İşçilerin Ve Ezilenlerin Mücadelesi Haramilerin İznine Tabi Değildir!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

09 Ekim 2014 /Merkez Komitesi / Yıl: 2014 No: 4

 

İşçiler, Kadınlar, Gençler, Emekçi Halklarımız!
İşçi ve emekçilerin Çankaya köşkündeki düşmanı Erdoğan ve onun yönetimindeki hükümetin sözcüleri faşist devlet terörünün gölgesinde küstahlıklarına hız verdiler. Polis terörünü şiddetlendiriyor, hizbulkontra gibi kontrgerilla aparatlarını harekete geçiriyor, sokağa çıkmayı yasaklıyor, tankları ve ordu birliklerini kent merkezlerine yerleştiriyor, AKP'nin şoven politik islamcı milislerini sokağa salıyor, ülkücü faşistlerin önünü açıyorlar. Boğazına kadar kana batmış faşist diktatörlüğün halklarımıza haddini bildireceğini söylüyor, kurşunla, hapisle, ölümle korku salmaya çalışıyor, tepeden tırnağa faşist devlet terörünü kullandıkları yetmiyormuş gibi, bunu artıracak yasalar çıkaracaklarını ilan ediyorlar.
Yalana dayalı faşist psikolojik savaşla gerçeği tersyüz etmeye çalışıyorlar. Tayyip Erdoğan'ın, Ahmet Davutoğlu'nun ve şürekasının ağzından "vandalistler", "şiddet kullananlar" lafları düşmüyor. Başta şoven politik islamcı basın yayın tekelleri olmak üzere, düzen medyası bu faşist psikolojik savaşın yayıcısı, borazanı olarak mevzileniyor.
İstanbul'da, 1 Mayıs'ı 1 Mayıs alanında kutlamak isteyen işçiler ve ezilenler faşist devlet terörüne karşı meşru savunmaya girişiyorlar, adı vandalizm oluyor!
Soma'daki işçi katliamının sorumlularının cezalandırılması için gösteri hakkını kullanan kadınlar, gençler, işçi ve emekçiler faşist devlet terörüne maruz kalınca öfke ayağa kalkıyor, adı vandalizm oluyor!
Uğur Kaymaz'dan Berkin Elvan'a, çocukları katledenlerin cezalandırılmasını isteyen halkımız faşist devlet terörüne karşı meşru savunma hakkını kullanıyor, adı vandalizm oluyor!
Kobanê'de kitle katliamın önlenmesi, haklının, mazlumun, onurun, özgürlüğün savunulması için yüzbinlerin sokaklara, meydanlara çıkmasına, Pirsus'ta toplanmasına faşist devlet terörüyle cevap verilince öfke ayağa kalkıyor, adı vandalizm oluyor!
Faşist demagojide sınır yok. Fakat boşuna. Yalanın perdesi çoktan yırtıldı.
Cumartesi annelerinden Davutpaşa'da, Soma'da katledilen işçi ailelerine ezilenlerin, sömürülenlerin, yoksulların adalet çığlıkları kulaklarımızda uğuldarken,
1 Mayıs 77, Maraş, Sivas, Çorum, Lice, Digor, Madımak, 19 Aralık ve upuzun bir liste oluşturan devlet katliamları için adalet talepleri yeri göğü sarmışken,
İşkencehanelerde, gözaltında kaybetme saldırılarında katledilen, gözaltında tecavüze uğrayan, polis ve ordu güçlerince sokaklarda, evlerde kurşuna dizilen devrimciler için adalet haykırışları kulaklarımızda uğuldarken,
Hrant Dink'te simgelenen ırkçı-faşist kontgerilla katliamları için adalet çığlıkları dinmek bilmezken,
2013 Haziran ayaklanmasında faşist devletin gencecikken canını aldığı ölümsüzler, göremez hale getirdiği gaziler için adalet talebi kabına sığmazken,
Tüm bu katliamlardan sorumlu olanlar, hesap vermesi gerekenler faşist devletin yönetim kademelerinde, protokollerinde boy gösteriyor, devlet korumasında ve zevk-i sefa içinde yaşıyorken,
Kapitalist sömürü düzeni, inkarcı sömürgecilik ve faşist diktatörlük sürsün diye, sermayenin polisi ve ordusu güçlendirilirken, hastahaneden çok karakol, kalekol yapılırken,
Hasta tutsaklar hapishanede tutulup öldürülür, felçli olanlar tehlike yaratacaklar diye bırakılmazken, tecavüzcü politik islamcılar tahliye ediliyorken,
İşçilerin ve ezilenlerin basın açıklaması ve mitinglerle yetinmesini, devlet zoru karşısında haklarından vazgeçmesini, adalet talebini ahirete bırakmasını isteyenler hiç heveslenmesinler.
Devrimci kitle şiddeti ve silahlı mücadele işçilerin, ezilenlerin, emekçi halkların ve onların öncü, örgütlü müfrezelerinin hakkıdır, meşru ve ahlakidir. Faşist demagojileriniz bu hakkı gölgeleyemez, faşist ve inkarcı sömürgeci terörünüz onu engelleyemez.
İşçi sınıfı ve ezilenleri Kobanê direnişine omuz vermek için, bayramda bile halkın kanını dökmekten geri durmayan, sözde ne derse desin pratikte DAİŞ'i destekleyen ve tampon bölge adı altında Rojava ile Kuzey Kürdistan arasına işgal güçleri yerleştirmek isteyen AKP hükümetine ve faşist inkarcı sömürgeciliğe karşı tüm Türkiye ve Kürdistan'da mücadeleyi büyütmeye, faşist militarist işgal güçlerine karşı kitle şiddetini yükseltmeye ve Kobanê'yle Pirsus'u tek bir savaş cephesine dönüştürmeye çağırıyoruz!

9 Ekim 2014
MLKP Merkez Komitesi