Amed (Diyarbakır) barosu başkanı, demokrat ve Kürt yurtsever Tahir Elçi, 28 Kasım 2015 günü katledildi. T. Elçi, baro üyesi arkadaşlarıyla birlikte sömürgeci faşist devlet güçleri tarafından tahrip edilen 4 Ayaklı Minare önünde, bu saldırıyı protesto eden basın açıklaması yaparken öldürüldü. Ve bu katliam, faşist rejimin planlı ve örgütlü bir suikastıdır. Bugüne kadar yapılan suikastlar gibi, ya “faili meçhul” ya da “kaza kurşunu” biçiminde açıklanacaktır. Sömürgeci faşist rejim, Temmuz 2015'ten bu yana Türkiye ve Kürdistan'da, Kürt halkı, PKK, partimiz MLKP. ve devrimci harekete yönelik yeniden kirli bir savaş yürütüyor. Bu savaş konseptiyle, DAİŞ eliyle örgütlediği Amed, Suruç ve Ankara gibi kitlesel katliamlar yanında, Bakure Kürdistan'da özyönetim ilan eden kentlerde ise sokağa çıkma yasağı, tank, top, asker ve polis, helikopter ve uçak saldırılarıyla kitlesel sivil ölümleri gerçekleştiriyor. Bu katliamlar fiziki imha amaçlıdır. Ve devrimci ve yurtsever öncü güçleri hedefliyor. Özgürlük ve barış mücadelesinde öne çıkan halk önderlerine karşı ise, tek tek sokak veya ev infazları gerçekleştiriyor. İnfaz edemediklerini tutukluyor. Daha yakın zamanda, HDP eş başkanları F. Yüksekdağ ve S. Demirtaş'a yönelik hedefine ulaşamayan silahlı saldırılar yapıldı. Cumhuriyet gazetesi yazarları C. Dündar ve E. Gül, İslamcı çetelere silah taşıyan MİT-Tırlarını haber yaptıkları için tutuklandılar. Tahir Elçi'nin, katliamdan kısa bir süre önce bir TV programında, bir soru üzerine “PKK'nin terör örgütü değil, silahlı siyasi bir örgüt olduğunu” açıklaması, burjuva ve hükümet yanlısı kirli medya, Bakanlar vd. tarafından hedef gösterilmesine yetti. Tıpkı yıllarca önce Ermeni gerçeğine işaret eden H. Dink gibi. T. Elçi bunun üzerine tam bir linç saldırısıyla gözaltına alındı ve tehdit edildi. O, AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı T. Erdoğan'ın faili meçhuller listesinde yer alıyordu. Ve katilleri, halklarımızı içte ve dışta savaşa sürükleyen bu devlet yöneticileridir. Tahir Elçi, basın açıklaması sonunda:” Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar, bu alandan uzak olsun” demişti. Ve iki dakika sonra, onalarca kişinin içinde ensesinde kurşunlanarak katledildi. Şimdi rejim, diğerlerinde olduğu gibi, soruşturmaya gizlilik kararı aldırarak kendilerine bulaşmış bu kanı ikiyüzlülükle temizlemeye çalışacaktır. Tahir Elçi, Kürt meselesi, insan hakları ve hukuk mücadelesi yürütün inançlı, cesur ve kararlı bir Kürt aydınıydı. Sömürgeci rejimin korkutma ve gözdağı saldırılarına meydan okudu. Çünkü o, özgürlük ve onur için savaşan Kürt halkının bir evladıydı. Korkmadığını cellatlarının yüzüne haykırdı. Tahir Elçi Amed, Suruç ve Ankara katliamlarının; tek tek suikastların takipçisiydi. Roboski katliamı, KCK davaları, Cizre'de 21 Kürt insanının kaybedilmesi davalarını hukukçu olarak takip ediyordu. Ve deyim yerindeyse bir “barış savaşçısı”ydı. Barışı savunduğu için katledildi. T. Elçi cinayeti, faşist rejimin katliamcı yüzünü gösteriyor. Ve siyasi cinayetlere, sokak ve ev infazlarına, faili meçhullere yenilerini katacağını gösteriyor. Bu katliamcı politikalar, İslami faşist rejimin devrim karşısında karşıdevrimi tahkim etmesi hamleleridir. Devrimci ve komünist hareket, faşist karşıdevrimci zora karşı kendi devrimci iradesi ve savaşımını örgütleme tarihsel göreviyle yüz yüzedir.
|