Ocak - Şubat 2013 / Partinin Sesi / Sayı: 73 PDF formatında okumak için tıklayınız.
"Parti beni bulmakta gecikti. Adeta zoraki örgütlendim. Ben ortaokuldan buyana örgütlenmeye hazırdım. Partiye ulaşmak için çok çaba saffettim, ulaştıktan sonra da görüşme uzun sürdü. Öncesinde anti faşist bir gençtim. Polise karşı öfke doluydum. Düzenli görüştükten sonra çalışma grubunda yer aldım. Kısa bir süre sonra çalışma grubu dağıldı. Altı ay tek başıma o alanda çalışma yürütmek zorunda kaldım." "Henüz örgütlendiğim birkaç ay olmuştu ki gözaltına alındık. Yöneticim bana ifade ver çık dedi. Bu beni sinirlendirmişti. Sonradan bıraktı, olumsuzluklar yaşadı. Tüm bunlar beni olumsuz etkilemedi kararlılığımı biledi." "Yaklaşık (...) sonra üye oldum. Altı ay sonra başka bir alana gittim. Parti hücresinde yer aldım. Görev aldıkça deneyim kazandım. Çoğu kez yalnız kaldım, bu beni bir yanıyla geliştirdi." "İlk günden bu yana partinin askeri çalışması içinde yer almak istediğimi söyledim. Miliste yer aldım. Benim için iyi bir çalışmaydı, başarılı olduğumu düşünüyorum. Eğitim almadan milis çalışmasında bir dizi görev aldım. Bu faaliyetlerde kendimi geliştirdim." "Devrimi başkası örgütlesin, ben kendime daha fazla asker rolü biçmiştim. Sonra devrimi örgütlemenin benim işim olduğunu kavradım. Tüm bu süreçlerde bire bir görüşmelerin benim üzerimde etkili oldu." "İlk örgütlendiğim altı ay sonra alanda kimsenin kalmaması, tek başıma kalmam, yönetemememiz, en zor sürecin bu dönem olduğunu söyleyebilirim. Aday üyelik sürecinde program ve tüzüğü okuduk, tartıştık. Örgütlenmeden önce de okumuştum. Son birkaç ay hariç yayınlarımızı düzenli takip ediyordum." "Gençlerle diyalogum daha iyi. Gittiğim alanda gençler dağınıktı. Sonrasında sıcak bir ilişki gelişti kısa sürede gençleri çevremize toplamayı başardık." "Partinin ihtiyaçları doğrultusunda kendimi örgütlemek istiyorum. İstediğim alan belli. Daha verimli olacağımı düşünüyorum." "Birkaç kez gözaltına alındım. Bu çerçevedeki sorun ve bedellerden yana bir kaygım yok." Bu sözler 10 Aralık 2010'da şavaş hazırlıklarında şehit düşen Özgür'ümüze, Yılmaz Selçuk yoldaşa ait. Yönetici sorumluluklar taşıyanlar en başta olmak üzere, parti örgütlerinde yer alan tüm komünistler, Yılmaz yoldaşla eğitim alanında yapılan ikili görüşmeden aktarılan bu sözlerden öğrenmeli, devrimci çalışmaları için gerekli dersleri ve görevleri çıkarmalıdırlar. Yine, aşağıda yayınlanacak metnin, Yılmaz yoldaşla bir de bu satırlarda buluşmak, onun eğitim sürecine ve sonrasına dair düşünce ve duygularını öğrenmek kadar, değerlendirmeden çıkan kimi sonuçları mücadelemizin bir gücüne dönüştürmek imkanı yaratacağına inanıyoruz. "Döndüğümde alanımda güçlü bir fırtına estireceğim" Eğitim alanına gelişimin bende yarattığı ilk değişim güvenlik anlayışı oldu. Güvenliği ne kadar basit ele aldığımı ve aslında güvenlikli çalışmanın ne kadar önemli olduğunu gördüm ilk tartışmada. Daha sonrası ise her anlamda tam bir yüzleşme hesaplaşma ve değişim oldu diyebilirim. Strateji- taktiğin önemi, güncelleştirilmesi ve benim bunun ne kadar bilincinde olduğum, bunu ne kadar hayatta uyguladığımı görmek, bundan sonrası için bende bir sıçrama yaratacaktır. 4. Kongre'nin kararlarının tek tek, ayrı ayrı tartışılması, her konu üzerine ayrı ayrı yoğunlaşmamı ve bu kararları daha hızlı bilince çıkarıp, özümsememi sağladı. Örgüt fikrinde belli bir kafa açıklığım olmasına rağmen, sorunu tüm boyutlarıyla kavrayamadığımı gördüm ve bir örgütün aslında hem birey için, hem de sosyalizm mücadelesi için ne kadar vazgeçilmez olduğu açığa çıktı. Örgütün, bundan sonraki mücadele yaşamımda önemli bir sıçrama tahtası olacağını düşünüyorum. Buradaki tartışmalarda bir komünist bireyin nasıl şekillenmesi gerektiğini, kendi gelişimini nereden yönetmesi gerektiğini ve sınırlara hapsolmamanın "zincirleri kırmanın" devrimci gelişimde oynadığı rolü görmek benim için önemli noktalardan birisidir. Bir diğer önemli unsur ise kolektif bir ortamda yaşamak, yoldaşça paylaşımı yaşamak olmuştur. Bunun kişiye kattığı duyguları ifade etmek çok kolay olmasa gerek, ben de ifade edemiyorum. İçeriye girdiğimiz ilk andan itibaren zamanı planlamak sanırım bende bir plan geleneğine dönüşecektir ve bu yaşamımı disipline etmede önemli bir alışkanlık olacaktır. Bire bir konuşmanın üzerimdeki etkisi epeyce fazla oldu. Kendimi görmemi ve hesaplaşmamı sağladı diyebilirim. Yetmezliklerimin aslında statükolarım olduğunu, sınırlarım olduğunu gördüm ve çok kısa bir mücadele sonucu bunun üstesinden geldiğimi, en azından bir irade oluşturduğumu söyleyebilirim. Döndüğümde alanımda güçlü bir fırtına estireceğim. (Kendi devrimci gelişimim açısından). 4. kongrenin seviyesine yükselmek, kendi sınırlarını aşmak, tüm geri yanlarınla acımasız bir savaşa tutuşmak olmuştur benim için. Ve bunu sadece kendimde değil, tüm devrimci çevremde sağlamaktır 4. kongrenin seviyesine çıkmak.
|