aday üyesi, kaç taraftar ve sempatizanın olduğu, bunların kaçının hangi parti örgütlerinde ya da partiyle ilişkili biçimde değişik örgütlerde örgütlü olduğu, kaçının neden örgütlü olmadığı, aidat ya da düzenli bağış alınanlar, alınamayanlar, parti basınını düzenli takip edenler, edemeyenler vb vb) bilgisi üzerine örgütçülerimizin somut olarak ve hatta tekrar tekrar çalışmasını gerektirir. Karargahta fikir, perspektif ve planlama düzeyinde "çözülen", sahada, pratik devrimci eylemde karşılığını bulmalıdır.
Abartmasız, hemen bütün güçleri çok değişik örgüt biçimlerinde örgütleyerek, partiyle ilişkilerini düzenleyerek, parti çalışmalarına ve devrimci mücadeleye düzenli, örgütlü biçimde katılabilir, parti tarafından yönetilebilir, denetlenebilir düzeye getirebiliriz. Bu aynı zamanda yeni yoldaşları parti kararlarının, parti iradesinin kollektif oluşumu süreçlerinin yapıcısı düzeyine yükselterek özneleştirmektir. Bunun her şeyden önce tabanını genişleterek kadrolaşma çalışmasına ve partinin siyasal savaşımına büyük bir güç ve itilim sağlayacağından kuşku duyulabilir mi?
Tarzın somutluğu 'kararların somutluğu'nu da kapsar. Kuşkusuz somutluk, partinin değişik kademelerinde farklı "somutlanır". Partinin örgütlenme düzeyinin yükseltilmesinde örneğin il komiteleri düzeyinde somutluk daha genelken, alt merkezlerde, semtlerde fabrika ve işletmelerde vb hiç bir ayrıntının ihmal edilmediği, bire bir nicelik hesapları kapsayan elle tutulur, nesnel olarak denetlenebilir gerçekliktir somutluk. Örgütsel gelişim stratejilerinin inşası ve uygulanması bakımından da bu aynı somutluk derecesi bütünüyle geçerlidir.
İl komiteleri düzeyinde somutluğun daha 'genel' olması somut hedef ve görevlerin perspektifsel düzeyde konuşuyla ilgilidir. Değişik bir dizi veriden hareketle dayandığı, değişik biçimlerde harekete geçirebildiği "kitle temeli"nin genişliğini (nesnel biçimde) değerlendiren, keza yönettiği yerel örgütün örgütleme güç ve yeteneğini analiz eden yerel önderlikler, örgütlülük düzeyinin yükseltilmesiyle, ilgili alanda 'partinin kendi sınırlarına doğru ilerleyen', zaman sınırıyla bağlı hedefler, 'taktik amaçlar' koyarak görevleri somutlaştırır. Bunlar yerel önderliğe bağlı bütün örgüt ve kadroları yönetir. Taktik amaç ve hedefler sürecin gelişim hızına bağlı olarak güncellenir ya da yenilenirler.
Tarzın somutluğu bir kez amaçlar, hedefler belirlenip, kararlar somutlaştı mı, bunların yerel önderliklerden alt merkezlere, oradan partinin kitlelere hücum, kitleleri fethetme üsleri olan semtlere, fabrikalara, işletmelere, üniversitelere, liselere doğru vb parti örgütlerine tartışılıp, kavratılarak yayılması; her alanda, her kesimde, her birimde kuşkusuz kendi konumlarından partinin örgütlülük düzeyini yükseltecek hedef ve görevlerin bire bir elle tutulur somutlukta belirlenmesini de kapsar. Bu bağlamda her organ toplantısının örgütçülerin eğitimi ve hazırlık çalışması gibi kavranması da oldukça önemlidir. Yerel önderlikler ve alt merkezlerdeki örgütçüler 'kitlelere hücum üsleri'ndeki örgüt ve kadroları sıkı işbirliği içinde desteklemekle, başarılarının bütün koşullarını hazırlamakla yükümlüdürler. Yönettikleri örgütlerin ve kadroların başarısını güvenceleyemeyen yönetici örgüt ve kadroların bizzat kendilerinin başarılı olması da beklenemez, zaten bu olanaklı da değildir.
İşaret ettiğimiz gibi tarzın somutluğu 'örgütsel önderliğin somutluğu' demektir. Sıkı ve sistematik devrimci denetim, tarzın somutluğunun bir gereği ve yansıması olduğu kadar, örgütsel kendiliğindenciliğin de panzehiridir. Elbette ki, parti çalışmasında denetimin klasik yöntemi olarak, aşağıdan yukarı düzenli rapor sisteminin işletilerek, çalışmaların belirlenen hedeflere doğru ilerleyişinin ortaya çıkardığı sorunların, zorluk ve engellerin incelenmesi, bunların aşılmasının yol ve yöntemlerinin ve yine ortaya çıkan 'yeni' imkanların değerlendirilmesi gerekir.
Örgütsel kendiliğindencilikle mücadele ve partinin örgütlülük düzeyinin yükseltilmesinin güncel özel önemi, denetim çalışmasının 'dolaysız denetim' veya 'yerinde denetim' biçimini özellikle önemli ve gerekli kılmaktadır. Yerinde denetim çalışması, somut önderliğin, sorunları yerinde çözmenin, kadrolara sorunları analiz etme ve pratik biçimde çözme, engelleri uygun yol ve yöntemler bularak aşma görüş açısı ve gücü kazandırmanın, örgüt yönetiminin olduğu kadar, kadrolara nitelik kazandırma veya biriktirme çalışmasının da çok etkili bir biçimidir.
Bir eylemin örgütlenmesi, bir aktivist toplantısına katılımın sınırlı oluşu veya iyi hazırlanmamış oluşu, filan alandaki taraftarlarla ilişkilerin düzenlenmemiş olmasının getirdiği dağınıklık, verilen bir sözün yerine getirilmemesi ve ilgililerine bir açıklama da yapılmaması, sahipsiz kalan işler, kapısı çalınmayan ilişkiler ve benzeri bir çok durumda, "partimiz bunu haketmiyor", "gerçeğimiz bu değil" vb biçimlerde sitemkar, hatta kızgın eleştiri ve yakınmalarla karşılaşırız. Bunlar partinin kendini örgütlemesiyle, örgütlülük düzeyiyle ilgili sorunlarımızın kimi çarpıcı yansımalarıdır. Gerçekten de, iddialarıyla, tarihiyle, deneyimleriyle, güç ve imkanlarıyla bunları yaşamayı hak etmiyor partimiz. Bunlara layık değildir, çünkü partinin canını acıtan benzer durumların, sorunların hemen tümünün çözümü partinin birleşik düşünce ve eylem gücüne, iradesine bağlıdır. Yani partinin düşünce ve eylem gücünü, çözüm iradesini harekete geçirerek halledilebilecek meselelerdir. Partinin düşünce ve eylem gücünün, çözüm iradesinin açığa çıkmasını, gelişmesini önleyen, engelleyen duygu ve düşüncelerle, alışkanlıklarla ideolojik mücadele, partinin örgütlülük düzeyini yükseltme çalışmasının başarısının temelidir.
Örgütlenmemiş ilişkiler durumuyla göz göre göre uzlaşmak devrimci bakımdan kabul edilebilir mi? Hemen ve derhal harekete geçmek, örgütlenmemiş ilişkiler gerçekliğiyle yüzleşmek, pratik biçimde değiştirmekle yükümlü değil miyiz? Partinin örgütlülük düzeyinin yükseltilmesi çalışması, tüm kadro ve örgütlerin mevcut gerçekliğinde devrimci bir dönüşümü zorunlu kılıyor. Hiç ama hiç kimsenin kendi halinden memnuniyetin konforuna kapılma hakkı yoktur. 'Devrimcilik' verili gerçekliğini değiştirebilmektir. Bu düşünüş için de, tarz için de, eylem için de böyledir. Kendisini "olmuş", "tamamlanmış" gören devrimciler için en iyi halükarda yerinde sayarak gerileme, bireyci kibirle kirlenme başlamış demektir.
Herkesin sınırlarına hücum etmesi, düşünüşünü devrimcileşmesi, herkesin devrimci pratiğini en azından kendi düşünüş ve eylemini, çalışma ve kendini örgütleme tarzını aşan "yeni bir düzeyde" örgütlemesi vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Örneğin örgütlenmemiş ilişkiler hallerine, örgütsüzlüğe seyirci kalmamayı, bunları yalnızca eleştirmekle (düşünce ve eylem birleşmezse, eleştiri devrimci lafazanlık biçiminde yozlaşır) yetinmemeyi, şikayetci ve yakınmacılığa düşmeksizin, duraksamadan kendi kollektif ve bireysel konumundan ("kendinden başlamak", "örnekler yaratarak ilerlemek"!) duruma örgütlü biçimde müdahale etmeyi, hemen ve derhal pratik biçimde değiştirmeyi, eleştirinin eyleme işlemesini güvenceleyecek tarzda hareket etmeyi gerektirir.
İlişkileri düzenleyip örgütlemek yerine ancak sıkıştığında, deyim uygunsa başı dara düştüğünde, ihtiyaçlar bunalttığında vb taraftarların, hatta üyelerin kapısını çalma kendiliğindenciliği; örgütsüz üyelere, taraftarlara, sempatizanlara örgütleme teklifi yapmama, yapamama güvensizliği, aymazlığı; ilişkiye geçmek, görüşmek tartışmak, dinlemek, anlamak, eleştirmek, örgütlenme ve görev teklif etmek varken "şundan bir şey çıkmaz", "bu zaten zaaflı" gibi devrimci cüret, enerji ve özgüven yoksunluğunu yansıtan, kapısı kibire açılan damgalamalar, kitlelere ve kadrolara güven eksikliği yansımaları vb vb, mızmızlığa, "olmazın", "durumu kabulün" gerekçelendirilmesine ihtiyacımız yoktur. Durumu pratik biçimde değiştirecek devrimci enerji, girişkenlik ve atılımcılık istiyoruz.
Adeta örgütlenmemiş sınırlı sayıda insanla veya az sayıda örgütle çalışma darlığı ve sınırlılığıyla malül, alışkanlık haline gelen, düşük verimli ve hatta var olanı bile sürdürmesi olanaksız kısır, kısırlığının tekrarıyla kendi kendini yiyen çalışma ve örgütlenme tarzının güçlü ya da zayıf etki ve yansımalarının varlığı, yaşatılması kabul edilebilir mi? Varolanla yetinme duygusunun getirdiği konformizm, örgütlemede cüret, iddia ve irade zaafiyetiyle maluliyet kabul edilebilir mi?
Partinin örgütlülük düzeyinin yükseltilmesi görevinin önem ve aciliyetini kuvvetle vurguluyoruz, fakat bu partinin bakış açısını kendine çevireceği, kendine döneceği, taze kuvvetlere, yeni güçlere ulaşmasının ikincil, ertelenebilir, ötelenebilir ya da ihmal edilebilir olduğu anlamına gelmez. Taze kuvvetlere ulaşmak, yeni alanlara açılmak, partinin örgütlülüğünü yaymak, genişletmek ve çalışma alanlarında dallanıp budaklanarak kök salması vb, hemen şimdinin görevleri arasındadır. Partinin örgütlülük düzeyinin yükseltilmesi bunun gittikçe yayılan daha geniş bir alanda, daha büyük güçleri seferber ederek daha örgütlü ve daha sistematik tarzda yapılması anlamına geliyor. Partinin örgütleme güç ve yeteneğininin misliyle büyütülmesi demektir bu.
Devrimci teori ve partimizin deneyimlerinin öğrettiği gibi, taze kuvetlerin açığa çıkartılması ve onlarla ilişkilenmenin yolu, kitle ajitasyonunun alanını genişletmekten, araç ve yöntem zenginliğiyle tahkim ederek, keza süreğenleştirerek güçlendirmekten geçiyor. Kitlelere hücum ve kitleleri fethetme yöneliminin gereği de bu değil midir! Partinin örgütlülük düzeyinin yükseltilmesi de aynı zamanda bunları sağlamayı hedeflemektedir zaten.
Bugün yüzlerce ve binlerce ajitatördür, örgütçüdür parti. Örgütlülük düzeyini yükselterek, taze güçleri açığa çıkartıp örgütleyerek, devrim ve sosyalizm savaşımının öncüsünü binlerce ve on binlerce ajitatör ve örgütçü düzeyine yükseltebiliriz. Eğer partiyi bir küre gibi düşünürsek, partiyi devrimci stratejimizin gereklerine yanıt verecek tarzda dikey ve yatay her yönde ve her biçimde 360 derece örgütlemek için ileri.

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Örgütçünün Tarzının Somutluğu
fc Share on Twitter
 

 

Ocak - Şubat 2013 / Partinin Sesi / Sayı: 73

 

PDF formatında okumak için tıklayınız. 

 

Partinin gelişim yönüne dair perspektif, önderlik tarafından, partiyi "bir politik ve manevi çekim merkezi" haline getirmek şeklinde tarif edildi. Bu amacın bütün parti örgütlerini ve kadrolarını, bütün parti çalışmalarını kendiliğinden yönlendirmesi ve yönetmesi beklenemez. Bu yönelimin parti iradesine, bütünleşmiş düşünce ve eylem gücüne dönüşebilmesi tüm örgüt ve kadroların kendi durumlarından hareketle bunun üzerine çalışmasını ve somutlaştırmasını gerektirir. Tanımlanan perspektifin doğru anlaşılması ve derinliğine kavranması kadar, bu amaca nasıl ulaşılacağı sorusu da tüm örgütler ve kadrolardan somut yanıtlar istemektedir.
Partinin "bir politik ve manevi çekim merkezi" haline gelmesi hedefinin birinci temel bileşeni, partimizin örgütsel ve siyasi gücünün ulaşması gereken somut hedef düzeyine, ikinci temel bileşeni de, partinin moral-manevi kuvvetine, ideolojik siyasi saygınlığının ağırlığına işaret ediyor .
Siyasi süreçlerin gelişimini anlamlı biçimde etkileyebilme kuvvet ve yeteneği olarak 'siyasi güç', tabi ki, biraz dünya görüşüdür, programdır, strateji ve taktiktir, eylem güç ve yeteneğidir; ama bir noktada hepsinin sentez bileşkesi ve maddi bir güç olarak örgüttür, örgütte cisimleşir. Örgüt derken hem fiziki, maddi bir güç olarak örgüttür; ama aynı zamanda hem de örgütlenme ve örgütleme güç ve yeteneğidir söz konusu edilen.
Partimizin düşük örgütlülük düzeyini aşma, istenilen ve özlenen örgütlülük düzeyini elde etme görevi önümüzde duruyor. Keza bir ölçüde erezyona uğramış, örgütsel kendiliğindencilikle darbelenerek gerilemiş örgütlenme (ve örgütleme) yeteneğini ayağa kaldırarak, örgütsel daralmayı hızla ve tamamen geride bırakabiliriz ve bırakacağız. Parti tarihi örgütsel kendiliğindenciliğin çok daha ağır biçimde yaşandığı dönemlere tanık olduğu kadar, örgütsel kendiliğindencilikle mücadelenin başarılı ve zengin deneyimlerine de sahiptir. Örgütçülerimiz bu deneyimleri örgütsel kendiliğindenciliğe karşı mücadele gücüne, etkili bir örgütlenme silahına dönüştürebilmelidir.
Deneyimlerimiz bize şunu öğretiyor: örgütsel kendiliğindencilikle mücadele, partinin örgütlülük düzeyini yükseltme ve örgütsel atılımı hazırlama çalışması kesin kes somut olmak zorunda. Bu, partinin örgütleme yeteneğini ayağa kaldırmak için de tamamen geçerlidir. Örgütsel çalışma tarzının, aynı anlamda örgütçülerin tarzının somutluğundan bahsediyoruz. Bütün değişik alanlarda ve düzeylerde örgütçülerimiz çalışma tarzının somutluğu anahtarını ellerine almalıdırlar.
Öncelikle partinin devrimci stratejisine dair bilgi, kavrayış ve görüş açısı zayıflığının, ha keza devrimci görevlerin dar ve yüzeysel kavranışının, partinin örgütsel gelişiminin tarihi ve deneyimlerine hakimiyet yoksunluğunun örgütçüyü ve örgütlenme çalışmasını kaçınılmaz olarak zaafa uğrattığını ve uğratacağını vurgulamalıyız. Örgütçünün kendi alan ve düzeyinde partinin hazır tüm güç ve olanaklarını değerlendirebilecek bir görüş açısı derinlik ve genişliğine, devrimin gelişme çizgisi üzerinde uzakları gören bir görüş açısı mesafesine sahip olması şarttır. Pratik deneyim ve sezgi gücü de çok önemlidir ve kuşkusuz bunlar ancak pratik deneyimle kazanılabilirler.
"Bir politik ve manevi çekim merkezi" olma perspektifinin hemen ve doğrudan örgütsel gereği, partinin örgütlülük düzeyini partinin sınırlarına kadar yaymak, genişletmek şeklinde somutlaştırılabilir. Ki, bizatihi bunun kendisi örgütsel bir atılımın da hazırlığı ve başlangıcı demektir.
Partinin 'örgütlülük düzeyi'nin yükseltilmesi, partinin hazır güç ve imkanlarının örgütlülüğüne dair sorunların düşünsel ve pratik çözümünü kapsar. Bu herşeyden önce insan etkeninin örgütlenmesidir. Bir o kadar da (tüzüksel-komite, hücre, çalışma grupları vb ya da diğer-eğitim grupları, komisyon, manga, milis vb envai çeşit örgütlenmeler) örgütlenme biçimlerini kullanabilme yeteneğidir. Sonra parti çalışması ve devrimci mücadelenin geliştirilmesine hizmet edebilecek ilişkilerin, araçların, mekanlar, maddi, teknik, lojistik vb olanakların örgütlenmesidir.
Tarzın somutluğu ilkin ve öncelikle bütün unsurlarıyla, her alanda partinin güç ve imkanlarının bilgisine sahip olmayı, güç ve olanaklara düşüncede hakimiyeti gerektirir. Her alan ve her düzeyde komite ve organların sorumluluk alanlarının güç ve imkanlarına hakimiyeti, partinin örgütlülük düzeyini yükseltmenin temel koşuludur. Ancak çalışma alanlarının örgütsel durumuna, partinin güç ve imkanlarına dair sıkı bir devrimci ciddiyet ve sorumluluk ile kolektif biçimde hazırlanmış organ raporları temelinde, iyi örgütlenmiş kolektif organ tartışmalarıyla hakimiyet sağlanabilir. Örgütsel durumu, güç ve imkanları olduğu kadar örgütlülük düzeyini yansıtan bilgiler de denetlenebilir somutlukta olmalıdır.
Fakat yalnızca partinin güç ve imkanlarına hakim olmak yetmez, aynı zamanda hem verili durum içinde ve hem de partinin gelişim perspektifinden, partinin ihtiyaçlarını bilmek, ondan da öte hakim olmak gerekir. Partinin ihtiyaçlarına yalnızca alandan bakan görüş açısı dardır, sınırlıdır. Partinin ihtiyaçlarını bütünden gören, düşünen ve kavrayan, çözümünü pratik biçimde arayan görüş açısı devrimci bakımdan çaplı olduğu kadar, gerçekten de partizandır.
Örgütçünün tarzının somutluğu, partinin örgütlenme düzeyinin yükseltilmesi alanında, örneğin insan örgütlenmesi gerçekliği bakımından, partinin hazır güçlerinin (partinin kaç üyesi, aday üyesi, kaç taraftar ve sempatizanın olduğu, bunların kaçının hangi parti örgütlerinde ya da partiyle ilişkili biçimde değişik örgütlerde örgütlü olduğu, kaçının neden örgütlü olmadığı, aidat ya da düzenli bağış alınanlar, alınamayanlar, parti basınını düzenli takip edenler, edemeyenler vb vb) bilgisi üzerine örgütçülerimizin somut olarak ve hatta tekrar tekrar çalışmasını gerektirir. Karargahta fikir, perspektif ve planlama düzeyinde "çözülen", sahada, pratik devrimci eylemde karşılığını bulmalıdır.
Abartmasız, hemen bütün güçleri çok değişik örgüt biçimlerinde örgütleyerek, partiyle ilişkilerini düzenleyerek, parti çalışmalarına ve devrimci mücadeleye düzenli, örgütlü biçimde katılabilir, parti tarafından yönetilebilir, denetlenebilir düzeye getirebiliriz. Bu aynı zamanda yeni yoldaşları parti kararlarının, parti iradesinin kollektif oluşumu süreçlerinin yapıcısı düzeyine yükselterek özneleştirmektir. Bunun her şeyden önce tabanını genişleterek kadrolaşma çalışmasına ve partinin siyasal savaşımına büyük bir güç ve itilim sağlayacağından kuşku duyulabilir mi?
Tarzın somutluğu 'kararların somutluğu'nu da kapsar. Kuşkusuz somutluk, partinin değişik kademelerinde farklı "somutlanır". Partinin örgütlenme düzeyinin yükseltilmesinde örneğin il komiteleri düzeyinde somutluk daha genelken, alt merkezlerde, semtlerde fabrika ve işletmelerde vb hiç bir ayrıntının ihmal edilmediği, bire bir nicelik hesapları kapsayan elle tutulur, nesnel olarak denetlenebilir gerçekliktir somutluk. Örgütsel gelişim stratejilerinin inşası ve uygulanması bakımından da bu aynı somutluk derecesi bütünüyle geçerlidir.
İl komiteleri düzeyinde somutluğun daha 'genel' olması somut hedef ve görevlerin perspektifsel düzeyde konuşuyla ilgilidir. Değişik bir dizi veriden hareketle dayandığı, değişik biçimlerde harekete geçirebildiği "kitle temeli"nin genişliğini (nesnel biçimde) değerlendiren, keza yönettiği yerel örgütün örgütleme güç ve yeteneğini analiz eden yerel önderlikler, örgütlülük düzeyinin yükseltilmesiyle, ilgili alanda 'partinin kendi sınırlarına doğru ilerleyen', zaman sınırıyla bağlı hedefler, 'taktik amaçlar' koyarak görevleri somutlaştırır. Bunlar yerel önderliğe bağlı bütün örgüt ve kadroları yönetir. Taktik amaç ve hedefler sürecin gelişim hızına bağlı olarak güncellenir ya da yenilenirler.
Tarzın somutluğu bir kez amaçlar, hedefler belirlenip, kararlar somutlaştı mı, bunların yerel önderliklerden alt merkezlere, oradan partinin kitlelere hücum, kitleleri fethetme üsleri olan semtlere, fabrikalara, işletmelere, üniversitelere, liselere doğru vb parti örgütlerine tartışılıp, kavratılarak yayılması; her alanda, her kesimde, her birimde kuşkusuz kendi konumlarından partinin örgütlülük düzeyini yükseltecek hedef ve görevlerin bire bir elle tutulur somutlukta belirlenmesini de kapsar. Bu bağlamda her organ toplantısının örgütçülerin eğitimi ve hazırlık çalışması gibi kavranması da oldukça önemlidir. Yerel önderlikler ve alt merkezlerdeki örgütçüler 'kitlelere hücum üsleri'ndeki örgüt ve kadroları sıkı işbirliği içinde desteklemekle, başarılarının bütün koşullarını hazırlamakla yükümlüdürler. Yönettikleri örgütlerin ve kadroların başarısını güvenceleyemeyen yönetici örgüt ve kadroların bizzat kendilerinin başarılı olması da beklenemez, zaten bu olanaklı da değildir.
İşaret ettiğimiz gibi tarzın somutluğu 'örgütsel önderliğin somutluğu' demektir. Sıkı ve sistematik devrimci denetim, tarzın somutluğunun bir gereği ve yansıması olduğu kadar, örgütsel kendiliğindenciliğin de panzehiridir. Elbette ki, parti çalışmasında denetimin klasik yöntemi olarak, aşağıdan yukarı düzenli rapor sisteminin işletilerek, çalışmaların belirlenen hedeflere doğru ilerleyişinin ortaya çıkardığı sorunların, zorluk ve engellerin incelenmesi, bunların aşılmasının yol ve yöntemlerinin ve yine ortaya çıkan 'yeni' imkanların değerlendirilmesi gerekir.
Örgütsel kendiliğindencilikle mücadele ve partinin örgütlülük düzeyinin yükseltilmesinin güncel özel önemi, denetim çalışmasının 'dolaysız denetim' veya 'yerinde denetim' biçimini özellikle önemli ve gerekli kılmaktadır. Yerinde denetim çalışması, somut önderliğin, sorunları yerinde çözmenin, kadrolara sorunları analiz etme ve pratik biçimde çözme, engelleri uygun yol ve yöntemler bularak aşma görüş açısı ve gücü kazandırmanın, örgüt yönetiminin olduğu kadar, kadrolara nitelik kazandırma veya biriktirme çalışmasının da çok etkili bir biçimidir.
Bir eylemin örgütlenmesi, bir aktivist toplantısına katılımın sınırlı oluşu veya iyi hazırlanmamış oluşu, filan alandaki taraftarlarla ilişkilerin düzenlenmemiş olmasının getirdiği dağınıklık, verilen bir sözün yerine getirilmemesi ve ilgililerine bir açıklama da yapılmaması, sahipsiz kalan işler, kapısı çalınmayan ilişkiler ve benzeri bir çok durumda, "partimiz bunu haketmiyor", "gerçeğimiz bu değil" vb biçimlerde sitemkar, hatta kızgın eleştiri ve yakınmalarla karşılaşırız. Bunlar partinin kendini örgütlemesiyle, örgütlülük düzeyiyle ilgili sorunlarımızın kimi çarpıcı yansımalarıdır. Gerçekten de, iddialarıyla, tarihiyle, deneyimleriyle, güç ve imkanlarıyla bunları yaşamayı hak etmiyor partimiz. Bunlara layık değildir, çünkü partinin canını acıtan benzer durumların, sorunların hemen tümünün çözümü partinin birleşik düşünce ve eylem gücüne, iradesine bağlıdır. Yani partinin düşünce ve eylem gücünü, çözüm iradesini harekete geçirerek halledilebilecek meselelerdir. Partinin düşünce ve eylem gücünün, çözüm iradesinin açığa çıkmasını, gelişmesini önleyen, engelleyen duygu ve düşüncelerle, alışkanlıklarla ideolojik mücadele, partinin örgütlülük düzeyini yükseltme çalışmasının başarısının temelidir.
Örgütlenmemiş ilişkiler durumuyla göz göre göre uzlaşmak devrimci bakımdan kabul edilebilir mi? Hemen ve derhal harekete geçmek, örgütlenmemiş ilişkiler gerçekliğiyle yüzleşmek, pratik biçimde değiştirmekle yükümlü değil miyiz? Partinin örgütlülük düzeyinin yükseltilmesi çalışması, tüm kadro ve örgütlerin mevcut gerçekliğinde devrimci bir dönüşümü zorunlu kılıyor. Hiç ama hiç kimsenin kendi halinden memnuniyetin konforuna kapılma hakkı yoktur. 'Devrimcilik' verili gerçekliğini değiştirebilmektir. Bu düşünüş için de, tarz için de, eylem için de böyledir. Kendisini "olmuş", "tamamlanmış" gören devrimciler için en iyi halükarda yerinde sayarak gerileme, bireyci kibirle kirlenme başlamış demektir.
Herkesin sınırlarına hücum etmesi, düşünüşünü devrimcileşmesi, herkesin devrimci pratiğini en azından kendi düşünüş ve eylemini, çalışma ve kendini örgütleme tarzını aşan "yeni bir düzeyde" örgütlemesi vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Örneğin örgütlenmemiş ilişkiler hallerine, örgütsüzlüğe seyirci kalmamayı, bunları yalnızca eleştirmekle (düşünce ve eylem birleşmezse, eleştiri devrimci lafazanlık biçiminde yozlaşır) yetinmemeyi, şikayetci ve yakınmacılığa düşmeksizin, duraksamadan kendi kollektif ve bireysel konumundan ("kendinden başlamak", "örnekler yaratarak ilerlemek"!) duruma örgütlü biçimde müdahale etmeyi, hemen ve derhal pratik biçimde değiştirmeyi, eleştirinin eyleme işlemesini güvenceleyecek tarzda hareket etmeyi gerektirir.
İlişkileri düzenleyip örgütlemek yerine ancak sıkıştığında, deyim uygunsa başı dara düştüğünde, ihtiyaçlar bunalttığında vb taraftarların, hatta üyelerin kapısını çalma kendiliğindenciliği; örgütsüz üyelere, taraftarlara, sempatizanlara örgütleme teklifi yapmama, yapamama güvensizliği, aymazlığı; ilişkiye geçmek, görüşmek tartışmak, dinlemek, anlamak, eleştirmek, örgütlenme ve görev teklif etmek varken "şundan bir şey çıkmaz", "bu zaten zaaflı" gibi devrimci cüret, enerji ve özgüven yoksunluğunu yansıtan, kapısı kibire açılan damgalamalar, kitlelere ve kadrolara güven eksikliği yansımaları vb vb, mızmızlığa, "olmazın", "durumu kabulün" gerekçelendirilmesine ihtiyacımız yoktur. Durumu pratik biçimde değiştirecek devrimci enerji, girişkenlik ve atılımcılık istiyoruz.
Adeta örgütlenmemiş sınırlı sayıda insanla veya az sayıda örgütle çalışma darlığı ve sınırlılığıyla malül, alışkanlık haline gelen, düşük verimli ve hatta var olanı bile sürdürmesi olanaksız kısır, kısırlığının tekrarıyla kendi kendini yiyen çalışma ve örgütlenme tarzının güçlü ya da zayıf etki ve yansımalarının varlığı, yaşatılması kabul edilebilir mi? Varolanla yetinme duygusunun getirdiği konformizm, örgütlemede cüret, iddia ve irade zaafiyetiyle maluliyet kabul edilebilir mi?
Partinin örgütlülük düzeyinin yükseltilmesi görevinin önem ve aciliyetini kuvvetle vurguluyoruz, fakat bu partinin bakış açısını kendine çevireceği, kendine döneceği, taze kuvvetlere, yeni güçlere ulaşmasının ikincil, ertelenebilir, ötelenebilir ya da ihmal edilebilir olduğu anlamına gelmez. Taze kuvvetlere ulaşmak, yeni alanlara açılmak, partinin örgütlülüğünü yaymak, genişletmek ve çalışma alanlarında dallanıp budaklanarak kök salması vb, hemen şimdinin görevleri arasındadır. Partinin örgütlülük düzeyinin yükseltilmesi bunun gittikçe yayılan daha geniş bir alanda, daha büyük güçleri seferber ederek daha örgütlü ve daha sistematik tarzda yapılması anlamına geliyor. Partinin örgütleme güç ve yeteneğininin misliyle büyütülmesi demektir bu.
Devrimci teori ve partimizin deneyimlerinin öğrettiği gibi, taze kuvetlerin açığa çıkartılması ve onlarla ilişkilenmenin yolu, kitle ajitasyonunun alanını genişletmekten, araç ve yöntem zenginliğiyle tahkim ederek, keza süreğenleştirerek güçlendirmekten geçiyor. Kitlelere hücum ve kitleleri fethetme yöneliminin gereği de bu değil midir! Partinin örgütlülük düzeyinin yükseltilmesi de aynı zamanda bunları sağlamayı hedeflemektedir zaten.
Bugün yüzlerce ve binlerce ajitatördür, örgütçüdür parti. Örgütlülük düzeyini yükselterek, taze güçleri açığa çıkartıp örgütleyerek, devrim ve sosyalizm savaşımının öncüsünü binlerce ve on binlerce ajitatör ve örgütçü düzeyine yükseltebiliriz. Eğer partiyi bir küre gibi düşünürsek, partiyi devrimci stratejimizin gereklerine yanıt verecek tarzda dikey ve yatay her yönde ve her biçimde 360 derece örgütlemek için ileri.