KOBANE ATEŞİ TÜRKİYE’Yİ SARDI
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

24 Ekim 2014 /Enternasyonal Bülten / Özel Sayı: 24


Ortadoğu’da emperyalizm ve sömürgeci bölge gericiliğinin maşası Faşist DAİŞ (Irak-Şam İslam devleti) çeteleri, Şengal’deki Ezidi Kürt katliamından sonra, 15 Eylül 2014 günü Rojava’nın Kobane kantonuna yönelik büyük bir saldırı kuşatmasına girişti. Kobane’de, bir ayı aşkın zamandır Kürt halkı ve askeri gücü YPG ve YPJ güçleri büyük bir kahramanlıkla direndi, direnmeye devam ediyor. Kobane, IŞİD vahşeti ve barbarlığına karşı, özgürlük ve insanlık için, Rojava ve Kürdistan devrimi için, Ortadoğu bölgesel devrimi için direniyor.

Emperyalizm ve bölgesel gericiliğin, stratejik ve bölgesel politikaların uygulanmasında “ayar verme” gücü olarak kullandıkları, bu anlamda destekledikleri ve büyüttükleri DAİŞ’ı, kontrol etmekte zorlanmaya başladılar. Çünkü DAİŞ, devrimci ve antiemperyalist ilerici güçlerin zayıflığında Ortadoğu’da Sünni Arap halklarının emperyalist işgal, aşağılama ve yağmaya karşı büyüyen öfke ve tepkisini yedekliyor. Toplumsal öfke ve emperyalist desteği arkalayan DAİŞ, Musul ve Rakka gibi kentleri işgal edebildi, ve Irak ve Suriye ordularının ABD ve Rus menşeli ağır silahlarıyla donandı ve moral kazandı. “Stratejik işbirliği” içinde olduğu faşist Türk burjuva devletinin (TC devleti, Rojava devrimi ve özerk yönetiminin varlığını, kendi Kürt sorunu bakımında büyük tehlike görmektedir. Ve aynı zamanda bölgede Katar, S. Arabistan ile birlikte DAİŞ çeteleriyle ortak ideolojik bir zemine sahiptirler.)silah, askeri eğitim ve lojistik desteği ve politik himayesinde, Ortadoğu’da halkların kendi yönetimi, örnek yönetimi olacak Rojava demokratik halkçı yönetimini yıkmaya, yok etmeye yöneldiler. DAİŞ, “Marksist ve seküler PKK‘nin bölgede Haçlı seferlerinin ittifaki gücü olacağından dolayı hedefledikleri”ni açıkladılar.

Haziran-Ağustos aylarında YPG, HPG ve Peşmerge güçleri karşısında Ceza, Şengal, Maxmur ve Rabia da aldıkları yenilginin de acısıyla üç cepheden Rojava devrimine, demokratik halkçı yönetime ve onun kantonu Kobane’ye saldırdılar. Zaten Kobane’nin kuzeyin de ise, sömürgeci Türk burjuva devleti polis, askeri ve istihbarat gücüyle sınırlara yığınak yapmıştır. Kobane tam bir kuşatma ve tecrit koşulları altında, DAİŞ barbarlığı ve vahşetine karşı direnmek zorunda kaldı. Öyle ki, TC-DAİŞ ittifakı birkaç gün içinde Kobane’nin düşeceğini bekliyordu. Cumhurbaşkanı T. Erdoğan’ın, “Kobane düştü düşecek” açıklaması, Ekim ayaklanmasında milyonların öfke patlamasına vesile olmuştur.
Ama Kobane Stalingrad, Moskova, Madrid tarihsel direnişlerinden, 30 yıllık Kürt ulusal özgürlük savaşımından, politikleşmiş 40 milyonluk Kürt halkının serhildanlarından, bölgenin ezilen ve emekçi halklarının direnişlerinden, Gezi Haziran ayaklanmasından, devrimci ve sosyalist güçlerin devrimci eylemlerinden güç alıyordu. Ve DAİŞ, Kobane’de sert kayaya çarptı ve ilerleyişi durduruldu. Ne var ki, hala Rojava devrimi ve Kobane direnişi karşı devrimci kuşatma ve saldırıyı atlatabilmiş değildir. Haftalarca sürdürülen Kobani büyük direnişi, devrimle karşı devrim arasında bir irade savaşıdır. Ve aynı zamanda stratejik önemde bir savaştır. Bu savaş devam ediyor.

Bu direnişte temel öncü güç, en başta Kobane halkı, YPG ve YPJ güçleridir. YPG kaynaklarından alınan bilgilere göre, bir ay boyunca 1294 DAİŞ çetesi öldürülür, 10 tank imha edilir, çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirilir. Onlarca YPG savaşçısı, bu eşitsiz ve dengesiz askeri güç koşullarında kahramanca savaşarak yaşamını yitirir. Rojava devrimi, Şengal ve Kobane direnişlerinde MLKP savaşçıları da yerlerini aldılar. Rojava’da şehit düşen MLKP savaşçısı Serkan Tosun yoldaşı, bugün Kobane direnişinde yaşımını ortaya koyarak Suphi Nejat Ağırnaslı (Paramaz Kızılbaş) takip etti. Rojava Devrimi ve Kobane direnişi, bölgesel ve  enternasyonal bir direniş kalesi haline gelmiştir. Ve bugün, enternasyonal taburların kurulması için uluslararası devrimci ve ilerici güçlere çağrı yapmaktadır.
Bütün Kürt halkı bu direnişin toplumsal-siyasal gücüdür. Irak, İran, Türkiye ve Suriye Kürdistan parçalarında ve Avrupa’da serhildana kalkan Kürt halkı Kobane direnişini desteklemekle kendi geleceğine sahip çıyor. Avrupa ülkeleri, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da Kürt halkı, devrimci ve ilerici güçler Türkiye-Kobane sınırına akın ettiler. Kobane-Suruç sınır hattı 30 km boyunca günlerce onbinlerce insan tarafından gerçekleşen nöbet eylemlerine sahne oldu. Böylece cihatçı DAİŞ çetelerinin geçisi ve faşist Türk burjuva rejiminin silah desteği engellenmeye çalışıldı. Sömürgeci rejim sınırda tankları, silahlı askeri güçleri ve istihbarat güçleriyle Kürt halkının katledilmesini izledi, İŞİD çetelerini himaye etti. Sınırda bekleyen Kürt halkı ve devrimcilere yönelik gaz bombası, tazyikli su, plastik ve gerçek mermilerle saldırdı. Onlarca eylemciyi yaraladı. Yüzlercesini gözaltına aldı. Sınırda yerleşim alanlarını boşaltarak DAİŞ saldırılarına ortam hazırlamaktadır.

Türkiye ve Kürdistan’da halklarımız, 6/9 Ekim günlerinde, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da Amed, Batman, Wan, İstanbul, İzmir, Adana vd. toplam 37 şehirde KCK ve HDP nin çağrılarına yanıt vererek sokakları, alanları doldurdular. Emekçilerden, kadınlardan ve gençlerden oluşan milyonlar faşist polis ve jandarma terörüne karşı barikatlar kurarak, “Her yer Kobane her yer direniş” diyerek ayaklandılar. Aleviler, Çerkesler, Ermeniler, Süryaniler ve bütün ezilen halklar Kobane’nin yalnız olmadığını haykırdılar. Ekim ayaklanması günlerinde, faşist rejim sadece resmi güçlerle eylemci kitlelere saldırmadı, Kuzey Kürdistan’da Hüda Par denilen hizbulkontra çeteleri, Türkiye’de ise BBP ve MHP’ li faşist güçlerle birlikte saldırdı. Bu saldırılarda 36 Kürt ve emekçi yaşamını yitirdi.
Bölgenin ezilen halkları ve devrimci örgütleri, İCOR üyesi partiler gibi uluslararası devrimci parti ve gruplar Kobane direnişini desteklediler.

Kobane kazanacak. Bunu gören emperyalist güçler, uzun beklemelerden sonra koalisyon güçleri olarak uçaklarla DAİŞ'i bombalamaya kalktılar. Sömürgeci faşist burjuva devleti de bir yandan “çözüm süreci” diyerek oyalamayı sürdürüyor, diğer taraftan ise Rojava ve Kobane’de Kürt özgürlük hareketine karşı savaş maşası DAİŞ’ten medet umuyor. Sokağa çıkma yasağı ilan ediyor, “güvenlik paketi” adına yeni faşist-gerici yasal düzenlemelerle baskı, katliam ve saldırıları yasallaştırmaya çalışıyor. Ama Kürtler, “ölümden ötesi yok” diyor, büyük tutkuyla özgürlük savaşlarını sürdürüyorlar.

Daha şimdiden Kobane, ”onur ve insanlık ” direnişi kazandı ve tarihe geçti. Kobane yalnız kendisi için değil, Kürt ve bölge halklarının özgürlüğü ve kardeşliği için savaşıyor. Aklımız, gözümüz ve kulağımız Kobane de olmalıdır. Kobane devrimdir, devrimi sahiplenme dünyanın her yerinde devrimcilerin görevidir. Her yerde Kobane için yapılacak görevler, eylemler vardır. Bugün, o gündür….

 

Özel Sayı 24 / Ekim 2014


 

Arşiv

 

2014
Ekim
2011
Ekim
2009
Haziran Mart
2008
Eylül
2007
Mayıs Ocak
2006
Mayıs Ocak
2005
Kasım Temmuz
Mart
2004
Ekim Temmuz
Haziran Mart
Ocak
2003
Kasım Haziran
Mayıs Şubat
Haziran

 

KOBANE ATEŞİ TÜRKİYE’Yİ SARDI
fc Share on Twitter
 

24 Ekim 2014 /Enternasyonal Bülten / Özel Sayı: 24


Ortadoğu’da emperyalizm ve sömürgeci bölge gericiliğinin maşası Faşist DAİŞ (Irak-Şam İslam devleti) çeteleri, Şengal’deki Ezidi Kürt katliamından sonra, 15 Eylül 2014 günü Rojava’nın Kobane kantonuna yönelik büyük bir saldırı kuşatmasına girişti. Kobane’de, bir ayı aşkın zamandır Kürt halkı ve askeri gücü YPG ve YPJ güçleri büyük bir kahramanlıkla direndi, direnmeye devam ediyor. Kobane, IŞİD vahşeti ve barbarlığına karşı, özgürlük ve insanlık için, Rojava ve Kürdistan devrimi için, Ortadoğu bölgesel devrimi için direniyor.

Emperyalizm ve bölgesel gericiliğin, stratejik ve bölgesel politikaların uygulanmasında “ayar verme” gücü olarak kullandıkları, bu anlamda destekledikleri ve büyüttükleri DAİŞ’ı, kontrol etmekte zorlanmaya başladılar. Çünkü DAİŞ, devrimci ve antiemperyalist ilerici güçlerin zayıflığında Ortadoğu’da Sünni Arap halklarının emperyalist işgal, aşağılama ve yağmaya karşı büyüyen öfke ve tepkisini yedekliyor. Toplumsal öfke ve emperyalist desteği arkalayan DAİŞ, Musul ve Rakka gibi kentleri işgal edebildi, ve Irak ve Suriye ordularının ABD ve Rus menşeli ağır silahlarıyla donandı ve moral kazandı. “Stratejik işbirliği” içinde olduğu faşist Türk burjuva devletinin (TC devleti, Rojava devrimi ve özerk yönetiminin varlığını, kendi Kürt sorunu bakımında büyük tehlike görmektedir. Ve aynı zamanda bölgede Katar, S. Arabistan ile birlikte DAİŞ çeteleriyle ortak ideolojik bir zemine sahiptirler.)silah, askeri eğitim ve lojistik desteği ve politik himayesinde, Ortadoğu’da halkların kendi yönetimi, örnek yönetimi olacak Rojava demokratik halkçı yönetimini yıkmaya, yok etmeye yöneldiler. DAİŞ, “Marksist ve seküler PKK‘nin bölgede Haçlı seferlerinin ittifaki gücü olacağından dolayı hedefledikleri”ni açıkladılar.

Haziran-Ağustos aylarında YPG, HPG ve Peşmerge güçleri karşısında Ceza, Şengal, Maxmur ve Rabia da aldıkları yenilginin de acısıyla üç cepheden Rojava devrimine, demokratik halkçı yönetime ve onun kantonu Kobane’ye saldırdılar. Zaten Kobane’nin kuzeyin de ise, sömürgeci Türk burjuva devleti polis, askeri ve istihbarat gücüyle sınırlara yığınak yapmıştır. Kobane tam bir kuşatma ve tecrit koşulları altında, DAİŞ barbarlığı ve vahşetine karşı direnmek zorunda kaldı. Öyle ki, TC-DAİŞ ittifakı birkaç gün içinde Kobane’nin düşeceğini bekliyordu. Cumhurbaşkanı T. Erdoğan’ın, “Kobane düştü düşecek” açıklaması, Ekim ayaklanmasında milyonların öfke patlamasına vesile olmuştur.
Ama Kobane Stalingrad, Moskova, Madrid tarihsel direnişlerinden, 30 yıllık Kürt ulusal özgürlük savaşımından, politikleşmiş 40 milyonluk Kürt halkının serhildanlarından, bölgenin ezilen ve emekçi halklarının direnişlerinden, Gezi Haziran ayaklanmasından, devrimci ve sosyalist güçlerin devrimci eylemlerinden güç alıyordu. Ve DAİŞ, Kobane’de sert kayaya çarptı ve ilerleyişi durduruldu. Ne var ki, hala Rojava devrimi ve Kobane direnişi karşı devrimci kuşatma ve saldırıyı atlatabilmiş değildir. Haftalarca sürdürülen Kobani büyük direnişi, devrimle karşı devrim arasında bir irade savaşıdır. Ve aynı zamanda stratejik önemde bir savaştır. Bu savaş devam ediyor.

Bu direnişte temel öncü güç, en başta Kobane halkı, YPG ve YPJ güçleridir. YPG kaynaklarından alınan bilgilere göre, bir ay boyunca 1294 DAİŞ çetesi öldürülür, 10 tank imha edilir, çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirilir. Onlarca YPG savaşçısı, bu eşitsiz ve dengesiz askeri güç koşullarında kahramanca savaşarak yaşamını yitirir. Rojava devrimi, Şengal ve Kobane direnişlerinde MLKP savaşçıları da yerlerini aldılar. Rojava’da şehit düşen MLKP savaşçısı Serkan Tosun yoldaşı, bugün Kobane direnişinde yaşımını ortaya koyarak Suphi Nejat Ağırnaslı (Paramaz Kızılbaş) takip etti. Rojava Devrimi ve Kobane direnişi, bölgesel ve  enternasyonal bir direniş kalesi haline gelmiştir. Ve bugün, enternasyonal taburların kurulması için uluslararası devrimci ve ilerici güçlere çağrı yapmaktadır.
Bütün Kürt halkı bu direnişin toplumsal-siyasal gücüdür. Irak, İran, Türkiye ve Suriye Kürdistan parçalarında ve Avrupa’da serhildana kalkan Kürt halkı Kobane direnişini desteklemekle kendi geleceğine sahip çıyor. Avrupa ülkeleri, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da Kürt halkı, devrimci ve ilerici güçler Türkiye-Kobane sınırına akın ettiler. Kobane-Suruç sınır hattı 30 km boyunca günlerce onbinlerce insan tarafından gerçekleşen nöbet eylemlerine sahne oldu. Böylece cihatçı DAİŞ çetelerinin geçisi ve faşist Türk burjuva rejiminin silah desteği engellenmeye çalışıldı. Sömürgeci rejim sınırda tankları, silahlı askeri güçleri ve istihbarat güçleriyle Kürt halkının katledilmesini izledi, İŞİD çetelerini himaye etti. Sınırda bekleyen Kürt halkı ve devrimcilere yönelik gaz bombası, tazyikli su, plastik ve gerçek mermilerle saldırdı. Onlarca eylemciyi yaraladı. Yüzlercesini gözaltına aldı. Sınırda yerleşim alanlarını boşaltarak DAİŞ saldırılarına ortam hazırlamaktadır.

Türkiye ve Kürdistan’da halklarımız, 6/9 Ekim günlerinde, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da Amed, Batman, Wan, İstanbul, İzmir, Adana vd. toplam 37 şehirde KCK ve HDP nin çağrılarına yanıt vererek sokakları, alanları doldurdular. Emekçilerden, kadınlardan ve gençlerden oluşan milyonlar faşist polis ve jandarma terörüne karşı barikatlar kurarak, “Her yer Kobane her yer direniş” diyerek ayaklandılar. Aleviler, Çerkesler, Ermeniler, Süryaniler ve bütün ezilen halklar Kobane’nin yalnız olmadığını haykırdılar. Ekim ayaklanması günlerinde, faşist rejim sadece resmi güçlerle eylemci kitlelere saldırmadı, Kuzey Kürdistan’da Hüda Par denilen hizbulkontra çeteleri, Türkiye’de ise BBP ve MHP’ li faşist güçlerle birlikte saldırdı. Bu saldırılarda 36 Kürt ve emekçi yaşamını yitirdi.
Bölgenin ezilen halkları ve devrimci örgütleri, İCOR üyesi partiler gibi uluslararası devrimci parti ve gruplar Kobane direnişini desteklediler.

Kobane kazanacak. Bunu gören emperyalist güçler, uzun beklemelerden sonra koalisyon güçleri olarak uçaklarla DAİŞ'i bombalamaya kalktılar. Sömürgeci faşist burjuva devleti de bir yandan “çözüm süreci” diyerek oyalamayı sürdürüyor, diğer taraftan ise Rojava ve Kobane’de Kürt özgürlük hareketine karşı savaş maşası DAİŞ’ten medet umuyor. Sokağa çıkma yasağı ilan ediyor, “güvenlik paketi” adına yeni faşist-gerici yasal düzenlemelerle baskı, katliam ve saldırıları yasallaştırmaya çalışıyor. Ama Kürtler, “ölümden ötesi yok” diyor, büyük tutkuyla özgürlük savaşlarını sürdürüyorlar.

Daha şimdiden Kobane, ”onur ve insanlık ” direnişi kazandı ve tarihe geçti. Kobane yalnız kendisi için değil, Kürt ve bölge halklarının özgürlüğü ve kardeşliği için savaşıyor. Aklımız, gözümüz ve kulağımız Kobane de olmalıdır. Kobane devrimdir, devrimi sahiplenme dünyanın her yerinde devrimcilerin görevidir. Her yerde Kobane için yapılacak görevler, eylemler vardır. Bugün, o gündür….