Klavuzumuz Parti Ölçüleridir
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Sömürgeci faşist diktatörlük, Suruç katliamından başlayarak, PKK'ye, partimize ve emekçi sol hareketin kimi bölüklerine karşı ezme-irade kırma hedefiyle kapsamlı bir tasfiyeci planı yürürlüğe soktu. Ayırıcı özelliği, ortalama devrimciliğin, hele hele varlığını dergi çevresi biçiminde veya internet dünyasında sürdürme tarzının herhangi bir etkide bulunamayacağı bir irade çarpışması sürecidir bu. Keza birleşik mücadele kararlılık ve iradesi sergileyemediği ölçüde, kimi devrimci ve antifaşist grupların politik sahnenin seyircisi haline geleceği, etkileri altındaki kitlenin politik mücadele yeteneğinin çözülüp dağılacağı bir dönemdir bu. Partimiz karşıdevrimin saldırganlığının gemi azıya aldığı bu sert çarpışma dönemini, mücadeleci niteliğini güçlendirerek, daha ileri konumlanmalara yürüyerek, örgütsel düzey ve niteliğini yükselterek ve birleşik mücadeleyi geliştirme politikasını kararlılıkla sürdürerek cevaplamaya kilitlenmektedir.
Partimizin düşmanlarının öfke ve saldırganlığını, dostlarının ilgi, takdir ve sempatisini hak eden ideolojik-moral, politik ve örgütsel bakımdan tanık olunan gelişiminin temel itici güçleri, izlediği cepheleşme siyasetinde, Rojava devrimiyle ilişkilenişinde ve iç ideolojik mücadele ile devrimci eleştiri ve yenilenme gücünü harekete geçirmesinde somutlaşmaktadır. Partinin bu dönemdeki gelişiminin bu üç motoru kuşkusuz zamandaş ve etkileşim halinde. Keza her birinin partinin gelişiminde oynadığı devrimci rolün eşitsiz ve nitelikçe farklı olduğunu da kaydetmeliyiz. Kuşkusuz gelişmesinin bu güncel itici güçleri devrede kaldığı sürece parti, her birinin imkanlarını en son sınırına kadar realize edecek bir yaklaşım ve hareket tarzı içerisinde olacaktır. Son bir-iki yıllık süreçte Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da aydın gençliğin (işçi, işsiz semt gençliği için de geçerlidir bu) partiye yönelen ilgisiyle dördüncü bir devrimci itici güç sürece girmiş bulunuyor. İnkarcı faşist diktatörlüğe karşı mücadelenin ön saflarında çarpışan gençlik, partiye yönelen ilgisiyle, partiye yanlızca taze ve büyük bir devrimci enerji getirmiyor, aynı zamanda her haliyle mevcut fiili meşru kitle direnişinin ruhunu-havasını taşıyarak partinin içerden geliştirdiği devrimci yenilenmeye fiziki olduğu kadar moral, muazzam bir katkı ve itilim sağlıyor. Gelişmesinin güncel bütün itici güçlerinin ayırdında olmak, bunların her birinin kapsadığı devrimci imkanları emecek tarzda ilişkilenmek partinin kendi gelişimini yönetme yaklaşımının gereği ve güvencesidir.
Yukarıda tanımlanan bu dönem için parti önderliğinin çağırısına bakalım:
"Güçlü bir kafa emekçiliği ve her alanda (politika, örgüt, taktik, eğitim vb) cüret, dönemin parolasıdır. Cephe önderliklerinden başlayarak tüm parti örgütleri ve yoldaşlar böyle bir düzeyin gereklerini esas alacak, kendilerini bu ölçülere uyduracaklardır. Bu yönelim ve görevleri kendi dışında görme, izleyici, yorumcu, akıl verici tarzıyla hareket etme, parti ölçülerine uymak yerine "partiyi" kendi ölçülerine uydurma zihniyet ve pratiği dönemin iç ideolojik mücadelesinin ana hedefidir."
"Güçlü kafa emekçiliği" ve "her alanda cüret" direktifini parti çalışmaları ve partinin kendini var edişinin bütün alanlarında pratikleştirmenin önündeki engeller nelerdir?
En önemli sorun kuşkusuz "alışkanlıklar" ve alışkanlıklara bağlılıkta cisimleşen konformizmdir. Bir bakıma geride kalmakta olan ve kalan dönemin bakış açısı, düşünüş ve hareket tarzını, alışkanlıklarını devam ettirmek, yeni durumun ve dönemin gerisinde kalmak da diyebiliriz buna. Düşünce tembelliği ve yüzeysellik, "alışkanlıklar"ın merkezinde durmaktadır. Devrimciliği donuk, statik algılamanın etkilerini de ekleyebiliriz buna. Resmi parti görevleri, parti önderliği ve yetkili parti örgütlerinin ortaya koyduğu devrimci görevler ile, parti çizgisinin güncel sorun ve görevlerini sahipleniş ve ilişkilenişte kendini gösteren yüzeysellik ve düşünce tembelliği, yalnızca sonuç olarak böyledir. Hakikat daha derindedir. Devrimci görevlere yaklaşım ve duyarlılıkta, partiyi ve devrimci görevleri sahiplenişte, devrimci iddiaların çap ve düzeyinde, devrimci isteklerimizin gücündedir esas sorun. Tabi ki, devrimciliğin yaşam biçimi haline getirilmesindeki gerilik ve sıradanlıktadır. Diğer bir anlatımla alışkanlıkları yıkma ve yenilenme gücünün zayıflığında, yetmezliğindedir. Devrimciliğin alışkanlıklara tutsak düşüp teslim olması, sınırlanmasıdır bunlar.
Cüret eksikliği pek çok durumda "yeniyi" deneme çekingenliği, korkusu gibi görünür, böyledir de, ama aynı zamanda alışılmıştan, sınanmıştan kopmanın açığa çıkartacağı sonuçları göze alamamak, alışkanlıkların konforundan vazgeçememektir.
Panzehir kuşkusuz devrimci yenilenme gücünün açığa çıkartılmasında, harekete geçirilmesindedir. Her parti üyesinin kendisiyle ilişkilenişi bağlamında ele alındığında, kendi devrimci eylemlerinin özeleştirel biçimde aşılması devrimci düşünüş ve pratiğidir bu. Devrimcinin kendi sınırlarını yıkması, aşması, kendi devrimciliğini şu ya da bu bakımdan yeniden kurması, devrimci bakımdan yenilenmesi ve derinleşmesidir.
Partiden, kolektiften baktığımızda ise partiyi meydan getiren bireylerin ve kolektiflerin sınırlılıkları, yanlış kavrayışları, yetmezlikleri ve gerilikleriyle, zayıflıkları ve zaafları, küçük burjuva duygu ve düşünceleri, küçük burjuva yaşam biçimleri ve alışkanlıkları ile ideolojik mücadele ve örgütsel yöntemlerle devrimci dönüşümü zorlamak biçiminde kendini ortaya koyar. Diğer bir ifade ile kolektif, tüm partilileri ve parti organlarını, "parti çizgisi ve parti değerleri" düzeyine yükselmeye zorlayarak, ileri devrimci mevzilere çekerek devrimci bakımdan daha ileri düzeyde yapılandırır ve konumlandırır.
Parti çizgisi, parti değerleri, parti tarzı temelinde geliştirilmeyen düşünce ve davranışlar, ilişki biçimleri, partinin gelişim hızını zayıflatan, partiyi frenleyen, geri çeken, parti yaşamını ve ilişkilerini, parti çizgi ve tarzını, parti işleyişini bozan, parti dışı ve partiye yabancı, devrimci olmayan durumlardır. Parti içi ideolojik mücadelenin kesintisiz sürdürülmesi gereken ve bugün hedef merkezinde duran ideolojik sorunlardır bunlar.
Partinin yönelim ve görevlerini herhangi bir partili ya da parti örgütü "kendi dışında" görebilir mi? "İzleyici, yorumcu, akıl verici tarzıyla hareket" edebilir mi? Sorunun çözümünün parçası mı seyircisi mi olacaktır "etkin kolektif" bireyler? Bir partili ya da parti organı olarak kendisini de sorumlu görmek, görevin başarısına, sorunun çözümüne kendi alan ve konumundan katılmak, katkı yapmakla sorumlu değil midir? Parti önderliğinin ya da cephe önderliklerinin konumlanmasına, görev ve sorumluluklarını başarıyla yerine getirmesine hizmet edecek maddi, teknik ya da kadro, insan-bağlantı, olanakları aramak, bulmak, ilgili kurum ve alanlara sunmak sorumluluğundan herhangi bir yoldaş, herhangi bir parti örgütü kendini muaf tutabilir mi?
Parti üyelerinin parti basınını sistematik ve sıkı biçimde izlemeleri, incelemeleri parti çizigisini anlayabilmeleri, uygulayabilmeleri ve parti kitlesine kavratabilmelerinin zorunlu koşuludur. Bu olmaksızın üyeliğin gereklerini yerine getirebilirler mi? Başka türlü nasıl olacaktır da partiyi temsil edebilecekler, parti çizgisine bağlı kalabileceklerdir? Nasıl olacaktır da parti çizgisi temelinde kendilerini geliştirebileceklerdir? Parti basınını okumayı incelemeyi ihmal edilebilir gören, bulan, düşünen yoldaşlar bir çok durumda kendi düşüncelerini parti çizgisi diye dayattıklarının farkında değiller mi? Bu dar görüşlü bireyciliğin, bu sıradanlığın, bu geriliğin kendisine dayatılmasını kabul edebilir mi parti? Şu bir gerçektir ki, partinin gelişiminin gerisinde kalanlar yanlızca geride kalmış olmazlar. Kendilerini partinin gelişiminin ritmine uyarlamak için, bilinçli iradi çaba harcamadıklarında kaçınılmaz olarak partinin gelişimini frenleyen ve hatta geri çeken gerici bir rol oynamaktan da kurtulamazlar.
Partinin açık tanımlanmış "ölçüleri" vardır. Her yoldaş, her kurum bunlara uymak zorundadır. Herhangi bir parti görevi, görev alanı, kişilerin-bireysel ya da organların-kolektif iktidar alanı değil, partiyi ve devrimi, partililiği ve devrimciliği örgütleme, yeniden üretme ve geliştirme, partiye ve devrime hizmet alanıdır. Partinin "kolektif etkin birey" tanımı, partililerden devrimci insiyatif ve devrimci yaratıcılıklarını yapısal olarak geliştirmelerini talep ettiği kadar, kolektif davranma, yani parti kongreleri ve parti önderliğinin, yönetici parti örgütlerinin kararlarını ya da içerisinde yer aldıkları parti organlarının kararlarını tam bir tutarlılıkla uygulamalarını emreder. Partiyi geliştirmek, partinin ve devrimci gelişmenin ihtiyaçlarını yanıtlamak için bütün yeteneklerini ortaya koymayı, alanın bütün olanaklarının son sınırına kadar değerlendirme yakalaşım ve pratiği içerisinde olmayı gerektirir.
Bireyler ya da kurumlar düzgün parti işleyişinin yerine kendi ölçülerini ya da kendiliğindenliklerini, bireyselliklerini ikame edemezler. Parti hukuku, parti kültürü ve partinin devrimci gelenekleri, yazılı olmayan "yoldaşlık hukuku" bir parti üyesi hakkında organ ve muhatap dışı konuşmaya, bilgi vermeye, "bilgi toplamaya" izin vermez. Yapılırsa parti ortamını bozar, yoldaşlık hukuk ve güvenini berhava eder. Partiyi dernekleştirir, cemaatleştirir, sıradanlaştırır!
Şurası benim alanım, görevlerim şunlar, görevimi yaparım, gerisinden sorumlu değilim! Bu kısımcı, bireyci dar görüşlülüğün tezahürleri kabul ve tahhammül edilmez biçimde yansıyor. Bir parti üyesisin, yönetici bir parti organında görevlisin, organın görev ve sorumluluk alanı neyse sen de tümünden, tamamından sorumlusun! Bu açık, tanımlanmış, senin de çok iyi bildiğin bir gerçeklik. Parti sana defaatle bütünden sorumlu olduğunu anlatılıp göstermiyor mu? Nasıl oluyor da "kendi alanını, kendi görevini" olabilecek en dar, en sınırlı şekilde kavramayı başarıyor ve bunu partiye dayatıyorsun! Bunun parti değerleri, parti ölçütleriyle ne ilişkisi var, neden bireyselliğini, görüş açısı darlığını, sınırlandırılmış devrimciliğini partiye dayatıyorsun?
Partinin bölge devrimine, birleşik devrimimiz ve Rojava Devrimi'ne dair görüşlerini, yönelimlerini biliyorsun. Örneğin Rojava Devrimi'ni savunmak için parti enternasyonal tabur kurulması ve sonra da gelişmesi için çalışıyor, devrimi savunmak için parti taburu kuruyor vb. Bu görevi kendi dışındaymış gibi gören, davranan yoldaşlar, sizlerin kendi alanınızdan bu politikanın uygulanmasına katılma, katkı sağlama göreviniz yok mu? Kaç savaşçı örgütlediniz? İnşa çalışmasına katılmak üzere kaç parti üyesi ya da taraftarla tartıştınız veya savunmaya katılmak için baş vuran gençlerin taleplerini kararlaştırma sorumluluğunu üstlendiniz? Nedir parti çizgisine bağlılık?
Parti, dönemin görevleri içerisinde kadrolaşma çalışmasının hayati önemini ortaya koydu, bütün parti platformlarında en yüksek düzeyde ele aldı, tüm cephe önderliklerine, yönetici bütün komitelere ve üyelerine çağrı yaptı, sorumluluk ve görev üstlenmeleri talimatı verdi. Kendinize tabi ki soracaksınız, benim durumum ne, benim içerisinde yer aldığım organın durumu ne, parti çizgisini uygulamada ne kadar kararlı ve yaratıcıyım, nasıl bir örnek oluşturuyorum? Bu bağlamda görev ve sorumluluklarımı ne kadar anladım, yanıtlamaya ne kadar yöneldim?
Kendine görelik ("bana göre"lik) parti ölçüleriyle, parti anlayış ve değerleriyle, parti kültürü ve parti tarzıyla bağdaşmaz. Örneğin "kolektivizm" partinin yönetim ve işleyiş ilkesidir.
"MLKP'nin örgütsel işleyiş ilkesi kolektivizmdir. Kolektif akıl ve kolektif iradenin egemen olduğu bir işleyişi esas alan MLKP, eleştiri ve özeleştiriyi hayat damarlarından biri olarak görür. Hatalarına karşı tutumu sınıfa karşı sorumluluğu çerçevesinde ele alır. Hatalarına karşı hoşgörülü olmaz, onları gizlemez. " (Tüzük, madde 5, I bendi)
Parti organlarının işleyiş ve kararlarına organ üyelerinin etkin bireysel katılımlarının etkileşip sentezlenmesiyle oluşup kristalize olur, somutlaşır. Organ kararına sahip çıkmak, uygulamak, uygulamayı takip, denetlemek vb. Düzgün bir işleyiş, tartışma ve eleştiri, düşüncelerin, deneyimlerin etkileşimi, bilgilerin birleştirilmesi olmazsa kolektivizm oluşmaz.
Parti üyesisin ama üyelik aidatını (toplu ya da aksatıp-biriktirerek değil!), her ay düzenli ödemiyorsun! Sorumlu yoldaş tarafından istenmemiş olmasını, "neden istenmediğini" tasa da, sorun da etmiyorsun, eleştirmiyorsun, tartışmıyorsun! Ya da aidatları düzenli toplama sorumluluğunu yerine getirmediğin gibi, organına rapor da vermiyor, gündeme bile getirmiyorsun! Parti ölçütlerinin, parti tarzının yerine bireyselliğin, disiplinsizliğin, kendiliğindenciliğin geçtiğinin, bir ideolojik erezyon, partililiğin değersizleşmesi mikrobunun oluşmakta olduğunun ve oluştuğunun farkında değil misin? Neden bu mikropla barışıksın ve hatta üremesine katkı yapıyorsun? Partiyi, bir parti değerini savunmak, uygulamak için ne bekliyorsun!
Partide rapor sistemi merkezden bakınca parti omurgasına hakim olacak tarzda yürüyor, düzenli ve sistematik tarzda işliyor. Bu parti yaşamında çarpıcı biçimde devrimci bir rol oynuyor. Gerekliliği, önemi, anlam ve değeri herkes için açık, söz götürmez bir kazanım. Fakat rapor sisteminin en derin parti gerçekliğine kadar işlemesi gerekmiyor mu? Burada eksik olan, geride kalan yönetici parti örgütlerimiz ne bekliyorlar? O komitelerde görevli yoldaşların, organlarını ileri itmek için partinin bir kazanımını alana, parti örgütlerine, derinlere taşımak için inisiyatif göstermeleri, gerekmez mi? Organ sekreterlerimiz, tanımlanmış görevlerini yapmak, işlevlerinin gereğini yerine getirmek için neden harekete geçmezler?
Ya da düzgün parti işleyişini alın. Düzgün parti işleyişi merkezle, ikinci derecede örgütler arasındaki ilişki alanının sorun, konu ve görevi midir yalnızca? Sinir uçlarına değin tüm parti örgütleri için geçerli değil mi düzgün parti işleyişi? Parti yayınlarının dağıtımı, okunması, organlarda tartışılmasının bu kadar aksamasıyla nasıl barışık olabiliriz? Durumu devrimci biçimde dönüştürmek için partinin denenmiş ideolojik mücadele gücünü harekete geçirmek, gerekli olduğu durumlarda ideolojik mücadeleyi örgütsel tedbirler ile tahkim etmek için ne bekliyoruz?
Değişik çalışma alanlarında farklı düzeylerde yaşayan ve kendini gösteren parti tarzına yabancı, parti değerlerine dayanmayan, kerameti kendinden menkul tavır, yaklaşım ve tarzlar, partinin gelişimini ve ilerleyişini frenleyen ayak bağları, bugün parti saflarındaki ideolojik mücadelemizin öncelikli hedefleridir. Hiçbir yoldaş parti değerlerinin yerine "bana göreliğin" ikame edilmesini, parti değerlerinin yerine bireyselliğin, bireyci kendiliğindenciliğin konmasını seyredemez, benzer durumlarla barışık kalamaz. Parti organları en başta kendi üyeleri gelmek üzere tüm yoldaşları parti değerlerine bağlılık, parti çizgisi ve tarzının gereklerini yerine getirme çizgisinde bükülmez partizanlar olarak yetiştirmekle yükümlüdür.

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Klavuzumuz Parti Ölçüleridir
fc Share on Twitter
 

Sömürgeci faşist diktatörlük, Suruç katliamından başlayarak, PKK'ye, partimize ve emekçi sol hareketin kimi bölüklerine karşı ezme-irade kırma hedefiyle kapsamlı bir tasfiyeci planı yürürlüğe soktu. Ayırıcı özelliği, ortalama devrimciliğin, hele hele varlığını dergi çevresi biçiminde veya internet dünyasında sürdürme tarzının herhangi bir etkide bulunamayacağı bir irade çarpışması sürecidir bu. Keza birleşik mücadele kararlılık ve iradesi sergileyemediği ölçüde, kimi devrimci ve antifaşist grupların politik sahnenin seyircisi haline geleceği, etkileri altındaki kitlenin politik mücadele yeteneğinin çözülüp dağılacağı bir dönemdir bu. Partimiz karşıdevrimin saldırganlığının gemi azıya aldığı bu sert çarpışma dönemini, mücadeleci niteliğini güçlendirerek, daha ileri konumlanmalara yürüyerek, örgütsel düzey ve niteliğini yükselterek ve birleşik mücadeleyi geliştirme politikasını kararlılıkla sürdürerek cevaplamaya kilitlenmektedir.
Partimizin düşmanlarının öfke ve saldırganlığını, dostlarının ilgi, takdir ve sempatisini hak eden ideolojik-moral, politik ve örgütsel bakımdan tanık olunan gelişiminin temel itici güçleri, izlediği cepheleşme siyasetinde, Rojava devrimiyle ilişkilenişinde ve iç ideolojik mücadele ile devrimci eleştiri ve yenilenme gücünü harekete geçirmesinde somutlaşmaktadır. Partinin bu dönemdeki gelişiminin bu üç motoru kuşkusuz zamandaş ve etkileşim halinde. Keza her birinin partinin gelişiminde oynadığı devrimci rolün eşitsiz ve nitelikçe farklı olduğunu da kaydetmeliyiz. Kuşkusuz gelişmesinin bu güncel itici güçleri devrede kaldığı sürece parti, her birinin imkanlarını en son sınırına kadar realize edecek bir yaklaşım ve hareket tarzı içerisinde olacaktır. Son bir-iki yıllık süreçte Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da aydın gençliğin (işçi, işsiz semt gençliği için de geçerlidir bu) partiye yönelen ilgisiyle dördüncü bir devrimci itici güç sürece girmiş bulunuyor. İnkarcı faşist diktatörlüğe karşı mücadelenin ön saflarında çarpışan gençlik, partiye yönelen ilgisiyle, partiye yanlızca taze ve büyük bir devrimci enerji getirmiyor, aynı zamanda her haliyle mevcut fiili meşru kitle direnişinin ruhunu-havasını taşıyarak partinin içerden geliştirdiği devrimci yenilenmeye fiziki olduğu kadar moral, muazzam bir katkı ve itilim sağlıyor. Gelişmesinin güncel bütün itici güçlerinin ayırdında olmak, bunların her birinin kapsadığı devrimci imkanları emecek tarzda ilişkilenmek partinin kendi gelişimini yönetme yaklaşımının gereği ve güvencesidir.
Yukarıda tanımlanan bu dönem için parti önderliğinin çağırısına bakalım:
"Güçlü bir kafa emekçiliği ve her alanda (politika, örgüt, taktik, eğitim vb) cüret, dönemin parolasıdır. Cephe önderliklerinden başlayarak tüm parti örgütleri ve yoldaşlar böyle bir düzeyin gereklerini esas alacak, kendilerini bu ölçülere uyduracaklardır. Bu yönelim ve görevleri kendi dışında görme, izleyici, yorumcu, akıl verici tarzıyla hareket etme, parti ölçülerine uymak yerine "partiyi" kendi ölçülerine uydurma zihniyet ve pratiği dönemin iç ideolojik mücadelesinin ana hedefidir."
"Güçlü kafa emekçiliği" ve "her alanda cüret" direktifini parti çalışmaları ve partinin kendini var edişinin bütün alanlarında pratikleştirmenin önündeki engeller nelerdir?
En önemli sorun kuşkusuz "alışkanlıklar" ve alışkanlıklara bağlılıkta cisimleşen konformizmdir. Bir bakıma geride kalmakta olan ve kalan dönemin bakış açısı, düşünüş ve hareket tarzını, alışkanlıklarını devam ettirmek, yeni durumun ve dönemin gerisinde kalmak da diyebiliriz buna. Düşünce tembelliği ve yüzeysellik, "alışkanlıklar"ın merkezinde durmaktadır. Devrimciliği donuk, statik algılamanın etkilerini de ekleyebiliriz buna. Resmi parti görevleri, parti önderliği ve yetkili parti örgütlerinin ortaya koyduğu devrimci görevler ile, parti çizgisinin güncel sorun ve görevlerini sahipleniş ve ilişkilenişte kendini gösteren yüzeysellik ve düşünce tembelliği, yalnızca sonuç olarak böyledir. Hakikat daha derindedir. Devrimci görevlere yaklaşım ve duyarlılıkta, partiyi ve devrimci görevleri sahiplenişte, devrimci iddiaların çap ve düzeyinde, devrimci isteklerimizin gücündedir esas sorun. Tabi ki, devrimciliğin yaşam biçimi haline getirilmesindeki gerilik ve sıradanlıktadır. Diğer bir anlatımla alışkanlıkları yıkma ve yenilenme gücünün zayıflığında, yetmezliğindedir. Devrimciliğin alışkanlıklara tutsak düşüp teslim olması, sınırlanmasıdır bunlar.
Cüret eksikliği pek çok durumda "yeniyi" deneme çekingenliği, korkusu gibi görünür, böyledir de, ama aynı zamanda alışılmıştan, sınanmıştan kopmanın açığa çıkartacağı sonuçları göze alamamak, alışkanlıkların konforundan vazgeçememektir.
Panzehir kuşkusuz devrimci yenilenme gücünün açığa çıkartılmasında, harekete geçirilmesindedir. Her parti üyesinin kendisiyle ilişkilenişi bağlamında ele alındığında, kendi devrimci eylemlerinin özeleştirel biçimde aşılması devrimci düşünüş ve pratiğidir bu. Devrimcinin kendi sınırlarını yıkması, aşması, kendi devrimciliğini şu ya da bu bakımdan yeniden kurması, devrimci bakımdan yenilenmesi ve derinleşmesidir.
Partiden, kolektiften baktığımızda ise partiyi meydan getiren bireylerin ve kolektiflerin sınırlılıkları, yanlış kavrayışları, yetmezlikleri ve gerilikleriyle, zayıflıkları ve zaafları, küçük burjuva duygu ve düşünceleri, küçük burjuva yaşam biçimleri ve alışkanlıkları ile ideolojik mücadele ve örgütsel yöntemlerle devrimci dönüşümü zorlamak biçiminde kendini ortaya koyar. Diğer bir ifade ile kolektif, tüm partilileri ve parti organlarını, "parti çizgisi ve parti değerleri" düzeyine yükselmeye zorlayarak, ileri devrimci mevzilere çekerek devrimci bakımdan daha ileri düzeyde yapılandırır ve konumlandırır.
Parti çizgisi, parti değerleri, parti tarzı temelinde geliştirilmeyen düşünce ve davranışlar, ilişki biçimleri, partinin gelişim hızını zayıflatan, partiyi frenleyen, geri çeken, parti yaşamını ve ilişkilerini, parti çizgi ve tarzını, parti işleyişini bozan, parti dışı ve partiye yabancı, devrimci olmayan durumlardır. Parti içi ideolojik mücadelenin kesintisiz sürdürülmesi gereken ve bugün hedef merkezinde duran ideolojik sorunlardır bunlar.
Partinin yönelim ve görevlerini herhangi bir partili ya da parti örgütü "kendi dışında" görebilir mi? "İzleyici, yorumcu, akıl verici tarzıyla hareket" edebilir mi? Sorunun çözümünün parçası mı seyircisi mi olacaktır "etkin kolektif" bireyler? Bir partili ya da parti organı olarak kendisini de sorumlu görmek, görevin başarısına, sorunun çözümüne kendi alan ve konumundan katılmak, katkı yapmakla sorumlu değil midir? Parti önderliğinin ya da cephe önderliklerinin konumlanmasına, görev ve sorumluluklarını başarıyla yerine getirmesine hizmet edecek maddi, teknik ya da kadro, insan-bağlantı, olanakları aramak, bulmak, ilgili kurum ve alanlara sunmak sorumluluğundan herhangi bir yoldaş, herhangi bir parti örgütü kendini muaf tutabilir mi?
Parti üyelerinin parti basınını sistematik ve sıkı biçimde izlemeleri, incelemeleri parti çizigisini anlayabilmeleri, uygulayabilmeleri ve parti kitlesine kavratabilmelerinin zorunlu koşuludur. Bu olmaksızın üyeliğin gereklerini yerine getirebilirler mi? Başka türlü nasıl olacaktır da partiyi temsil edebilecekler, parti çizgisine bağlı kalabileceklerdir? Nasıl olacaktır da parti çizgisi temelinde kendilerini geliştirebileceklerdir? Parti basınını okumayı incelemeyi ihmal edilebilir gören, bulan, düşünen yoldaşlar bir çok durumda kendi düşüncelerini parti çizgisi diye dayattıklarının farkında değiller mi? Bu dar görüşlü bireyciliğin, bu sıradanlığın, bu geriliğin kendisine dayatılmasını kabul edebilir mi parti? Şu bir gerçektir ki, partinin gelişiminin gerisinde kalanlar yanlızca geride kalmış olmazlar. Kendilerini partinin gelişiminin ritmine uyarlamak için, bilinçli iradi çaba harcamadıklarında kaçınılmaz olarak partinin gelişimini frenleyen ve hatta geri çeken gerici bir rol oynamaktan da kurtulamazlar.
Partinin açık tanımlanmış "ölçüleri" vardır. Her yoldaş, her kurum bunlara uymak zorundadır. Herhangi bir parti görevi, görev alanı, kişilerin-bireysel ya da organların-kolektif iktidar alanı değil, partiyi ve devrimi, partililiği ve devrimciliği örgütleme, yeniden üretme ve geliştirme, partiye ve devrime hizmet alanıdır. Partinin "kolektif etkin birey" tanımı, partililerden devrimci insiyatif ve devrimci yaratıcılıklarını yapısal olarak geliştirmelerini talep ettiği kadar, kolektif davranma, yani parti kongreleri ve parti önderliğinin, yönetici parti örgütlerinin kararlarını ya da içerisinde yer aldıkları parti organlarının kararlarını tam bir tutarlılıkla uygulamalarını emreder. Partiyi geliştirmek, partinin ve devrimci gelişmenin ihtiyaçlarını yanıtlamak için bütün yeteneklerini ortaya koymayı, alanın bütün olanaklarının son sınırına kadar değerlendirme yakalaşım ve pratiği içerisinde olmayı gerektirir.
Bireyler ya da kurumlar düzgün parti işleyişinin yerine kendi ölçülerini ya da kendiliğindenliklerini, bireyselliklerini ikame edemezler. Parti hukuku, parti kültürü ve partinin devrimci gelenekleri, yazılı olmayan "yoldaşlık hukuku" bir parti üyesi hakkında organ ve muhatap dışı konuşmaya, bilgi vermeye, "bilgi toplamaya" izin vermez. Yapılırsa parti ortamını bozar, yoldaşlık hukuk ve güvenini berhava eder. Partiyi dernekleştirir, cemaatleştirir, sıradanlaştırır!
Şurası benim alanım, görevlerim şunlar, görevimi yaparım, gerisinden sorumlu değilim! Bu kısımcı, bireyci dar görüşlülüğün tezahürleri kabul ve tahhammül edilmez biçimde yansıyor. Bir parti üyesisin, yönetici bir parti organında görevlisin, organın görev ve sorumluluk alanı neyse sen de tümünden, tamamından sorumlusun! Bu açık, tanımlanmış, senin de çok iyi bildiğin bir gerçeklik. Parti sana defaatle bütünden sorumlu olduğunu anlatılıp göstermiyor mu? Nasıl oluyor da "kendi alanını, kendi görevini" olabilecek en dar, en sınırlı şekilde kavramayı başarıyor ve bunu partiye dayatıyorsun! Bunun parti değerleri, parti ölçütleriyle ne ilişkisi var, neden bireyselliğini, görüş açısı darlığını, sınırlandırılmış devrimciliğini partiye dayatıyorsun?
Partinin bölge devrimine, birleşik devrimimiz ve Rojava Devrimi'ne dair görüşlerini, yönelimlerini biliyorsun. Örneğin Rojava Devrimi'ni savunmak için parti enternasyonal tabur kurulması ve sonra da gelişmesi için çalışıyor, devrimi savunmak için parti taburu kuruyor vb. Bu görevi kendi dışındaymış gibi gören, davranan yoldaşlar, sizlerin kendi alanınızdan bu politikanın uygulanmasına katılma, katkı sağlama göreviniz yok mu? Kaç savaşçı örgütlediniz? İnşa çalışmasına katılmak üzere kaç parti üyesi ya da taraftarla tartıştınız veya savunmaya katılmak için baş vuran gençlerin taleplerini kararlaştırma sorumluluğunu üstlendiniz? Nedir parti çizgisine bağlılık?
Parti, dönemin görevleri içerisinde kadrolaşma çalışmasının hayati önemini ortaya koydu, bütün parti platformlarında en yüksek düzeyde ele aldı, tüm cephe önderliklerine, yönetici bütün komitelere ve üyelerine çağrı yaptı, sorumluluk ve görev üstlenmeleri talimatı verdi. Kendinize tabi ki soracaksınız, benim durumum ne, benim içerisinde yer aldığım organın durumu ne, parti çizgisini uygulamada ne kadar kararlı ve yaratıcıyım, nasıl bir örnek oluşturuyorum? Bu bağlamda görev ve sorumluluklarımı ne kadar anladım, yanıtlamaya ne kadar yöneldim?
Kendine görelik ("bana göre"lik) parti ölçüleriyle, parti anlayış ve değerleriyle, parti kültürü ve parti tarzıyla bağdaşmaz. Örneğin "kolektivizm" partinin yönetim ve işleyiş ilkesidir.
"MLKP'nin örgütsel işleyiş ilkesi kolektivizmdir. Kolektif akıl ve kolektif iradenin egemen olduğu bir işleyişi esas alan MLKP, eleştiri ve özeleştiriyi hayat damarlarından biri olarak görür. Hatalarına karşı tutumu sınıfa karşı sorumluluğu çerçevesinde ele alır. Hatalarına karşı hoşgörülü olmaz, onları gizlemez. " (Tüzük, madde 5, I bendi)
Parti organlarının işleyiş ve kararlarına organ üyelerinin etkin bireysel katılımlarının etkileşip sentezlenmesiyle oluşup kristalize olur, somutlaşır. Organ kararına sahip çıkmak, uygulamak, uygulamayı takip, denetlemek vb. Düzgün bir işleyiş, tartışma ve eleştiri, düşüncelerin, deneyimlerin etkileşimi, bilgilerin birleştirilmesi olmazsa kolektivizm oluşmaz.
Parti üyesisin ama üyelik aidatını (toplu ya da aksatıp-biriktirerek değil!), her ay düzenli ödemiyorsun! Sorumlu yoldaş tarafından istenmemiş olmasını, "neden istenmediğini" tasa da, sorun da etmiyorsun, eleştirmiyorsun, tartışmıyorsun! Ya da aidatları düzenli toplama sorumluluğunu yerine getirmediğin gibi, organına rapor da vermiyor, gündeme bile getirmiyorsun! Parti ölçütlerinin, parti tarzının yerine bireyselliğin, disiplinsizliğin, kendiliğindenciliğin geçtiğinin, bir ideolojik erezyon, partililiğin değersizleşmesi mikrobunun oluşmakta olduğunun ve oluştuğunun farkında değil misin? Neden bu mikropla barışıksın ve hatta üremesine katkı yapıyorsun? Partiyi, bir parti değerini savunmak, uygulamak için ne bekliyorsun!
Partide rapor sistemi merkezden bakınca parti omurgasına hakim olacak tarzda yürüyor, düzenli ve sistematik tarzda işliyor. Bu parti yaşamında çarpıcı biçimde devrimci bir rol oynuyor. Gerekliliği, önemi, anlam ve değeri herkes için açık, söz götürmez bir kazanım. Fakat rapor sisteminin en derin parti gerçekliğine kadar işlemesi gerekmiyor mu? Burada eksik olan, geride kalan yönetici parti örgütlerimiz ne bekliyorlar? O komitelerde görevli yoldaşların, organlarını ileri itmek için partinin bir kazanımını alana, parti örgütlerine, derinlere taşımak için inisiyatif göstermeleri, gerekmez mi? Organ sekreterlerimiz, tanımlanmış görevlerini yapmak, işlevlerinin gereğini yerine getirmek için neden harekete geçmezler?
Ya da düzgün parti işleyişini alın. Düzgün parti işleyişi merkezle, ikinci derecede örgütler arasındaki ilişki alanının sorun, konu ve görevi midir yalnızca? Sinir uçlarına değin tüm parti örgütleri için geçerli değil mi düzgün parti işleyişi? Parti yayınlarının dağıtımı, okunması, organlarda tartışılmasının bu kadar aksamasıyla nasıl barışık olabiliriz? Durumu devrimci biçimde dönüştürmek için partinin denenmiş ideolojik mücadele gücünü harekete geçirmek, gerekli olduğu durumlarda ideolojik mücadeleyi örgütsel tedbirler ile tahkim etmek için ne bekliyoruz?
Değişik çalışma alanlarında farklı düzeylerde yaşayan ve kendini gösteren parti tarzına yabancı, parti değerlerine dayanmayan, kerameti kendinden menkul tavır, yaklaşım ve tarzlar, partinin gelişimini ve ilerleyişini frenleyen ayak bağları, bugün parti saflarındaki ideolojik mücadelemizin öncelikli hedefleridir. Hiçbir yoldaş parti değerlerinin yerine "bana göreliğin" ikame edilmesini, parti değerlerinin yerine bireyselliğin, bireyci kendiliğindenciliğin konmasını seyredemez, benzer durumlarla barışık kalamaz. Parti organları en başta kendi üyeleri gelmek üzere tüm yoldaşları parti değerlerine bağlılık, parti çizgisi ve tarzının gereklerini yerine getirme çizgisinde bükülmez partizanlar olarak yetiştirmekle yükümlüdür.