01 Eylül 2013 /Merkez Komitesi / Yıl: 2013 No:5
İşçiler, Gençler, Kadınlar, Emekçiler! Devrimin örgütlenmesi ve zaferi için 10 Eylül 1994'te kurulan MLKP, yeni bir mücadele yılına giriyor. O'nu Gazi ayaklanmasından, gözaltında kaybetmeye karşı kampanyadan, İstanbul'daki nato toplantısına karşı ayağa kalkışından tanıyorsunuz. O'nu sivil faşist merkezlere, halk düşmanı hükümet ve devlet kurumlarına yönelik eylemlerinden, Sultanbeyli baskınından tanıyorsunuz. Onu fiili meşru mücadele ve grevlerden, üniversiteli gençliğin 4-5 Şubat isyanından, Tuzla tersanelerinde iş cinayetlerine karşı başkaldırıdan tanıyorsunuz. O'nu işkencehanelerde ser verip sır vermeyen, hapishanelerde ve dışardaki ölüm orucunda şehit düşen üye ve yönetici militanlarından tanıyorsunuz. O'nu işçi sınıfının özelleştirmeye karşı mücadelesinden, Menemen, Çorlu ve Bursa deri işçilerinin direnişlerinden, Seka işçilerinin işyeri işgalinden, tekstil işçilerinin mücadelelerinden, belediye ve metal işkollarındaki eylemlerden, Zonguldak madencileri ve Seydişehir işçileriyle dayanışmasından, kölelik yasalarına karşı yürüttüğü kampanyadan tanıyorsunuz. O'nu Kürt halkımızın özgürlük savaşımının bir parçası oluşundan, sömürgeci, ırkçı, şoven saldırılara karşı eylemlerinden, adil, onurlu, demokratik barış mücadelesinden, Ermeni, Arap, Rum, Çerkes, Süryani, Roman, Gürcü, Laz, Boşnak ulusal topluluklarının haklarını savunma pratiklerinden tanıyorsunuz. O'nu halklarımızın çeşitli bölüklerine dinsel inanışları veya bir dine inanmayışları nedeniyle yapılan baskılara karşı mücadelelerden, alevi halkımızın demokratik taleplerinin savunulmasından, Sivas katliamını protesto ve hesap sorma eylemlerinden, türbanlı genç kadınlara üniversitelerin yasaklanmasına karşı duruştan tanıyorsunuz. O'nu gözaltında kadınlara uygulanan taciz ve tecavüzlere, kadına karşı şiddete ve kadın cinayetlerine karşı kampanyalardan, kadın kurtuluş mücadelesinden tanıyorsunuz. O'nu halka zulüm uygulayan polise ve sivil faşistlere devrimci şiddetle cevap vermesinden, milis eylemlerinden, Kızıl Müfreze komutan ve savaşçılarının silahlı sokak çatışmalarından tanıyorsunuz. O'nu faşist devletin, emekçi halkın evlerini yıkma saldırılarına karşı direnişlerden, zamlara, işten atmalara karşı eylemlerden tanıyorsunuz. O'nu emekçi köylülüğün yaşam alanlarını, doğal ve tarihsel çevreyi koruma mücadelelerinden tanıyorsunuz. Onu kadın ve erkek yöneticilerinin, üyelerinin, taraftarlarının işkencehanelerdeki boyun eğmezliğinden ve zindan mücadelelerinden tanıyorsunuz. O'nu Cumartesi Anneleri mevzisini yaratma pratiğinden tanıyorsunuz. O'nu 95-96 1 Mayıs'larından ve İstanbul'da 1 Mayıs Alanı'nın kazanılması çatışmalarından tanıyorsunuz. O'nu barikatlardan, özgür gösterilerden ve mücadelenin zora dayalı biçimlerinin kullanıldığı, silah ve bombayla politika yapmayı faşist rejimin tekelinden çekip alan sayısız eyleminden tanıyorsunuz. O'nu partinin yıldızı KGÖ'nün üniversitelerde, liselerde, sokaklarda yürüttüğü militan mücadelelerden tanıyorsunuz. O'nu emekçilerin ve ezilenlerin birleşik mücadelesi uğruna, bir antifaşist, antişovenist cephe oluşturma çaba ve pratiklerinden, birleştirici tutumlarından, devrimci ve yurtsever yoldaşlık bilincini geliştirme çabasından tanıyorsunuz. O'nu dünya işçi sınıfının ve ezilenlerin mücadelesinin yankısı olma, onlarla özdeşleşme yönelimi ve pratiklerinden, antiemperyalist bölgesel birlikler oluşturulması, dünya ölçeğinde devrimci birlikler kurulması gayretlerinden, enternasyonalist eylemlerinden tanıyorsunuz. O'nu faşist düşmanın "bitirdik, yok ettik" naralarının ardından, her seferinde yeniden ve daha büyük mücadeleler yürütme kararlılığıyla ayağa kalkışından, kendini yenileme ve aşma pratiğinden tanıyorsunuz. Ve nihayet onu şanlı Haziran ayaklanmasından tanıyorsunuz. Barikatlardan, özgür yürüyüşlerden, ayaklanmanın yayılması çabalarından, değişik mücadele araçları kullanışından tanıyorsunuz. Bedel ödemekte bir an bile duraksamayan adanmışlığından tanıyorsunuz. Kardeşler! Bütün bunlar, Partimizin işçi sınıfı ve ezilenlerin sorunları, özlemleri, talepleri temelinde bir varoluşu geliştirdiğini; işçi sınıfı ve ezilenlerin sesi, iradesi ve yumruğu olmak bilinciyle mücadele ettiğini, öncülük ve önderlik iddiasının bu temelde yükseldiğini gösteriyor. Bütün bunlar, Partimizin varlığının ya da yokluğunun, zayıflamasının veya güçlenmesinin sınıf mücadelesinde bir anlam, bir değer taşıdığını, MLKP'nin kendini amaçlaştırmadığını, grupsal varlığını herşey haline getirme yabancılaşmasının dışında kaldığını ve kalacağını gösteriyor. Partimizin politik ve örgütsel zihniyetiyle, ideolojisi ve devrimci pratiğiyle bu topraklar için gerekli olduğunu gösteriyor. İşçiler, Ezilenler, Yoksullar! Halk düşmanı faşist polisin kudurganca saldırıları partimizi yolundan çeviremez. Biz Erdal'dan Yılmaz'a, Güneş'ten Yasemin'e, Hasan'dan Ali Haydar'a, Hüseyin'den Süleyman'a, Ahmet Metin'den Tuncay'a, adanmış devrimciler partisiyiz. Biz zindanlarda gürül gürül yatan başeğmez yoldaşların ve savaşımı sürdüren gazilerin partisiyiz. Biz kendini yenilemeyi bilen, genç kuşakların sorumluluk üstlenmede duraksamadığı geleceğin partisiyiz. Sizleri partimize katılmaya, görev üstlenmeye, faşist rejime, inkarcı sömürgeciliğe, kapitalist düzene ve dünya burjuvazisine karşı mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. 19. Yılında Şan Olsun Komünist Öncüye Ve Tüm Güçlerine ! Tek Yol Devrim Yaşasın Sosyalizm! Devrimin Zaferi İçin yaşasın MLKP!
|