Bireysellik Ve Bireycilik
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

01 Ekim 2014 /Partinin Sesi / Sayı: 81

 

Haziran ayaklanması faşist rejimden kopmuş ya da kopmaya hazır milyonlarca insan bulunduğunu gösterdi. Kopuşma sürecindeki bu insanların ana gövdesini genç kadın ve erkekler oluşturuyordu.
Ne ki kopuşma halindeki bu insanların ezici çoğunluğu örgütsüzdü.
İsyankar Ama Örgütsüz
Bu örgütsüzlüğün başlıca iki sebebinden söz edilebilir. Birincisi, örgütlenme bilincinden yoksunluktur, ki, isyankar kitlenin büyük bölümü bunlardan oluşmaktaydı. İkincisi, bilinçli olarak örgülülükten uzak duran bir kesimin varlığıdır. Bunlar isyankar kitlenin küçük bir kesimini oluştursalar da hareket halinde ve zaman zaman sürükleyici konumda olmaları onları etkili ve önemli kılmaktadır. Daha da önemlisi isyankar gençler arasında "bireysel takılma" eğiliminin güçlenmesi, isyankar ama örgütsüz birey olmanın yüceltilmesidir.
Doğru Konum Yanlış Bilinç
Faşizmin ve kapitalizmin çeşitli tezahürlerine karşı isyan eden birey doğru yerde duruyordur. Ne var ki bu birey örgütlenme bilincinden yoksunsa ya da bilinçli olarak örgütlülükten uzak duruyorsa öfkesi ne kadar derin ve şiddetli olursa olsun faşizmin ve kapitalizmin temellerine yönelemez. Dahası örgütsüzlüğü bilinçli olarak tercih eden birey duyguda, eylemde ve kişisel yaşamında ne denli devrimci ve paylaşımcı olursa olsun burjuva bilincin nesnel üretim kaynaklarından biri olmaya devam eder.
Örgütlü Burjuva Toplum
Burjuva toplum kendinden önceki toplum biçimlerine kıyasla en örgütlü olanıdır. İktisadi, siyasi ve sosyal yaşama bakarak bunu kolaylıkla gözlemleyebiliriz. Bilgisayar on binlerce ayrı işin ve işlevin tek bir alet içinde toplanmasından başka nedir ki? Üretimin, ticaretin, mali işlemlerin örgütlülüğü dünyasallaşmadı mı? Tek tek ulusal pazarlar bütünleşik bir dünya pazarı haline gelmedi mi?
İktisadi yapıda örgütlülüğün sürekli daha yüksek düzeyde geliştirilmesi eğilimi dolaysız biçimde siyasi yapıda karşılığını buluyor elbet. Burjuva devletin giderek daha sıkı bir örgütlülüğe kavuşturulduğu ortada. Giderek daha da büyüyen devasa bir denetim ağı, devasa bir bürokrasi, devasa bir maliye, istihbarat, polis, ordu teşkilatı bunun yeterli kanıtları olsa gerek.
Şehirleşmenin, okullaşmanın bir önceki yüzyıla göre ulaştığı seviye gözler önünde. İnternet teknolojisindeki gelişme ise sosyal ilişkiler ağını bu güne kadar görülmedik biçimde geliştirmiştir.
Bireyci Rekabet: Burjuva Toplumun Kan Dolaşımı
Burjuva toplum ancak bireysel çıkar ve rekabet temelinde var olabilir. Bu ikisi burjuva hayatın kendisidir. İktisadi, siyasal ve sosyal yaşamın örgütlenme düzeyinin sürekli yükseltilmesi ile bunun bireysel çıkar ve rekabet temeli üzerinde gerçekleşiyor olması çelişki olarak görülebilir. Doğru, bu bir çelişki, burjuva toplumun temel çelişkisi. Bu, üretim araçlarının toplumsallaşması ile bunların burjuva özel mülk nitelikleri arasındaki temel çelişkinin bir başka ifadesi. Toplumsallaşma çelişkinin olumlu yanı iken bireycilik onun olumsuz yanını temsil eder. Buna zıtların çelişkili birliği diyoruz. Bu çelişki sonsuza kadar devam etmez, çelişki çözülmek zorundadır. Üretim araçları üzerinde bireysel mülkiyet, bireysel çıkar ve bireysel rekabet çelişkinin olumsuz yanı, çürüyen yanı olarak sökülüp atılmalıdır. Bu, burjuva üretim ilişkilerinin, burjuva sınıfın, bir başka deyişle burjuva toplumun ortadan kaldırılması anlamına gelir. Bu da ancak burjuvazinin siyasal örgütlülüğüne karşı işçi sınıfı ve ezilenlerin güçlü siyasal örgütlülüğüyle, örgütlü burjuva zora karşı örgütlü devrimci zorla mümkündür. Burjuvazinin en çok korktuğu da budur. Tehlikeyi bertaraf etmek için iktisadi, siyasi ve ideolojik araçlarını devreye sokar.
Tersine Bilinç
Burjuvazi burjuva toplumun sömürücü egemen sınıfıdır. Burjuvazi bu egemenliğini devletle yürütür. Ama bu siyasi egemenlik ancak ideolojik hegemonyasını sürdürebildiği koşullarda mümkündür. İdeolojik hegemonyanın dağıldığı koşullarda devasa siyasi aygıtlar işlemez olur.
İdeolojik hegemonyadan kastedilen nedir?
Egemen sınıfın kendi çıkarlarını, bu çıkarlara uygun yaşam ve düşünce tarzını, sömürdüğü, egemenlik altında tuttuğu sınıf ve tabakalara benimsetmesi, kendi çıkarlarını, bunlar toplumun ortak çıkarlarıymış gibi kabul ettirmesidir.
Örneğin bireysel çıkar ve rekabet proletaryanın çıkarına değildir ama burjuvazi ideolojik hegemonya araçları ile proletarya ve halk gençliği arasında bireyciliği ve bireysel rekabetçiliği egemen kılmaya çalışır. Böylece onların örgütlenme ve dayanışma bilincini dumura uğratmak ister. Burjuvazi bir sınıf olarak ne kadar örgütlüyse proletarya ve müttefiklerini o denli örgütsüz kılmak için didinir durur. Proletarya ve diğer emekçi sınıflar toplumun büyük çoğunluğunu oluştursalar da örgütsüz bireyler olarak kaldıkları müddetçe burjuvazinin iktisadi, siyasi ve ideolojik hegemonya araçları karşısında hiçleşirler.
Bu nedenledir ki burjuva toplum içinde burjuva olmayan bir birey ne kadar isyankar olursa olsun, örgütlülükten uzak duruyorsa, örgütsüzlüğün propagandasını yapıyorsa, gerçekte burjuva sınıfın çıkarları doğrultusunda hareket etmiş, onun ideolojik hegemonyasını üreten aygıtlardan birine dönüşmüş olur.
Komünist Örgütlülük Bireyselliği Öldürür mü?
Elbette öldürür. Ama hangi bireyselliği?
Burjuva toplumda bireysellik burjuva sınıfın ekonomik, siyasal ve ideolojik hegemonyası ile sınırlanmıştır. Bireysel özgürlük her seferinde bu sınırlara gelip çarpar. Örneğin uluslararası tekellerin egemenliği koşullarında tek tek bireylerin bağımsız iktisadi varlıklarını sürdürmesi mümkün müdür? Burjuva devlet aygıtının egemenlik çarkı örgütlü karşı saldırı olmadan kırılabilir mi? Bireysel güçleri birleştirmeden devletin ideolojik aygıtları etkisizleştirilebilir mi?
Örgütsüz birey kendini burjuva toplumun ne denli dışında görürse görsün gerçekte burjuva toplumun bir parçası, o toplumun egemenlik ilişkilerine tabi bir birey olmaya devam eder.
Burjuva toplumun egemenlik ilişkilerinin dışına çıkmak pratikte onu reddetmekle mümkündür. Bu reddediş ancak ve ancak burjuva örgütlenmeye, karşı bir örgütlenmeyle yanıt vermekten geçer.
Komünist örgütlülük önceki bireyselliği öldürür ama yerine daha yüksek bir bireyselliği, komünist bireyselliği koyar. Politik ve ideolojik fikirleri ne denli anti burjuva olursa olsun tekil birey burjuva toplumla sınırlandırılmıştır. Bu sınırlar içinde kaldığı müddetçe onun bireyselliği burjuva bireyciliğinin bir türü olarak yeşerip gider.
Komünist örgütlü hayat içinde yeni tür bir bireysellik doğar, bu, burjuva toplumun sınırlarına tabi olmayan, burjuva bireycilikten arınmış bir bireyselliktir. Bu, kolektif etkin bireyselliktir.
Komünizmin Maddi Teknik Temeli Ve Komünist Bireysellik
Burjuvazi üretimin maddi teknik temelini sürekli geliştirmek zorundadır. O ancak böyle yaparak sermayenin genişletilmiş yeniden üretimini gerçekleştirebilir. Teknik temelin bu gelişmesi kaçınılmaz olarak çok yönlü gelişmiş bireyleri gerektirir ve bu tip bireylerin genişletilmiş yeniden üretimine kaynaklık eder. Fakat öyle bir an gelir ki üretim araçlarının toplumsal niteliği ile bu araçların burjuva özel mülkiyet altında bulunmaları arasındaki çelişki sürdürülemez olur. Bu, burjuvazinin üretici güçleri geliştirme yeteneğini yitirmesi anlamına gelir. Çok yönlü gelişmiş bireyler ve ve buna uygun teknik temel ortaya çıkmıştır ama burjuva üretim biçimi onların gelişmesinin önüne bir engel olarak dikilmiştir. Çok yönlü gelişmiş bireylerin bireyselliklerini gerçekleştirebilecekleri, üretebilecekleri koşullar artık yeterli değildir. Kapitalist üretim biçimi aşılmak zorundadır. Kapitalist üretim biçiminin ürünü olan bu bireyler ancak örgütlenerek ve savaşarak bu üretim biçimini aşabilirler. Komünist bireysellik ancak böyle bir pratik içinde bilince çıkarılabilir.
Örgütlenmeden Savaşmak Mümkün Değil mi?
Neden olmasın! Herkes bir birey olarak da burjuva topluma karşı durabilir. Böyle biri hem kapitalizme boyun eğmeyerek, hem de bir örgütten uzak durarak kendini özgür hissedebilir. Bunun bir yanılgı olduğunu yukarıda ifade etmeye çalıştık. Ama gerçekte bu bir yanılgı olmaktan da öte "bilinçli bir yanılgı" olarak karşımıza çıkar. Küçük burjuva yaşam tarzından kopamayan, zorluklarla baş etmekten uzak duran, devrimci emekçiliği ve disiplini yük gören; kısacası kayıkla ne kadar açılırsa açılsın burjuva toplum limanına demirli gemisini yakamayanların sığınağıdır bu.
İşte bu nedenlerden dolayıdır ki "bireysel takılma"nın, örgüt disiplininden uzak durmanın kapısı burjuva bireyciliğe açılır. Burjuva toplumla derdi olan kişi o topluma demirli gemilerini yakarak yola koyulur, burjuva düzeni yıkmak için ondan daha sıkı bir örgütlü disiplin içinde olur.
Özgür bireyselliğin yolu burjuva düzenle tüm bağların kesilmesinden ve ona karşı savaşmaktan geçer.

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Bireysellik Ve Bireycilik
fc Share on Twitter
 

 

01 Ekim 2014 /Partinin Sesi / Sayı: 81

 

Haziran ayaklanması faşist rejimden kopmuş ya da kopmaya hazır milyonlarca insan bulunduğunu gösterdi. Kopuşma sürecindeki bu insanların ana gövdesini genç kadın ve erkekler oluşturuyordu.
Ne ki kopuşma halindeki bu insanların ezici çoğunluğu örgütsüzdü.
İsyankar Ama Örgütsüz
Bu örgütsüzlüğün başlıca iki sebebinden söz edilebilir. Birincisi, örgütlenme bilincinden yoksunluktur, ki, isyankar kitlenin büyük bölümü bunlardan oluşmaktaydı. İkincisi, bilinçli olarak örgülülükten uzak duran bir kesimin varlığıdır. Bunlar isyankar kitlenin küçük bir kesimini oluştursalar da hareket halinde ve zaman zaman sürükleyici konumda olmaları onları etkili ve önemli kılmaktadır. Daha da önemlisi isyankar gençler arasında "bireysel takılma" eğiliminin güçlenmesi, isyankar ama örgütsüz birey olmanın yüceltilmesidir.
Doğru Konum Yanlış Bilinç
Faşizmin ve kapitalizmin çeşitli tezahürlerine karşı isyan eden birey doğru yerde duruyordur. Ne var ki bu birey örgütlenme bilincinden yoksunsa ya da bilinçli olarak örgütlülükten uzak duruyorsa öfkesi ne kadar derin ve şiddetli olursa olsun faşizmin ve kapitalizmin temellerine yönelemez. Dahası örgütsüzlüğü bilinçli olarak tercih eden birey duyguda, eylemde ve kişisel yaşamında ne denli devrimci ve paylaşımcı olursa olsun burjuva bilincin nesnel üretim kaynaklarından biri olmaya devam eder.
Örgütlü Burjuva Toplum
Burjuva toplum kendinden önceki toplum biçimlerine kıyasla en örgütlü olanıdır. İktisadi, siyasi ve sosyal yaşama bakarak bunu kolaylıkla gözlemleyebiliriz. Bilgisayar on binlerce ayrı işin ve işlevin tek bir alet içinde toplanmasından başka nedir ki? Üretimin, ticaretin, mali işlemlerin örgütlülüğü dünyasallaşmadı mı? Tek tek ulusal pazarlar bütünleşik bir dünya pazarı haline gelmedi mi?
İktisadi yapıda örgütlülüğün sürekli daha yüksek düzeyde geliştirilmesi eğilimi dolaysız biçimde siyasi yapıda karşılığını buluyor elbet. Burjuva devletin giderek daha sıkı bir örgütlülüğe kavuşturulduğu ortada. Giderek daha da büyüyen devasa bir denetim ağı, devasa bir bürokrasi, devasa bir maliye, istihbarat, polis, ordu teşkilatı bunun yeterli kanıtları olsa gerek.
Şehirleşmenin, okullaşmanın bir önceki yüzyıla göre ulaştığı seviye gözler önünde. İnternet teknolojisindeki gelişme ise sosyal ilişkiler ağını bu güne kadar görülmedik biçimde geliştirmiştir.
Bireyci Rekabet: Burjuva Toplumun Kan Dolaşımı
Burjuva toplum ancak bireysel çıkar ve rekabet temelinde var olabilir. Bu ikisi burjuva hayatın kendisidir. İktisadi, siyasal ve sosyal yaşamın örgütlenme düzeyinin sürekli yükseltilmesi ile bunun bireysel çıkar ve rekabet temeli üzerinde gerçekleşiyor olması çelişki olarak görülebilir. Doğru, bu bir çelişki, burjuva toplumun temel çelişkisi. Bu, üretim araçlarının toplumsallaşması ile bunların burjuva özel mülk nitelikleri arasındaki temel çelişkinin bir başka ifadesi. Toplumsallaşma çelişkinin olumlu yanı iken bireycilik onun olumsuz yanını temsil eder. Buna zıtların çelişkili birliği diyoruz. Bu çelişki sonsuza kadar devam etmez, çelişki çözülmek zorundadır. Üretim araçları üzerinde bireysel mülkiyet, bireysel çıkar ve bireysel rekabet çelişkinin olumsuz yanı, çürüyen yanı olarak sökülüp atılmalıdır. Bu, burjuva üretim ilişkilerinin, burjuva sınıfın, bir başka deyişle burjuva toplumun ortadan kaldırılması anlamına gelir. Bu da ancak burjuvazinin siyasal örgütlülüğüne karşı işçi sınıfı ve ezilenlerin güçlü siyasal örgütlülüğüyle, örgütlü burjuva zora karşı örgütlü devrimci zorla mümkündür. Burjuvazinin en çok korktuğu da budur. Tehlikeyi bertaraf etmek için iktisadi, siyasi ve ideolojik araçlarını devreye sokar.
Tersine Bilinç
Burjuvazi burjuva toplumun sömürücü egemen sınıfıdır. Burjuvazi bu egemenliğini devletle yürütür. Ama bu siyasi egemenlik ancak ideolojik hegemonyasını sürdürebildiği koşullarda mümkündür. İdeolojik hegemonyanın dağıldığı koşullarda devasa siyasi aygıtlar işlemez olur.
İdeolojik hegemonyadan kastedilen nedir?
Egemen sınıfın kendi çıkarlarını, bu çıkarlara uygun yaşam ve düşünce tarzını, sömürdüğü, egemenlik altında tuttuğu sınıf ve tabakalara benimsetmesi, kendi çıkarlarını, bunlar toplumun ortak çıkarlarıymış gibi kabul ettirmesidir.
Örneğin bireysel çıkar ve rekabet proletaryanın çıkarına değildir ama burjuvazi ideolojik hegemonya araçları ile proletarya ve halk gençliği arasında bireyciliği ve bireysel rekabetçiliği egemen kılmaya çalışır. Böylece onların örgütlenme ve dayanışma bilincini dumura uğratmak ister. Burjuvazi bir sınıf olarak ne kadar örgütlüyse proletarya ve müttefiklerini o denli örgütsüz kılmak için didinir durur. Proletarya ve diğer emekçi sınıflar toplumun büyük çoğunluğunu oluştursalar da örgütsüz bireyler olarak kaldıkları müddetçe burjuvazinin iktisadi, siyasi ve ideolojik hegemonya araçları karşısında hiçleşirler.
Bu nedenledir ki burjuva toplum içinde burjuva olmayan bir birey ne kadar isyankar olursa olsun, örgütlülükten uzak duruyorsa, örgütsüzlüğün propagandasını yapıyorsa, gerçekte burjuva sınıfın çıkarları doğrultusunda hareket etmiş, onun ideolojik hegemonyasını üreten aygıtlardan birine dönüşmüş olur.
Komünist Örgütlülük Bireyselliği Öldürür mü?
Elbette öldürür. Ama hangi bireyselliği?
Burjuva toplumda bireysellik burjuva sınıfın ekonomik, siyasal ve ideolojik hegemonyası ile sınırlanmıştır. Bireysel özgürlük her seferinde bu sınırlara gelip çarpar. Örneğin uluslararası tekellerin egemenliği koşullarında tek tek bireylerin bağımsız iktisadi varlıklarını sürdürmesi mümkün müdür? Burjuva devlet aygıtının egemenlik çarkı örgütlü karşı saldırı olmadan kırılabilir mi? Bireysel güçleri birleştirmeden devletin ideolojik aygıtları etkisizleştirilebilir mi?
Örgütsüz birey kendini burjuva toplumun ne denli dışında görürse görsün gerçekte burjuva toplumun bir parçası, o toplumun egemenlik ilişkilerine tabi bir birey olmaya devam eder.
Burjuva toplumun egemenlik ilişkilerinin dışına çıkmak pratikte onu reddetmekle mümkündür. Bu reddediş ancak ve ancak burjuva örgütlenmeye, karşı bir örgütlenmeyle yanıt vermekten geçer.
Komünist örgütlülük önceki bireyselliği öldürür ama yerine daha yüksek bir bireyselliği, komünist bireyselliği koyar. Politik ve ideolojik fikirleri ne denli anti burjuva olursa olsun tekil birey burjuva toplumla sınırlandırılmıştır. Bu sınırlar içinde kaldığı müddetçe onun bireyselliği burjuva bireyciliğinin bir türü olarak yeşerip gider.
Komünist örgütlü hayat içinde yeni tür bir bireysellik doğar, bu, burjuva toplumun sınırlarına tabi olmayan, burjuva bireycilikten arınmış bir bireyselliktir. Bu, kolektif etkin bireyselliktir.
Komünizmin Maddi Teknik Temeli Ve Komünist Bireysellik
Burjuvazi üretimin maddi teknik temelini sürekli geliştirmek zorundadır. O ancak böyle yaparak sermayenin genişletilmiş yeniden üretimini gerçekleştirebilir. Teknik temelin bu gelişmesi kaçınılmaz olarak çok yönlü gelişmiş bireyleri gerektirir ve bu tip bireylerin genişletilmiş yeniden üretimine kaynaklık eder. Fakat öyle bir an gelir ki üretim araçlarının toplumsal niteliği ile bu araçların burjuva özel mülkiyet altında bulunmaları arasındaki çelişki sürdürülemez olur. Bu, burjuvazinin üretici güçleri geliştirme yeteneğini yitirmesi anlamına gelir. Çok yönlü gelişmiş bireyler ve ve buna uygun teknik temel ortaya çıkmıştır ama burjuva üretim biçimi onların gelişmesinin önüne bir engel olarak dikilmiştir. Çok yönlü gelişmiş bireylerin bireyselliklerini gerçekleştirebilecekleri, üretebilecekleri koşullar artık yeterli değildir. Kapitalist üretim biçimi aşılmak zorundadır. Kapitalist üretim biçiminin ürünü olan bu bireyler ancak örgütlenerek ve savaşarak bu üretim biçimini aşabilirler. Komünist bireysellik ancak böyle bir pratik içinde bilince çıkarılabilir.
Örgütlenmeden Savaşmak Mümkün Değil mi?
Neden olmasın! Herkes bir birey olarak da burjuva topluma karşı durabilir. Böyle biri hem kapitalizme boyun eğmeyerek, hem de bir örgütten uzak durarak kendini özgür hissedebilir. Bunun bir yanılgı olduğunu yukarıda ifade etmeye çalıştık. Ama gerçekte bu bir yanılgı olmaktan da öte "bilinçli bir yanılgı" olarak karşımıza çıkar. Küçük burjuva yaşam tarzından kopamayan, zorluklarla baş etmekten uzak duran, devrimci emekçiliği ve disiplini yük gören; kısacası kayıkla ne kadar açılırsa açılsın burjuva toplum limanına demirli gemisini yakamayanların sığınağıdır bu.
İşte bu nedenlerden dolayıdır ki "bireysel takılma"nın, örgüt disiplininden uzak durmanın kapısı burjuva bireyciliğe açılır. Burjuva toplumla derdi olan kişi o topluma demirli gemilerini yakarak yola koyulur, burjuva düzeni yıkmak için ondan daha sıkı bir örgütlü disiplin içinde olur.
Özgür bireyselliğin yolu burjuva düzenle tüm bağların kesilmesinden ve ona karşı savaşmaktan geçer.