Daha Fazla Cüret Daha Fazla Sorumluluk
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

01 Ocak 2014 /Partinin Sesi / Sayı: 78

 

Günümüz kapitalist toplumunun gençlik üzerindeki tahribatlarından çokça söz ediliyor. Burjuva kalemşörler, liberaller, sol reformistler, kısmen de devrimciler, 80'lerin, 90'ların ve 2000'lerin gençliği üzerine çokça tartıştı, yazıp çizdi. İsabetli ve isabetsiz sayısız değerlendirme içinde, özellikle burjuva yazında öne çıkanlar, "tüketim toplumunun" ürünü olan bir gençlik, "apolitik bir gençlik", "kayıp kuşak", "antisosyal gençlik" gibi olumsuz hükümlerdi. Bu değerlendirmeler, kısmen yüzeysel gözlemlere, daha çok da, devrimci cüret ve iddiayı geçmişe, bireyciliği, bencilliğiyse geleceğe ait kılma yönünde bilinçli çabalara dayanıyordu.
"21. asır gençliği", yüzyılın girişinde büyük isyanların, direnişlerin öznesi olarak, bu sıfatları burjuva şarlatanların boynuna asıverdi. Demagojileri paramparça etti, psikolojik savaş karargahlarını maskaraya çevirdi. Özellikle son bir kaç yıla yayılan Ortadoğu, Afrika, Avrupa, Asya ve Kuzey ve Güney Amerika'yı sarsan halk ayaklanmaları, bu gençlik kuşağının silkindiği, yaşadığı dönemin gereklerini kavradığı ve harekete geçtiği bir süreç oldu.
Yine de bu söylemler, devrimci bölükleri dahil, emekçi solu da epey etkisine aldı. En kötüsü, genç devrimcilerin de bu söylemlerin kısmen etkisinde olması. Gençliğe karşı aslında her çağda şu veya bu kılık altında baş göstermiş olan bu gerici güvensizliğin etkisine girmek, genç devrimcilerde olsa olsa iddiasızlık ve iradesizlik üretebilir. Kuşağına yakıştırılan "iddiasızlık, edilgenlik, sorumsuzluk" halini bir nesnel durum gibi kabul etmekten kesinkes kaçınmalıdır genç komünistler.
Doğrudur, bu on yılların devrimcileri, müthiş bir ideolojik kuşatma altındaki bir kuşağın kimi olumsuz alışkanlıklarını taşıyarak başlamışlardır devrimci yaşamlarına. Bireyciliği kışkırtan, kaderciliği, edilgenliği dayatan düzen onları yoğunluğuna kuşatmıştır. Kişisel şekillenmelerinde bunların olumsuz etkileri çokçadır. Ancak tam da bu nedenle, bu kuşatma altında devrimciliği tercih etmek, büyük bir cüretin ve yüksek bir devrimci potansiyelin ifadesidir.
Bunun ötesinde, bu kuşağın kendisini Haziran Ayaklanmasında kanıtlamasıyla, onun devrimci öncüleri, yani en ileri temsilcileri olan genç komünistler de, yaşadıkları dönemin olumsuz etkilerini, devrimciliklerindeki herhangi bir sınırlılığın mazereti olarak görme hakkını tamamen yitirmiş bulunuyor! Gerçekte, Haziran Ayaklanması ruhunun, ataklığının, cüretkarlığının, inisiyatifinin partimiz saflarındaki öncü temsilcileri de genç komünistlerdir ve yaşamlarının her alanında en az Haziran Ayaklanması kadar cüretli olma sorumluluğunu tarih herkesten önce onların omuzlarına yüklemiştir.
Işık yoldaş şöyle yazıyordu: "Bir çağ ölürken yenisinin yeniden doğması için savaş verilen dönemlerde yaşamak zordur. İnsan olmak yaşadığı çağın sorumluluğunu taşımaksa, insan olmak seçim yapmasını bilmekse, böyle bir çağda insan olmak da zordur."
Genç devrimciler, yaşadığı çağın sorumluluğunu almaya girişmiş, insanı üretici, toplumsal, etkin bir varlık olarak doğru biçimde kavrayan yeni insanlardır. Sunulanı değil, yaşamaya değer bir hayatı yaşamaya karar vermişlerdir. Ancak böyle bir hayatsa esasen yoktur, yani toplumsal bir düzen olarak yoktur ve devrimci emekle inşa edilmektedir. Yani devrimci yaşamaya, insanca yaşamaya, yaşamaya değer bir hayatı yaşamaya karar vermiş herhangi birinin, kendisini bu inşanın alabildiğine aktif bir parçası haline getirmekten başka hiç bir yolu, şansı yoktur.
Ama tüm bu sorunlar, uzak geleceğin, belirsiz olayların ve tesadüfi kahramanlıkların değil, günlük devrimci pratiğin konusudur. Partimiz, politik eylem gücünü sürekli büyütmeye çalışıyor. Düşmansa sürekli gelecek planlarını bozmaya, erteletmeye, irade kırmaya çalışıyor. Partimiz, bu koşullarda, büyüyen mücadelenin ihtiyaçlarını büyüyen bir örgüt ve siyasal eylem gücüyle yanıtlama görevini, düşman saldırıları nedeniyle saflarında boşlukları doldurma çabasıyla da iç içe gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu, yeni devrimcilerin daha büyük sorumluluklara atılmasını zorunlu kılıyor.
Evet, deneyim sürekliliği bakımından çok ciddi sorunları koşullayan olumsuz bir dönem yaşadı genç komünistler. Böylesi dönemlerin tekrarlanmaması için hem parti, hem de gençlik güçlerinin büyük bir irade göstermesi de gerekiyor. Partimiz, genç yoldaşların ihtiyaçlarını kavramak ve yanıt vermek, onları pratik görevlerle donatma yoluyla olduğu kadar, özel örgütlenmiş çalışmalar yoluyla da eğitmek, sorunlarıyla yakından ilgilenerek yol göstermek gibi sayısız görevinin de farkındadır. Her alanda eşit biçimde gelişmese de, bu yönlü pratik adımlarını giderek yükseltmektedir.
Ancak genç komünistlerin kendi cephelerinden de bu sorunu güçlü biçimde tartışması gerekiyor. Genç komünistler, kendilerini, daha fazla sorumluluk üstlenmeye, yoktan var etme ruhuyla hareket etmeye, kendi durumlarını değiştirip devrimcileştirmeye sürekli zorlamalıdırlar.
Parti saflarında açılan boşlukları doldurmak mı? Genç komünistler göreve koşmada atak, cesur olmak zorunda. Yeni örgüt ve mücadele biçimlerine karar verip denemek mi? Genç komünistler atak ve cesur davranmak zorunda. Başarısız deneyimler sonrasında kimi yönelimlerden vazgeçip başka şeyler denemek mi? Genç komünistler atak ve cesur davranmak zorunda.
Zaman zaman görev almada ufacık bir değişiklik, çokça gözünü korkutabiliyor genç komünistlerin. "Yeterli miyim? Yapabilir miyim?" duygusu yaşanıyor. Bir çok konuda deneyimsizlik, pratik mücadelede sıradanlaşmaya, zaten yapabildiği işleri yapmakla yetinmeye, kendini tekrara açılan bir girdaba dönüşüyor.
Bir nevi, ebeveynlerin gelip her konuda akıl vermesini, yardım etmesini bekleyen bir çocuğun ruh hali dönem dönem egemen olabiliyor. Oysa, kendi kendisine çocuk muamelesi yapmak kadar yıkıcı, edilgenleştirici az şey vardır genç bir devrimci için. Genç devrimci, temsil ettiği kuşağın bireylerinden, kendisini yaşadığı çağın "sahibi" ve "sorumlusu" görmekle, çağını anlamaya ve değiştirmeye yönelmek, sorumluluk duymak, ihtiyaçları görmek ve yanıt vermekle ayrılır. Aksi bir algı, partinin deneyimli kadrolarının, bir destek kaynağı yerine, bir gölgeye dönüşmesine neden olur. Gençlik, gelenekle yeniliği, deneyimle enerjiyi doğru tarzda buluşturmalıdır. Genç kuşağın dinamizmiyle, birikimli kadroların deneylerini buluşturmak, kaba bir aritmetikten öte anlam taşır. Özellikle gençlik, bunu çok dinamik kavramalı. Bu, deneyimli "politika üreticiler" ve dinamik, genç "pratikçilerin" aritmetik toplamı değildir. Her türlü üretimde atak olmalı gençlik. Partiyi kendi kuşağının özellik ve özgünlükleriyle, yeni nitelikleriyle, geliştirici tarzda, yenileyici tarzda buluşturabilmeli. Tartışılan, kabaca bir pratik iş/düşünsel üretim karşıtlığı da değildir. Aksine, tam da pratik eylemi nitelikli hale getirme, derinleştirme ve daha büyük pratiklere girişme meselesidir bu.
Devrimci güçler, ilkokul çocuklarının ufak çaplı hackerlıkla uğraştığı "iletişim toplumu"nda teknik geriliklerle boğuşuyorsa, uluslararasılaşmanın bu denli ilerlediği koşullarda başkaca mücadele deneylerinden öğrenmede dil sınırına takılıyorsa, çeşitli toplumsal kesimlerin güncel koşullarda örgütlenmesinin ve mücadelesinin önünü açacak araçları geliştirmede veya seçmede tutukluklar yaşıyorsa bu durum, bu koşulların yoğurduğu kuşağın kadro tipini kurma ve saflarına akıtmadaki sınırlılıklarıyla ilgilidir. Bunu, bu kuşaktan kopardığı tek tek bireyleri, var olan kadrolara tıpatıp benzeterek, ya da onları siyasal bakımdan geliştirmeyip teknik niteliklerinden kabaca yararlanarak yapamaz. Tam da bunun için, bağımsız gençlik örgütü anlayışını benimsemiş, gençliğe güvenle büyük bir inisiyatif alanı açmıştır partimiz. Burada daha iddialı, daha fazla kendi inisiyatifiyle kuran, yıkan, deneyen, kendi ayakları üzerinde durmaya, başarısızlıklar yaşayıp yılmamaya hazır bir duruş geliştirmeli genç komünistler. Bahsedilen sıkıntılar, tersinden, şu veya bu nedenle, genç komünistlerin, kendi kuşaklarının ileri niteliklerini parti saflarında henüz yeterince temsil edemediklerinin ifadesidir. Genç komünistler, kendi kuşağının ileri özelliklerinin en ileri temsilcisi olmayı başarmalıdır ve başarabilirler.
Genç komünistler, mirasları bugünlere taşınan devrimci önderlerin yaşamı kadar, şehitlerimizin örnekleri kadar, yaşayanlarımızda da istedikleri kadar ilham kaynağı bulabilirler.
Öncekiler bir yana, 70'li yılların, o günün geleneklerinde kopuş yaratmış, devrimci hareketimizin yakın döneminin miladı olmuş devrimcileri Deniz'ler, Yusuf'lar, Hüseyin'ler Ulaş'lar, Sinan'lar, Mahir'ler, Cihan'lar, İbo'lar, 20'li yaşlarının başındaki bir kaç yıla sığdırdıkları eylemleriyle bir şey söylemeli genç komünistlere. Mazlumların, Kemal Pirlerin eyleminin bugünkü Kürt ulusal devrimindeki rolünü buradan da okumalı gençler.
Büyük kopuşları, büyük çıkışları tarih boyunca genç devrimciler, genç yaşlarında yaptılar. Rusya tarihinin akışında büyük kopuş yollarına yaşamlarını yatırmaya karar verdiklerinde, sadece halkçı devrimciler, Narodnikler değil, sonrasında, hafızamızda hep olgunluk dönemi fotoğraflarıyla kalan Lenin ve arkadaşları da gençti. Çarlık Rusya'sının en zorlu yıllarında ağır darbeler alan RSDİP'i bölgesinde yeniden kurmaya başladığında, hatta sosyalizmin inşasına önderlik etmeye giriştiği ilk yıllarda dahi, Stalin de gençti. Bu tarihsel veriler bir şeyler söylemeli gençlere.
Dahası, şehit yoldaşlarımızın yaşamını buradan okumalı genç komünistler. Henüz yirmisine varmadan aldığı sorumluluklarla, 21 yaşında öncü bir komünist genç kadın olarak ölümsüzleşmesiyle Şengül yoldaşın söyledikleri var. Özgür Evrim yoldaşın inisiyatif ve cüretin damga vurduğu kısa yaşamının öğrettikleri var. Ali Haydar Göçer yoldaşın genç yaşında giriştiği devrimci çalışmaların söyledikleri var. Çok güncel olarak, her biri partimizin son yıllardaki gelişiminde dönüm noktaları oluşturan Yasemin, Özgür ve Serkan yoldaşların örneği var.
Ve dahası, genç komünistler, bugün çeşitli alanlarda birlikte çalıştıkları, gördükleri, örnek aldıkları, önerilerini bekledikleri deneyimli yoldaşlarının, önerilerini dinleyip hayata geçirmeye çalışmaktan öte, yaşamlarından da öğrenmeli. Onların 70'lerden ya da 80'lerden bugüne, genç yaşlarında hangi sorumlukları cüretle alarak, hangi büyük kayaları devirmeye, hangi dağları yerinden oynatmaya yeltenerek, bugün devrimci hareketimizin ve partimizin tarihinde köşetaşları olarak gördüğümüz olaylara nasıl yön verdikleri bir şeyler söylemeli.
Her parti kadrosu bakımından, bazı özel eğitim süreçleriyle, deneyimlerini gözden geçirip özümseme fırsatı buldukları süreçlerin önemi büyüktür. Özellikle özel eğitim süreçleri büyük kararların, dönüşümlerin belirleyicisi olmuştur. Ama yine de bir çok yoldaş, kendi gelişiminin en kritik, en öğretici, en geliştirici dönemeçleri sorulduğunda, hatta bugün en fazla sevinçle ve mutlulukla hatırladığı dönemler sorulduğunda, en zor, en sancılı dönemlerde, belki de altında ezileceği görevleri almaya giriştiği, müthiş bir yükün gerilimi altında kendisini sınırlarına zorlayarak çalıştığı, başarısızlık, hata ve zorlanmalara rağmen o yükü taşımakta ısrar ettiği, çoğunlukla yalnız kaldığı ya da sınırlı destek aldığı dönemleri sayacaktır.
Zira devrimcilik günlük hayatın akışı içerisinde rastlanan bir tesadüf, bir kendiliğinden durum değil, bilinçli bir tercih, bir seçimdir. Tüm zorluklara rağmen yapılan her devrimci seçim, bireyin devrimci iddialarını, eylemini, sonuç olarak yaşamdan aldığı tadı ve mutluluğu güçlendirir.
Sorumluluk almak, olanaksızlıklara, eksikliklere, deneyim yetmezliklerine rağmen yapmaya, kurmaya, ileri gitmeye cüret etmek, basit bir pratik örgütsel sorun, bir kuru bilgi ya da birikim sorunu olarak değil, bir devrimci iddia sorunu olarak kavranmalı. Yeni sorumluluklar üstlenmek, boşlukları doldurmaya çalışmak, ideolojik ve politik bir duruşu ve kararlılığı ifade eder.
İdeolojik bir duruştur, çünkü her yeni görev devrimci bireyi kendi durumunu yeniden ve yeniden değiştirmeye zorlar. Aileyle, okulla, gündelik yaşamın sıradanlaştırıcı sayısız alışkanlığının vakit kaybettiriciliğiyle, giderek çalışma tarzındaki eksiklerle, insan ilişkilerindeki sorunlarla yüzleşmeye ve hesaplaşmaya iter. Sonuçta devrimcilikte ve devrimci inançlarda derinleşmeyi getirir.
Aynı zamanda politik bir duruştur. Politik gelişmelere etkin müdahale etmenin, mücadele araç ve biçimlerini çeşitlendirmenin ve düşman saldırılarına karşı koymanın başlıca yolu, yeni güçlerin sorumluluklar alması, eskilerin de daha büyük görevlere girişmesidir.
Yeni sorumluluklar karşısında genç komünistler kendilerini gerçek potansiyellerinin altında değerlendirme hatasına düşmemelidir. Bazen genç komünistler kendilerini, yetkin gördükleri kadrolardan bıçakla keser gibi ayırırlar. Kafalarında, o düzeye gelene kadar alınması gereken, soyut, neye benzediği bilinmeyen ve yürünmesi zamana yayılacak olan bir yol tahayyül ederler. Kuşkusuz bir kadronun gelişimi zaman alır, bir insanın değişimi, dönüşümü, çeşitli niteliklerle donanması uzun ve sınırsız bir yoldur. Ancak devrimci kadrolar devrimci tarzda gelişir. Sıçramalar ve kopuşlarla gelişir. Devrimci kararlarla sıçrayarak, devrimci ısrar ve iradeyle biriktirerek gelişirler. "Yavaş yavaş ve biriktirerek gelişmek" bile, akıntıya karşı sürekli devrimci irade göstererek, her gün yeniden ve yeniden karar vererek yürümeyi gerektirir. Genç komünistler, şu veya bu konuda, "bir gün değişeceğini", "bir gün gelişeceğini" edilgen biçimde tahmin etmek veya ummak yerine, hızlıca gelişmeye girişmelidir. Bu soyut ve olağanüstü değil, tamamen somut ve gerçekleştirilebilir bir durumdur. Çokça ve yaygınca yapılmıştır ve çokça ve yaygınca yapılabilir.
Bir genç komünist şunu unutmamalıdır: bugünkü sorunlar, ne kadar büyük görünürse görünsün, bunları çözeceğiz ve ilerleyeceğiz. Gelecekte, bunları parti tarihimizde (ve her bir genç komünistin bireysel tarihinde de) birer ayrıntıya dönüştürecek kadar, büyük mücadelelerin büyük sorunlarıyla çarpışıyor olacağız. Ve önümüzdeki dönemin başarılar ve zaferlerle şekillenen, ayaklanmalar ve önderleşme pratikleriyle şekillenen kadrolarının önemli bir bölümü, bizzat tartışma konusu yaptığımız genç komünistler arasından çıkacak. Genç komünistler kendilerinde ve birbirlerinde görece ufak görevlerin deneyimsiz kadrolarını değil, gelecek günlerin önder devrimcileri olmaya aday, yaşamda seçimini yapmış, kendi tarihini başka türlü yazmaya karar vermiş yeni insanları görmeyi başarmalıdır.

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Daha Fazla Cüret Daha Fazla Sorumluluk
fc Share on Twitter
 

 

01 Ocak 2014 /Partinin Sesi / Sayı: 78

 

Günümüz kapitalist toplumunun gençlik üzerindeki tahribatlarından çokça söz ediliyor. Burjuva kalemşörler, liberaller, sol reformistler, kısmen de devrimciler, 80'lerin, 90'ların ve 2000'lerin gençliği üzerine çokça tartıştı, yazıp çizdi. İsabetli ve isabetsiz sayısız değerlendirme içinde, özellikle burjuva yazında öne çıkanlar, "tüketim toplumunun" ürünü olan bir gençlik, "apolitik bir gençlik", "kayıp kuşak", "antisosyal gençlik" gibi olumsuz hükümlerdi. Bu değerlendirmeler, kısmen yüzeysel gözlemlere, daha çok da, devrimci cüret ve iddiayı geçmişe, bireyciliği, bencilliğiyse geleceğe ait kılma yönünde bilinçli çabalara dayanıyordu.
"21. asır gençliği", yüzyılın girişinde büyük isyanların, direnişlerin öznesi olarak, bu sıfatları burjuva şarlatanların boynuna asıverdi. Demagojileri paramparça etti, psikolojik savaş karargahlarını maskaraya çevirdi. Özellikle son bir kaç yıla yayılan Ortadoğu, Afrika, Avrupa, Asya ve Kuzey ve Güney Amerika'yı sarsan halk ayaklanmaları, bu gençlik kuşağının silkindiği, yaşadığı dönemin gereklerini kavradığı ve harekete geçtiği bir süreç oldu.
Yine de bu söylemler, devrimci bölükleri dahil, emekçi solu da epey etkisine aldı. En kötüsü, genç devrimcilerin de bu söylemlerin kısmen etkisinde olması. Gençliğe karşı aslında her çağda şu veya bu kılık altında baş göstermiş olan bu gerici güvensizliğin etkisine girmek, genç devrimcilerde olsa olsa iddiasızlık ve iradesizlik üretebilir. Kuşağına yakıştırılan "iddiasızlık, edilgenlik, sorumsuzluk" halini bir nesnel durum gibi kabul etmekten kesinkes kaçınmalıdır genç komünistler.
Doğrudur, bu on yılların devrimcileri, müthiş bir ideolojik kuşatma altındaki bir kuşağın kimi olumsuz alışkanlıklarını taşıyarak başlamışlardır devrimci yaşamlarına. Bireyciliği kışkırtan, kaderciliği, edilgenliği dayatan düzen onları yoğunluğuna kuşatmıştır. Kişisel şekillenmelerinde bunların olumsuz etkileri çokçadır. Ancak tam da bu nedenle, bu kuşatma altında devrimciliği tercih etmek, büyük bir cüretin ve yüksek bir devrimci potansiyelin ifadesidir.
Bunun ötesinde, bu kuşağın kendisini Haziran Ayaklanmasında kanıtlamasıyla, onun devrimci öncüleri, yani en ileri temsilcileri olan genç komünistler de, yaşadıkları dönemin olumsuz etkilerini, devrimciliklerindeki herhangi bir sınırlılığın mazereti olarak görme hakkını tamamen yitirmiş bulunuyor! Gerçekte, Haziran Ayaklanması ruhunun, ataklığının, cüretkarlığının, inisiyatifinin partimiz saflarındaki öncü temsilcileri de genç komünistlerdir ve yaşamlarının her alanında en az Haziran Ayaklanması kadar cüretli olma sorumluluğunu tarih herkesten önce onların omuzlarına yüklemiştir.
Işık yoldaş şöyle yazıyordu: "Bir çağ ölürken yenisinin yeniden doğması için savaş verilen dönemlerde yaşamak zordur. İnsan olmak yaşadığı çağın sorumluluğunu taşımaksa, insan olmak seçim yapmasını bilmekse, böyle bir çağda insan olmak da zordur."
Genç devrimciler, yaşadığı çağın sorumluluğunu almaya girişmiş, insanı üretici, toplumsal, etkin bir varlık olarak doğru biçimde kavrayan yeni insanlardır. Sunulanı değil, yaşamaya değer bir hayatı yaşamaya karar vermişlerdir. Ancak böyle bir hayatsa esasen yoktur, yani toplumsal bir düzen olarak yoktur ve devrimci emekle inşa edilmektedir. Yani devrimci yaşamaya, insanca yaşamaya, yaşamaya değer bir hayatı yaşamaya karar vermiş herhangi birinin, kendisini bu inşanın alabildiğine aktif bir parçası haline getirmekten başka hiç bir yolu, şansı yoktur.
Ama tüm bu sorunlar, uzak geleceğin, belirsiz olayların ve tesadüfi kahramanlıkların değil, günlük devrimci pratiğin konusudur. Partimiz, politik eylem gücünü sürekli büyütmeye çalışıyor. Düşmansa sürekli gelecek planlarını bozmaya, erteletmeye, irade kırmaya çalışıyor. Partimiz, bu koşullarda, büyüyen mücadelenin ihtiyaçlarını büyüyen bir örgüt ve siyasal eylem gücüyle yanıtlama görevini, düşman saldırıları nedeniyle saflarında boşlukları doldurma çabasıyla da iç içe gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu, yeni devrimcilerin daha büyük sorumluluklara atılmasını zorunlu kılıyor.
Evet, deneyim sürekliliği bakımından çok ciddi sorunları koşullayan olumsuz bir dönem yaşadı genç komünistler. Böylesi dönemlerin tekrarlanmaması için hem parti, hem de gençlik güçlerinin büyük bir irade göstermesi de gerekiyor. Partimiz, genç yoldaşların ihtiyaçlarını kavramak ve yanıt vermek, onları pratik görevlerle donatma yoluyla olduğu kadar, özel örgütlenmiş çalışmalar yoluyla da eğitmek, sorunlarıyla yakından ilgilenerek yol göstermek gibi sayısız görevinin de farkındadır. Her alanda eşit biçimde gelişmese de, bu yönlü pratik adımlarını giderek yükseltmektedir.
Ancak genç komünistlerin kendi cephelerinden de bu sorunu güçlü biçimde tartışması gerekiyor. Genç komünistler, kendilerini, daha fazla sorumluluk üstlenmeye, yoktan var etme ruhuyla hareket etmeye, kendi durumlarını değiştirip devrimcileştirmeye sürekli zorlamalıdırlar.
Parti saflarında açılan boşlukları doldurmak mı? Genç komünistler göreve koşmada atak, cesur olmak zorunda. Yeni örgüt ve mücadele biçimlerine karar verip denemek mi? Genç komünistler atak ve cesur davranmak zorunda. Başarısız deneyimler sonrasında kimi yönelimlerden vazgeçip başka şeyler denemek mi? Genç komünistler atak ve cesur davranmak zorunda.
Zaman zaman görev almada ufacık bir değişiklik, çokça gözünü korkutabiliyor genç komünistlerin. "Yeterli miyim? Yapabilir miyim?" duygusu yaşanıyor. Bir çok konuda deneyimsizlik, pratik mücadelede sıradanlaşmaya, zaten yapabildiği işleri yapmakla yetinmeye, kendini tekrara açılan bir girdaba dönüşüyor.
Bir nevi, ebeveynlerin gelip her konuda akıl vermesini, yardım etmesini bekleyen bir çocuğun ruh hali dönem dönem egemen olabiliyor. Oysa, kendi kendisine çocuk muamelesi yapmak kadar yıkıcı, edilgenleştirici az şey vardır genç bir devrimci için. Genç devrimci, temsil ettiği kuşağın bireylerinden, kendisini yaşadığı çağın "sahibi" ve "sorumlusu" görmekle, çağını anlamaya ve değiştirmeye yönelmek, sorumluluk duymak, ihtiyaçları görmek ve yanıt vermekle ayrılır. Aksi bir algı, partinin deneyimli kadrolarının, bir destek kaynağı yerine, bir gölgeye dönüşmesine neden olur. Gençlik, gelenekle yeniliği, deneyimle enerjiyi doğru tarzda buluşturmalıdır. Genç kuşağın dinamizmiyle, birikimli kadroların deneylerini buluşturmak, kaba bir aritmetikten öte anlam taşır. Özellikle gençlik, bunu çok dinamik kavramalı. Bu, deneyimli "politika üreticiler" ve dinamik, genç "pratikçilerin" aritmetik toplamı değildir. Her türlü üretimde atak olmalı gençlik. Partiyi kendi kuşağının özellik ve özgünlükleriyle, yeni nitelikleriyle, geliştirici tarzda, yenileyici tarzda buluşturabilmeli. Tartışılan, kabaca bir pratik iş/düşünsel üretim karşıtlığı da değildir. Aksine, tam da pratik eylemi nitelikli hale getirme, derinleştirme ve daha büyük pratiklere girişme meselesidir bu.
Devrimci güçler, ilkokul çocuklarının ufak çaplı hackerlıkla uğraştığı "iletişim toplumu"nda teknik geriliklerle boğuşuyorsa, uluslararasılaşmanın bu denli ilerlediği koşullarda başkaca mücadele deneylerinden öğrenmede dil sınırına takılıyorsa, çeşitli toplumsal kesimlerin güncel koşullarda örgütlenmesinin ve mücadelesinin önünü açacak araçları geliştirmede veya seçmede tutukluklar yaşıyorsa bu durum, bu koşulların yoğurduğu kuşağın kadro tipini kurma ve saflarına akıtmadaki sınırlılıklarıyla ilgilidir. Bunu, bu kuşaktan kopardığı tek tek bireyleri, var olan kadrolara tıpatıp benzeterek, ya da onları siyasal bakımdan geliştirmeyip teknik niteliklerinden kabaca yararlanarak yapamaz. Tam da bunun için, bağımsız gençlik örgütü anlayışını benimsemiş, gençliğe güvenle büyük bir inisiyatif alanı açmıştır partimiz. Burada daha iddialı, daha fazla kendi inisiyatifiyle kuran, yıkan, deneyen, kendi ayakları üzerinde durmaya, başarısızlıklar yaşayıp yılmamaya hazır bir duruş geliştirmeli genç komünistler. Bahsedilen sıkıntılar, tersinden, şu veya bu nedenle, genç komünistlerin, kendi kuşaklarının ileri niteliklerini parti saflarında henüz yeterince temsil edemediklerinin ifadesidir. Genç komünistler, kendi kuşağının ileri özelliklerinin en ileri temsilcisi olmayı başarmalıdır ve başarabilirler.
Genç komünistler, mirasları bugünlere taşınan devrimci önderlerin yaşamı kadar, şehitlerimizin örnekleri kadar, yaşayanlarımızda da istedikleri kadar ilham kaynağı bulabilirler.
Öncekiler bir yana, 70'li yılların, o günün geleneklerinde kopuş yaratmış, devrimci hareketimizin yakın döneminin miladı olmuş devrimcileri Deniz'ler, Yusuf'lar, Hüseyin'ler Ulaş'lar, Sinan'lar, Mahir'ler, Cihan'lar, İbo'lar, 20'li yaşlarının başındaki bir kaç yıla sığdırdıkları eylemleriyle bir şey söylemeli genç komünistlere. Mazlumların, Kemal Pirlerin eyleminin bugünkü Kürt ulusal devrimindeki rolünü buradan da okumalı gençler.
Büyük kopuşları, büyük çıkışları tarih boyunca genç devrimciler, genç yaşlarında yaptılar. Rusya tarihinin akışında büyük kopuş yollarına yaşamlarını yatırmaya karar verdiklerinde, sadece halkçı devrimciler, Narodnikler değil, sonrasında, hafızamızda hep olgunluk dönemi fotoğraflarıyla kalan Lenin ve arkadaşları da gençti. Çarlık Rusya'sının en zorlu yıllarında ağır darbeler alan RSDİP'i bölgesinde yeniden kurmaya başladığında, hatta sosyalizmin inşasına önderlik etmeye giriştiği ilk yıllarda dahi, Stalin de gençti. Bu tarihsel veriler bir şeyler söylemeli gençlere.
Dahası, şehit yoldaşlarımızın yaşamını buradan okumalı genç komünistler. Henüz yirmisine varmadan aldığı sorumluluklarla, 21 yaşında öncü bir komünist genç kadın olarak ölümsüzleşmesiyle Şengül yoldaşın söyledikleri var. Özgür Evrim yoldaşın inisiyatif ve cüretin damga vurduğu kısa yaşamının öğrettikleri var. Ali Haydar Göçer yoldaşın genç yaşında giriştiği devrimci çalışmaların söyledikleri var. Çok güncel olarak, her biri partimizin son yıllardaki gelişiminde dönüm noktaları oluşturan Yasemin, Özgür ve Serkan yoldaşların örneği var.
Ve dahası, genç komünistler, bugün çeşitli alanlarda birlikte çalıştıkları, gördükleri, örnek aldıkları, önerilerini bekledikleri deneyimli yoldaşlarının, önerilerini dinleyip hayata geçirmeye çalışmaktan öte, yaşamlarından da öğrenmeli. Onların 70'lerden ya da 80'lerden bugüne, genç yaşlarında hangi sorumlukları cüretle alarak, hangi büyük kayaları devirmeye, hangi dağları yerinden oynatmaya yeltenerek, bugün devrimci hareketimizin ve partimizin tarihinde köşetaşları olarak gördüğümüz olaylara nasıl yön verdikleri bir şeyler söylemeli.
Her parti kadrosu bakımından, bazı özel eğitim süreçleriyle, deneyimlerini gözden geçirip özümseme fırsatı buldukları süreçlerin önemi büyüktür. Özellikle özel eğitim süreçleri büyük kararların, dönüşümlerin belirleyicisi olmuştur. Ama yine de bir çok yoldaş, kendi gelişiminin en kritik, en öğretici, en geliştirici dönemeçleri sorulduğunda, hatta bugün en fazla sevinçle ve mutlulukla hatırladığı dönemler sorulduğunda, en zor, en sancılı dönemlerde, belki de altında ezileceği görevleri almaya giriştiği, müthiş bir yükün gerilimi altında kendisini sınırlarına zorlayarak çalıştığı, başarısızlık, hata ve zorlanmalara rağmen o yükü taşımakta ısrar ettiği, çoğunlukla yalnız kaldığı ya da sınırlı destek aldığı dönemleri sayacaktır.
Zira devrimcilik günlük hayatın akışı içerisinde rastlanan bir tesadüf, bir kendiliğinden durum değil, bilinçli bir tercih, bir seçimdir. Tüm zorluklara rağmen yapılan her devrimci seçim, bireyin devrimci iddialarını, eylemini, sonuç olarak yaşamdan aldığı tadı ve mutluluğu güçlendirir.
Sorumluluk almak, olanaksızlıklara, eksikliklere, deneyim yetmezliklerine rağmen yapmaya, kurmaya, ileri gitmeye cüret etmek, basit bir pratik örgütsel sorun, bir kuru bilgi ya da birikim sorunu olarak değil, bir devrimci iddia sorunu olarak kavranmalı. Yeni sorumluluklar üstlenmek, boşlukları doldurmaya çalışmak, ideolojik ve politik bir duruşu ve kararlılığı ifade eder.
İdeolojik bir duruştur, çünkü her yeni görev devrimci bireyi kendi durumunu yeniden ve yeniden değiştirmeye zorlar. Aileyle, okulla, gündelik yaşamın sıradanlaştırıcı sayısız alışkanlığının vakit kaybettiriciliğiyle, giderek çalışma tarzındaki eksiklerle, insan ilişkilerindeki sorunlarla yüzleşmeye ve hesaplaşmaya iter. Sonuçta devrimcilikte ve devrimci inançlarda derinleşmeyi getirir.
Aynı zamanda politik bir duruştur. Politik gelişmelere etkin müdahale etmenin, mücadele araç ve biçimlerini çeşitlendirmenin ve düşman saldırılarına karşı koymanın başlıca yolu, yeni güçlerin sorumluluklar alması, eskilerin de daha büyük görevlere girişmesidir.
Yeni sorumluluklar karşısında genç komünistler kendilerini gerçek potansiyellerinin altında değerlendirme hatasına düşmemelidir. Bazen genç komünistler kendilerini, yetkin gördükleri kadrolardan bıçakla keser gibi ayırırlar. Kafalarında, o düzeye gelene kadar alınması gereken, soyut, neye benzediği bilinmeyen ve yürünmesi zamana yayılacak olan bir yol tahayyül ederler. Kuşkusuz bir kadronun gelişimi zaman alır, bir insanın değişimi, dönüşümü, çeşitli niteliklerle donanması uzun ve sınırsız bir yoldur. Ancak devrimci kadrolar devrimci tarzda gelişir. Sıçramalar ve kopuşlarla gelişir. Devrimci kararlarla sıçrayarak, devrimci ısrar ve iradeyle biriktirerek gelişirler. "Yavaş yavaş ve biriktirerek gelişmek" bile, akıntıya karşı sürekli devrimci irade göstererek, her gün yeniden ve yeniden karar vererek yürümeyi gerektirir. Genç komünistler, şu veya bu konuda, "bir gün değişeceğini", "bir gün gelişeceğini" edilgen biçimde tahmin etmek veya ummak yerine, hızlıca gelişmeye girişmelidir. Bu soyut ve olağanüstü değil, tamamen somut ve gerçekleştirilebilir bir durumdur. Çokça ve yaygınca yapılmıştır ve çokça ve yaygınca yapılabilir.
Bir genç komünist şunu unutmamalıdır: bugünkü sorunlar, ne kadar büyük görünürse görünsün, bunları çözeceğiz ve ilerleyeceğiz. Gelecekte, bunları parti tarihimizde (ve her bir genç komünistin bireysel tarihinde de) birer ayrıntıya dönüştürecek kadar, büyük mücadelelerin büyük sorunlarıyla çarpışıyor olacağız. Ve önümüzdeki dönemin başarılar ve zaferlerle şekillenen, ayaklanmalar ve önderleşme pratikleriyle şekillenen kadrolarının önemli bir bölümü, bizzat tartışma konusu yaptığımız genç komünistler arasından çıkacak. Genç komünistler kendilerinde ve birbirlerinde görece ufak görevlerin deneyimsiz kadrolarını değil, gelecek günlerin önder devrimcileri olmaya aday, yaşamda seçimini yapmış, kendi tarihini başka türlü yazmaya karar vermiş yeni insanları görmeyi başarmalıdır.