BAŞYAZI - Siyasal Atılım İçin Kadın Kitleleriyle Buluşmaya!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

01 Ekim 2014 /Partinin Sesi / Sayı: 81

 

BAŞYAZI - 4. Kongremizde benimsenen kadın devrimi çizgisi, hem partimizin kadın özgürlük mücadelesinde ulaştığı ideolojik, teorik, siyasal ve örgütsel düzeyin, hem de Türkiye ve Kürdistan'da kadın hareketinin elde ettiği siyasal kazanımların, nicel ve nitel gelişkinliğin, komünist öncünün önüne koyduğu nitel sıçrama görevine denk düşüyordu.
Kadına yönelik şiddete karşı kampanya başta olmak üzere, kimi başarılı siyasal çalışmalara karşın, kadınlar arasındaki kitle çalışmamızda ve bu cephedeki gelişimimizin bütününde oluşan zayıflama ve mevzi kayıplarının temelinde, kadın komünistlerin öncülüğünde parti saflarında geliştirilen iç aydınlanma süreci ve ideolojik kazanımların, buna denk düşecek bir siyasal atılımla birleştirilememesi duruyordu.
Bugün bu ideolojik birikimi ve parti tarihimizin bu cephedeki siyasi, örgütsel deneyim ve kazanımlarını, kadın kitlelerini kadın devrimi fikriyle buluşturma yolunda bir siyasal atılıma dönüştürmek, kadın devrimi için savaşımımızın güncel görevidir.
Kadın devrimini, öncelikle, bir siyasal program, kadın özgürlük mücadelesinin en ileri siyasal programı olarak algılamamız, bir siyasal hareket olarak kurmamız, kadın kitlelerinin devrimci mücadeleye kazanılması hattında gelişen bir günlük siyaset ekseni ve tarzı olarak şekillendirmemiz gerekiyor. Kadın devrimi, kadın cinsin erkek egemen sınıflı toplumdan kurtuluş programı, kadın kitlelerinin eseri olacak bir siyasal ve toplumsal devrim mücadelesinin adıdır. İdeolojik çalışmalarımızı ve bilinç yükseltme faaliyetlerimizi, gerek bu siyasal iktidar mücadelesi içinde ve gerekse de siyasal iktidar koşullarında bu toplumsal dönüşüme önderlik edecek kadro tipini yaratmak için yapıyoruz. Teorik üretimimizin odağında bu mücadelenin önünü açmak duruyor. Örgütsel çalışmalarımızı, bu siyasal mücadelenin çapını, vuruş gücünü yükseltmek için yürütüyoruz. Bu tür bir amaç açıklığı, kadın devrimi yolunda bize daima klavuzluk etmelidir.
Tersinden, siyasal çalışma, tüm bu çalışmaların da motorudur. İdeolojik dönüşüm ve kadın özgürlüğünün teorisine yönelim bakımından kadın devrimi fikri ve iç aydınlanma süreci ne derece önemli ve verimli olursa olsun, bu çalışmaların da kendi sınırları var. İdeolojik bakımdan da ilerleyebilmek için, siyasal mücadelenin, yani eylemin yıkıcı ve kurucu gücüne ihtiyacımız var. Bir başka deyişle, kadın komünistlerin, hem kendilerini ve kadın kitlelerini cins bilinci temelinde dönüştürüp eğitmede, hem de gerek saflarımızda, gerekse toplumsal mücadele içinde kadın devriminin ideolojik hegemonyasını kurmada, yani erkek egemenliğinin ideolojik olarak geriletilmesinde, siyasal eylemini büyüterek ilerleme hattından yürümesi gerekiyor.
Tüm Parti Örgütleri Görev Başına!
Böylesi bir siyasal atılımı başarmak için, istisnasız bütün kadın komünistlerin kendisini sorunun sahibi olarak görmesi ve tüm komünistler bakımından erkek egemenliği ve geleneksellikle savaşımın merkezine de bu görevle ilişkilenişin oturması gerekiyor.
Geçtiğimiz dönemde, kadın kitleleriyle buluşmada yaşadığımız daralma ve mevzi kayıplarının geliştiği zeminin bir yönünü, parti çalışmalarının tümü içerisinde özel olarak kadın taraftar ve üyeler kazanma çaba ve yöneliminin zayıflaması ve silikleşmesi, diğer yönünü ise kadın kitleleri içerisinde sistematik, sürekli siyasi ve örgütsel faaliyetin örgütlenemeyişi oluşturuyordu.
Yani bu dönemde bir yandan, genel faaliyetler içinde özel olarak kadınlara yönelme, ilişkilenilen kadınlarla ise özel olarak kadın devrimi görüş açısından da ilişkilenme, şu veya bu çalışmada kazanılan kadınları kadın devrimine kazanmada darlık yaşanırken, diğer yandan kadınlar arasında kitle faaliyetinin özgün gündemler, araçlar ve biçimlerle örgütlenmesinde ve yönetilmesinde, alana özel kadroların belirlenip görevlendirilmesinde, burada süreklilik yakalama iradesinde zaafiyetler yaşandı.
Kadın kitleleri arasında sürekli ve sistematik parti çalışmasının somut sorumlularının, örgütler, bireyler, komisyonlar ve gruplar olarak, mutlaka belirlenmesi ve örgütlenmesi, özgün kitle çalışması araçlarının çeşitlendirilmesi, özgün örgüt biçimlerinin zenginleştirilmesi, özellikle demokratik kitle örgütü kapsamındaki araçların yeniden yaratılması muhakkak gerekiyor. Ancak bu yetmediği gibi, bu düzeyi kazanmak için de, partiye kadın üyeler, taraftarlar, sempatizanlar kazanma görevine, kadın devrimi fikrini kitlesiyle buluşturma görevine, kadın devrimini siyasal bir hareket olarak kurma ve şekillendirme görevine istisnasız tüm çalışma alanlarından, tüm parti örgütlerinden kadın yoldaşlar tutkuyla bağlanmak zorundadır. Bu görevleri, "tek işi bu çalışma olan" dört başı mamur sayı ve nitelikte kadın kadroların görevlendirileceği meçhul güne erteleme bakış açısından da vazgeçilmelidir. Tek işi veya kırk işinden biri bu olan kadın kadroların görevli olduğu sayısız alanda görevin sahipsiz kalması ya da silik yürütülmesi, sadece alana özel görevlilerin azlığıyla açıklanamaz. Burada bir tutku zayıflığı, kadın kitlelerine güven ve bağlanma zayıflığı mutlaka söz konusudur. O nedenle de kadın kitlelerine gitmedeki zayıflama, dolaysız biçimde bir ideolojik sorundur. Tüm parti güçleri, özgürlük ve sosyalizm mücadelesinin bu alandan gelişebileceğine dair tam bir inanç ve tutku sahibi olmalı, kadın komünistler özel bir iddia sahibi olmalıdır. Kadın kitlelerini kazanırsak, örgütlersek, parti ve devrimci mücadele gelişir, yeni bir toplum hazırlığının temelleri güçlenir, bu konu kafalarda açık olmalıdır.
Saflarımızda erkek egemenliği ile mücadelenin çubuğu da daha fazla siyasete, siyasetin sorunlarına doğru bükülmelidir. Başka bir deyişle, komünist erkeğin kadın devrimi karşısındaki ideolojik duruşu, savunduğu görüşler ve sarf ettiği sözlerden ve parti içi ortamlardaki pratik duruşlarından daha fazla, kadın devrimi karşısındaki siyasal duruşu ile, kadın devriminin siyasal ve örgütsel görevleri karşısında sergilediği performansla ölçülmeli ve tartışılmalıdır. Partinin kadın yarısının önüne koyduğu görevleri ne kadar yerine getirdiği, siyasal ve örgütsel planların parti örgütlerinde karşılık bulması için ne kadar mücadele ettiği, ön açtığı, kitle çalışmasında kadınlara ne kadar yöneldiği veya yetmediği durumda kadın yoldaşlarından yardım istediği, yönlendirdiği, siyasal gündemlerde kadın gündemlerine ne kadar öncelik verdiği, bugün komünist erkeğin kadın devrimi eksenindeki değişim ve dönüşümünün temel ölçütü olmalıdır. Erkek komünistler görevler karşısındaki ilgisizliklerini demokratik duruş adına savunma hatasına düşmemeli, öneri sunmada, ilişki çıkarmada atak olmalı, eleştirilme riskini de almalıdır. Saflarımızda pratik direniş boyutu zayıflamış, daha çok, iknadan yoksun suskunluk ve hata yapılmasını bekleme biçimini almış erkek egemenliği ancak bu eksende geriletilebilir ve erkek komünistlerin de devrimci temelde dönüşümü sağlanabilir.
Kadın Kitleleri Erkek Egemenliğine Karşı İsyanda!
Marksist leninist komünistlerin büyüyen kadın mücadelesi içerisinde saygın yerini, öncü duruşunu pekiştirmesinin, bu hareket içinde yüzlerce ve binlerce kadınla buluşmasının zemini fazlasıyla vardır. Kadınlar ezilmeyi, aşağılanmayı her geçen gün daha fazla reddediyorlar, kendi toplumsal konumlarının farkına varıyorlar. Bu, 12 yıllık AKP iktidarının kadın düşmanı politikalarına karşı büyüyen örgütlü, eylemli tepkinin yanı sıra ve daha çok, eş ve aile baskısına, erkek şiddetine karşı süregiden can bedeli mücadelede görülüyor. Ancak bu bilinç henüz kendiliğinden kolektif bir cins bilincine dönüşmüyor. Özünde, binlerce kadının can verdiği militan bir mücadele, sayısız bireysel mücadelenin ve sınırlı örgütlü mücadelenin toplamı olarak yürüyor olması itibariyle, bir bireysel dramlar toplamı ve duyarlıların sahiplenişi görünümünü alıyor. Bu, kadın gündemleri üzerinden yürüyen hemen hemen tüm mücadelelerin en derin handikapı olarak, hangi sorunu çözerek ilerlemek gerektiğini gösteriyor. Burada öncü komünist kadınların ve komünist partinin doğru şiarlar ve araçlarla devreye girmesi gerekiyor.
Genç kadınların bireysel cinsel özgürlük talepleriyle toplumsal özgürlük, siyasal özgürlük talepleri hiç olmadığı kadar pratik biçimde iç içe geçmiş durumda.
Sermaye, devlet, aile eliyle yürütülen şiddete karşı mücadele, açık ki Türkiye ve Kürdistan'da kadın hareketinin başlıca özgün gündemi olarak, birleşik bir kadın hareketi biçiminde gelişiyor.
Rojava'da büyüyen devrimci seçenek, Ortadoğu merkezli bir kadın devrimi hareketinin gelişiminde umut ve ilham kaynağı oluyor.
Toplumsal mücadelenin tüm gündemlerinde taraf olma, kadın kitlelerini her vesileyle erkek egemen kapitalist düzene karşı taraf haline getirme, bu saflaşma içinde kadın kimliği ve bilincini kazandırma, kadın devrimini bu kitlelerin eseri olarak büyütüp kazanma hattından yürümek sorumluluğunu taşıyoruz. Bunu başarmak için bütün gücümüzü, deneyimimizi, yeteneklerimizi seferber etmek zorundayız.
Kadının Cins Bilinci Kadın Kitlelerine Güvenindedir!
Kadın devrimi, güçlü, meşru, sarsıcı bir fikir olarak komünist kadınlarda yüksek bir duyarlılık, bilinç ve özgüven geliştirdi. Bu bilinç ve özgüven, herşeyden önce, yüksek, sarsılmaz bir inanç olarak kadın kitlelerine güvende, mücadelenin gelişim sorunlarının çözümünü, kadın devriminin ilerleme kanallarını onlarla birlikte arama yöneliminde, kadın kitlelerinin sorunlarına, acılarına, umutsuzluğuna, yalnızlığına duyulan empatinin onları devrim saflarına çekerek özgürleştirme isteğine dönüşmesinde yansıma bulmalıdır. Dıştancı, buyurucu, aydınlanmacı, bürokratik tarzdan kitle çalışmasının tümünde uzak durmak gerekiyorsa, kadınlar arasındaki kitle çalışmasında bin kat daha uzak durmak gerekiyor.
Çevremizdeki, partiye, devrime katkı sunmaya hazır, ancak kendi kadın kimliği ve konumu konusunda kafası açık olmayan emekçi kadınlardan başlayarak tüm kadın kitlemizi kadın devrimi çizgisine kazanma ve siyasal olarak harekete geçirme, kadınların toplumsal mücadelede yer alma bakımından bu en ileri kesimleri ile buluşacak bir dil kurmada dahi zaman zaman yaşadığımız sıkıntıları aşacak bir açıklık, kapsayıcılık, yoldaşlaşma bilinci ile hareket etme, kadın cephesinde yaşadığımız kadrolaşma ve kurumlaşma sorunlarını daha geniş kadın güçlerine dayanarak aşma yolundan ilerlemeliyiz.
Kitle Çalışmasının Araçlarını Büyütelim!
Kadın devriminin güncel siyasetini kurmak, dönemin doğru şiarlarını, taleplerini saptamak kadar ve daha çok, bu şiarları kadın kitleleriyle buluşturmak anlamına geliyor. Genel ajitasyon ve siyasallaştırma kadar, birebir örgütleme çalışmaları da hak ettiği yeri bulmalı. Yerellerin tek tek, mevzi mevzi bu bakımdan da kazanılmasını örgütlemek gerekiyor. Tek tek her bir yerel örgütümüzün kitle çalışmasında gideceği kadın niceliği bakımından hedefler koyması, kazanacağı üye ve aktivist niceliği bakımından hedefler koyması, özel olarak kadın kitleleri arasında çalışmakla yükümlü sorumlu ve örgütleri ne kadar sürede hangi yoldan kazanacağı konusunda hedefli çalışması, kadın komünistlerin bu hedeflerin oluşturulmasına ve denetimine öncülük etmesi şart.
Genel siyasal ve örgütsel çalışmalarımızın kadın devrimi görüş açısıyla yönetilmesi kadar, merkezi ya da yerel kadın örgütlerimizce kararlaştırılan pratiklerin yerellerde somutlanması da vazgeçilmezdir.
Kadın kitleleri içinde günlük düzenli sistematik çalışmanın yeniden kazanılması gerekiyor. Bunun için yayın, bildiri vb süreklileştirilmiş ajitasyon araçları kadar örgüt biçimlerini de çeşitlendirmek, özellikle yerellerin özgün inisiyatif ve yaratıcılığının rolünü oynaması gereken en temel alan.
Haziran ayaklanması, bir kez daha, kitlelerin kendi sorunlarının çözümünü fiilen örgütlemeye girişmelerinin yaratıcılık, özgüven, siyasallaşma bakımından nasıl sıçramalı gelişmeler ortaya çıkardığını gösterdi. Şiddet, yoksulluk, Rojava ile somut dayanışma gibi sayısız gündem üzerinden kadınlar arasında böylesi yerel dayanışma örneklerini ortaya çıkarmak, kadınlar arasında kitle çalışmasını, yerel dayanışmayı güçlendirici, sorunların çözümünde özneleştirici yöntemlerle beslemek, isyanında, çözüm arayışında yalnız olan kadınlara kolektif cins bilincini kazandırmanın somut yöntemleri olarak gündemleştikçe o sıçramalı gelişmeler yenileriyle buluşacaktır. Öncülük ve önderlik bu buluşmayı sağlama pratiği dışında varedilemez.

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

BAŞYAZI - Siyasal Atılım İçin Kadın Kitleleriyle Buluşmaya!
fc Share on Twitter
 

 

01 Ekim 2014 /Partinin Sesi / Sayı: 81

 

BAŞYAZI - 4. Kongremizde benimsenen kadın devrimi çizgisi, hem partimizin kadın özgürlük mücadelesinde ulaştığı ideolojik, teorik, siyasal ve örgütsel düzeyin, hem de Türkiye ve Kürdistan'da kadın hareketinin elde ettiği siyasal kazanımların, nicel ve nitel gelişkinliğin, komünist öncünün önüne koyduğu nitel sıçrama görevine denk düşüyordu.
Kadına yönelik şiddete karşı kampanya başta olmak üzere, kimi başarılı siyasal çalışmalara karşın, kadınlar arasındaki kitle çalışmamızda ve bu cephedeki gelişimimizin bütününde oluşan zayıflama ve mevzi kayıplarının temelinde, kadın komünistlerin öncülüğünde parti saflarında geliştirilen iç aydınlanma süreci ve ideolojik kazanımların, buna denk düşecek bir siyasal atılımla birleştirilememesi duruyordu.
Bugün bu ideolojik birikimi ve parti tarihimizin bu cephedeki siyasi, örgütsel deneyim ve kazanımlarını, kadın kitlelerini kadın devrimi fikriyle buluşturma yolunda bir siyasal atılıma dönüştürmek, kadın devrimi için savaşımımızın güncel görevidir.
Kadın devrimini, öncelikle, bir siyasal program, kadın özgürlük mücadelesinin en ileri siyasal programı olarak algılamamız, bir siyasal hareket olarak kurmamız, kadın kitlelerinin devrimci mücadeleye kazanılması hattında gelişen bir günlük siyaset ekseni ve tarzı olarak şekillendirmemiz gerekiyor. Kadın devrimi, kadın cinsin erkek egemen sınıflı toplumdan kurtuluş programı, kadın kitlelerinin eseri olacak bir siyasal ve toplumsal devrim mücadelesinin adıdır. İdeolojik çalışmalarımızı ve bilinç yükseltme faaliyetlerimizi, gerek bu siyasal iktidar mücadelesi içinde ve gerekse de siyasal iktidar koşullarında bu toplumsal dönüşüme önderlik edecek kadro tipini yaratmak için yapıyoruz. Teorik üretimimizin odağında bu mücadelenin önünü açmak duruyor. Örgütsel çalışmalarımızı, bu siyasal mücadelenin çapını, vuruş gücünü yükseltmek için yürütüyoruz. Bu tür bir amaç açıklığı, kadın devrimi yolunda bize daima klavuzluk etmelidir.
Tersinden, siyasal çalışma, tüm bu çalışmaların da motorudur. İdeolojik dönüşüm ve kadın özgürlüğünün teorisine yönelim bakımından kadın devrimi fikri ve iç aydınlanma süreci ne derece önemli ve verimli olursa olsun, bu çalışmaların da kendi sınırları var. İdeolojik bakımdan da ilerleyebilmek için, siyasal mücadelenin, yani eylemin yıkıcı ve kurucu gücüne ihtiyacımız var. Bir başka deyişle, kadın komünistlerin, hem kendilerini ve kadın kitlelerini cins bilinci temelinde dönüştürüp eğitmede, hem de gerek saflarımızda, gerekse toplumsal mücadele içinde kadın devriminin ideolojik hegemonyasını kurmada, yani erkek egemenliğinin ideolojik olarak geriletilmesinde, siyasal eylemini büyüterek ilerleme hattından yürümesi gerekiyor.
Tüm Parti Örgütleri Görev Başına!
Böylesi bir siyasal atılımı başarmak için, istisnasız bütün kadın komünistlerin kendisini sorunun sahibi olarak görmesi ve tüm komünistler bakımından erkek egemenliği ve geleneksellikle savaşımın merkezine de bu görevle ilişkilenişin oturması gerekiyor.
Geçtiğimiz dönemde, kadın kitleleriyle buluşmada yaşadığımız daralma ve mevzi kayıplarının geliştiği zeminin bir yönünü, parti çalışmalarının tümü içerisinde özel olarak kadın taraftar ve üyeler kazanma çaba ve yöneliminin zayıflaması ve silikleşmesi, diğer yönünü ise kadın kitleleri içerisinde sistematik, sürekli siyasi ve örgütsel faaliyetin örgütlenemeyişi oluşturuyordu.
Yani bu dönemde bir yandan, genel faaliyetler içinde özel olarak kadınlara yönelme, ilişkilenilen kadınlarla ise özel olarak kadın devrimi görüş açısından da ilişkilenme, şu veya bu çalışmada kazanılan kadınları kadın devrimine kazanmada darlık yaşanırken, diğer yandan kadınlar arasında kitle faaliyetinin özgün gündemler, araçlar ve biçimlerle örgütlenmesinde ve yönetilmesinde, alana özel kadroların belirlenip görevlendirilmesinde, burada süreklilik yakalama iradesinde zaafiyetler yaşandı.
Kadın kitleleri arasında sürekli ve sistematik parti çalışmasının somut sorumlularının, örgütler, bireyler, komisyonlar ve gruplar olarak, mutlaka belirlenmesi ve örgütlenmesi, özgün kitle çalışması araçlarının çeşitlendirilmesi, özgün örgüt biçimlerinin zenginleştirilmesi, özellikle demokratik kitle örgütü kapsamındaki araçların yeniden yaratılması muhakkak gerekiyor. Ancak bu yetmediği gibi, bu düzeyi kazanmak için de, partiye kadın üyeler, taraftarlar, sempatizanlar kazanma görevine, kadın devrimi fikrini kitlesiyle buluşturma görevine, kadın devrimini siyasal bir hareket olarak kurma ve şekillendirme görevine istisnasız tüm çalışma alanlarından, tüm parti örgütlerinden kadın yoldaşlar tutkuyla bağlanmak zorundadır. Bu görevleri, "tek işi bu çalışma olan" dört başı mamur sayı ve nitelikte kadın kadroların görevlendirileceği meçhul güne erteleme bakış açısından da vazgeçilmelidir. Tek işi veya kırk işinden biri bu olan kadın kadroların görevli olduğu sayısız alanda görevin sahipsiz kalması ya da silik yürütülmesi, sadece alana özel görevlilerin azlığıyla açıklanamaz. Burada bir tutku zayıflığı, kadın kitlelerine güven ve bağlanma zayıflığı mutlaka söz konusudur. O nedenle de kadın kitlelerine gitmedeki zayıflama, dolaysız biçimde bir ideolojik sorundur. Tüm parti güçleri, özgürlük ve sosyalizm mücadelesinin bu alandan gelişebileceğine dair tam bir inanç ve tutku sahibi olmalı, kadın komünistler özel bir iddia sahibi olmalıdır. Kadın kitlelerini kazanırsak, örgütlersek, parti ve devrimci mücadele gelişir, yeni bir toplum hazırlığının temelleri güçlenir, bu konu kafalarda açık olmalıdır.
Saflarımızda erkek egemenliği ile mücadelenin çubuğu da daha fazla siyasete, siyasetin sorunlarına doğru bükülmelidir. Başka bir deyişle, komünist erkeğin kadın devrimi karşısındaki ideolojik duruşu, savunduğu görüşler ve sarf ettiği sözlerden ve parti içi ortamlardaki pratik duruşlarından daha fazla, kadın devrimi karşısındaki siyasal duruşu ile, kadın devriminin siyasal ve örgütsel görevleri karşısında sergilediği performansla ölçülmeli ve tartışılmalıdır. Partinin kadın yarısının önüne koyduğu görevleri ne kadar yerine getirdiği, siyasal ve örgütsel planların parti örgütlerinde karşılık bulması için ne kadar mücadele ettiği, ön açtığı, kitle çalışmasında kadınlara ne kadar yöneldiği veya yetmediği durumda kadın yoldaşlarından yardım istediği, yönlendirdiği, siyasal gündemlerde kadın gündemlerine ne kadar öncelik verdiği, bugün komünist erkeğin kadın devrimi eksenindeki değişim ve dönüşümünün temel ölçütü olmalıdır. Erkek komünistler görevler karşısındaki ilgisizliklerini demokratik duruş adına savunma hatasına düşmemeli, öneri sunmada, ilişki çıkarmada atak olmalı, eleştirilme riskini de almalıdır. Saflarımızda pratik direniş boyutu zayıflamış, daha çok, iknadan yoksun suskunluk ve hata yapılmasını bekleme biçimini almış erkek egemenliği ancak bu eksende geriletilebilir ve erkek komünistlerin de devrimci temelde dönüşümü sağlanabilir.
Kadın Kitleleri Erkek Egemenliğine Karşı İsyanda!
Marksist leninist komünistlerin büyüyen kadın mücadelesi içerisinde saygın yerini, öncü duruşunu pekiştirmesinin, bu hareket içinde yüzlerce ve binlerce kadınla buluşmasının zemini fazlasıyla vardır. Kadınlar ezilmeyi, aşağılanmayı her geçen gün daha fazla reddediyorlar, kendi toplumsal konumlarının farkına varıyorlar. Bu, 12 yıllık AKP iktidarının kadın düşmanı politikalarına karşı büyüyen örgütlü, eylemli tepkinin yanı sıra ve daha çok, eş ve aile baskısına, erkek şiddetine karşı süregiden can bedeli mücadelede görülüyor. Ancak bu bilinç henüz kendiliğinden kolektif bir cins bilincine dönüşmüyor. Özünde, binlerce kadının can verdiği militan bir mücadele, sayısız bireysel mücadelenin ve sınırlı örgütlü mücadelenin toplamı olarak yürüyor olması itibariyle, bir bireysel dramlar toplamı ve duyarlıların sahiplenişi görünümünü alıyor. Bu, kadın gündemleri üzerinden yürüyen hemen hemen tüm mücadelelerin en derin handikapı olarak, hangi sorunu çözerek ilerlemek gerektiğini gösteriyor. Burada öncü komünist kadınların ve komünist partinin doğru şiarlar ve araçlarla devreye girmesi gerekiyor.
Genç kadınların bireysel cinsel özgürlük talepleriyle toplumsal özgürlük, siyasal özgürlük talepleri hiç olmadığı kadar pratik biçimde iç içe geçmiş durumda.
Sermaye, devlet, aile eliyle yürütülen şiddete karşı mücadele, açık ki Türkiye ve Kürdistan'da kadın hareketinin başlıca özgün gündemi olarak, birleşik bir kadın hareketi biçiminde gelişiyor.
Rojava'da büyüyen devrimci seçenek, Ortadoğu merkezli bir kadın devrimi hareketinin gelişiminde umut ve ilham kaynağı oluyor.
Toplumsal mücadelenin tüm gündemlerinde taraf olma, kadın kitlelerini her vesileyle erkek egemen kapitalist düzene karşı taraf haline getirme, bu saflaşma içinde kadın kimliği ve bilincini kazandırma, kadın devrimini bu kitlelerin eseri olarak büyütüp kazanma hattından yürümek sorumluluğunu taşıyoruz. Bunu başarmak için bütün gücümüzü, deneyimimizi, yeteneklerimizi seferber etmek zorundayız.
Kadının Cins Bilinci Kadın Kitlelerine Güvenindedir!
Kadın devrimi, güçlü, meşru, sarsıcı bir fikir olarak komünist kadınlarda yüksek bir duyarlılık, bilinç ve özgüven geliştirdi. Bu bilinç ve özgüven, herşeyden önce, yüksek, sarsılmaz bir inanç olarak kadın kitlelerine güvende, mücadelenin gelişim sorunlarının çözümünü, kadın devriminin ilerleme kanallarını onlarla birlikte arama yöneliminde, kadın kitlelerinin sorunlarına, acılarına, umutsuzluğuna, yalnızlığına duyulan empatinin onları devrim saflarına çekerek özgürleştirme isteğine dönüşmesinde yansıma bulmalıdır. Dıştancı, buyurucu, aydınlanmacı, bürokratik tarzdan kitle çalışmasının tümünde uzak durmak gerekiyorsa, kadınlar arasındaki kitle çalışmasında bin kat daha uzak durmak gerekiyor.
Çevremizdeki, partiye, devrime katkı sunmaya hazır, ancak kendi kadın kimliği ve konumu konusunda kafası açık olmayan emekçi kadınlardan başlayarak tüm kadın kitlemizi kadın devrimi çizgisine kazanma ve siyasal olarak harekete geçirme, kadınların toplumsal mücadelede yer alma bakımından bu en ileri kesimleri ile buluşacak bir dil kurmada dahi zaman zaman yaşadığımız sıkıntıları aşacak bir açıklık, kapsayıcılık, yoldaşlaşma bilinci ile hareket etme, kadın cephesinde yaşadığımız kadrolaşma ve kurumlaşma sorunlarını daha geniş kadın güçlerine dayanarak aşma yolundan ilerlemeliyiz.
Kitle Çalışmasının Araçlarını Büyütelim!
Kadın devriminin güncel siyasetini kurmak, dönemin doğru şiarlarını, taleplerini saptamak kadar ve daha çok, bu şiarları kadın kitleleriyle buluşturmak anlamına geliyor. Genel ajitasyon ve siyasallaştırma kadar, birebir örgütleme çalışmaları da hak ettiği yeri bulmalı. Yerellerin tek tek, mevzi mevzi bu bakımdan da kazanılmasını örgütlemek gerekiyor. Tek tek her bir yerel örgütümüzün kitle çalışmasında gideceği kadın niceliği bakımından hedefler koyması, kazanacağı üye ve aktivist niceliği bakımından hedefler koyması, özel olarak kadın kitleleri arasında çalışmakla yükümlü sorumlu ve örgütleri ne kadar sürede hangi yoldan kazanacağı konusunda hedefli çalışması, kadın komünistlerin bu hedeflerin oluşturulmasına ve denetimine öncülük etmesi şart.
Genel siyasal ve örgütsel çalışmalarımızın kadın devrimi görüş açısıyla yönetilmesi kadar, merkezi ya da yerel kadın örgütlerimizce kararlaştırılan pratiklerin yerellerde somutlanması da vazgeçilmezdir.
Kadın kitleleri içinde günlük düzenli sistematik çalışmanın yeniden kazanılması gerekiyor. Bunun için yayın, bildiri vb süreklileştirilmiş ajitasyon araçları kadar örgüt biçimlerini de çeşitlendirmek, özellikle yerellerin özgün inisiyatif ve yaratıcılığının rolünü oynaması gereken en temel alan.
Haziran ayaklanması, bir kez daha, kitlelerin kendi sorunlarının çözümünü fiilen örgütlemeye girişmelerinin yaratıcılık, özgüven, siyasallaşma bakımından nasıl sıçramalı gelişmeler ortaya çıkardığını gösterdi. Şiddet, yoksulluk, Rojava ile somut dayanışma gibi sayısız gündem üzerinden kadınlar arasında böylesi yerel dayanışma örneklerini ortaya çıkarmak, kadınlar arasında kitle çalışmasını, yerel dayanışmayı güçlendirici, sorunların çözümünde özneleştirici yöntemlerle beslemek, isyanında, çözüm arayışında yalnız olan kadınlara kolektif cins bilincini kazandırmanın somut yöntemleri olarak gündemleştikçe o sıçramalı gelişmeler yenileriyle buluşacaktır. Öncülük ve önderlik bu buluşmayı sağlama pratiği dışında varedilemez.