Kararlarla İlişkilenişe Notlar
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Bir karar vermekle başlar her şey. Ve karar vermek iyi bir başlangıçtır.
Her karar anı yeni biçimde bir özneleşme halidir. Her duruma istenilen biçimde ve yönde bir müdahale imkanı kazanılır böylece.
Karar verebilmenin kendisi de bir iradedir. Bir durumdan başka bir duruma geçme isteğinin göstergesidir. Kendisi için karar verebilmeyi başarmak ve kararla uyum halinde yaşamak insanı kendisi için bir varlık düzeyine çeker.
Bir partinin varlık hakkı kazanmasının yolu eylemli bir varoluştur. Karar ya da kararlar toplamı, eylemi ortaya çıkarır. Karardan uzak kalmak, eylemden uzak kalmak ve dolayısıyla partiden "uzak" kalmaktır.
Kararlarla kurulan ilişki, aynı zamanda, partimizin varlık hakkı ve iradesiyle kurulan ilişkinin somutlaşmış bir ifadesidir. Ve her parti militanı tam da buradan kendine sorular sormalı, kendisinde bu anlamda partiyi nasıl somutladığını tartışmalıdır.
Karar ve ciddiyet
Ciddiyet her şeyden evvel karara inanmayı, güvenmeyi gerektirir. Kararla barışık olunmazsa etkin ve enerjik bir uygulama gücü elde etmek zordur.
Kararlar uygulanmak için alınmıştır. Alınmış bir kararı tartışmak uygulama iradesini zaafa uğratmaktan başka bir işe yaramaz.
Keza kararlar arasında seçmecilik ya da kendimize göre önemli-önemsiz ayrımı yapmak da karar iradesini parçalı yanıtlamak anlamına gelir. Oysa uygulama aşamasında artık dikkat ve enerjinin yoğunlaşacağı tek nokta vardır ve o da kararları eksiksiz hayata geçirmektir. Diğer her şey, biliçli ya da bilinçsiz, karar alıcıları -bu kendimiz de olabiliriz- boşa çıkarmaktan başka bir anlam taşımaz. O zaman kendimizi ciddiye almalı ve bizi boşa çıkaracak her tutuma karşı devrimci mücadelecilik görevini yerine getirmekte bir an olsun tereddüt etmemeliyiz.
Karar ve esneklik
Pek çok karar, kendi içinde zorunlu bir esneklik payı barındırır. Bu esneklik uygulamaya güç katma ve uygulamada zenginleşme istek ve ihtiyacının ürünü olarak ortaya çıkar. Ve ayrıca, kendinden bir şey katma yolunun açıklığı anlamına gelir. Fakat burada esneklik, karara karşı kullanılamaz. Şöyle ki, esneklik adı altında karar kendi bağlamından koparılırsa ya da karar üzerinde yeni "açılımlar" yapılarak karar başkalaştırılırsa, yeni bir durum ortaya çıkar ve aslında karar iradesi berhava edilerek karar anlam kaybına uğratılır.
Evet, kararlarda bir esneklik vardır ve olmalıdır da, ama her kararın bir amacı vardır ve karar amacından koparılmamalıdır. Esneklik ve kararın ruhu arasındaki bağ her zaman odaklanılan yer olmalıdır.
En dar anlamda, karar alınan an ile kararın uygulanması arasında bir zaman farkı vardır. Ve bu zaman aralığında ya da karar henüz hayata geçirilmekteyken birçok gelişme yaşanabilir. Gelişmelere bağlı yenilemek adına kararı tanınmaz hale getirmek de kararı bir biçimde boşa çıkarmaktır. Kararın kişiliği bozulmadan zenginleştirilmesi tabii ki mümkün ve gereklidir, fakat bu, kararı kendinden çıkarmaya dönüşmemelidir.
Karar ve zaman
Karar somut bir zaman ve mekan bağlamında şekillenir.
Her karar bir zamanla bağlar kendini. Zamana bağlanmamış bir karar, karar değil, olsa olsa perspektiftir. Perspektif değil de karardan bahsediyorsak, bir zaman aralığı belirlenimine ihtiyacımız vardır. Karar zamandan koparıldığında solmaya ve ölmeye mecbur kalır.
Her kararı muhakkak bir zaman planlamasına tabi kılmalıyız ki kendimizi ve kararımızı doğru yönetebilelim. Ya da, zamana bağlanmış kararlar varsa, bu kararları şu ya da bu zamanda değil de, tam da istenilen ve hedeflenen zamanda hayata geçirmek karara bir anlam katar.
Hiçbir parti organı ve hiçbir yoldaş zaman ile karar arasındaki ilişkide kendine göre davranma hakkını kendinde bulmamalıdır.
Karar ve denetim
Karar iyi bir şeydir demiştik. Kararları kendi görev alanlarımıza doğru çekip uygulamaya sokmak ise daha iyi bir şeydir. Ama daha da iyisi, karardan murat edilenin başarılmasını sağlamaktır.
Bir halk deyişi vardır: "Saldım çayıra, mevlam kayıra." Yani, salanın çayıra salmakla işi bitmiş, görevi mevla devralmıştır. Ne diyelim, allah sonunu hayır etsin. Lakin biz işimizi mevlaya bırakmayacaksak -ki dünya işi dünyada çözülür-, o vakit kararların sıkı takipçisi olacağız.
Birincisi, aldığımız kararları unutmamakla başlayacak her şey. Kararlarımız tüm uygulayıcı kuvvetler bakımından bilinir ve unutulmaz olacak. Başka nasıl olacak ki demeyin, çok karar vardır böyle unutuluşa gelmiş olan. Burada kaçınılması gereken en önemli sorun, denetimin tüm yapıp etmelerin en sonuna bırakılmasıdır. Çünkü bu andan sonra ancak sonuçlar ve nedenleri üzerine tartışma, analiz etme imkanı kalır elde. Durum değiştirici bir irade olmanın vakti çoktan geçmiştir ve aslında geç kalınmıştır.
Kararla uyumlu bir sonuç ya da veri elde etmek için ara toplantılarla hem kararlar tekrar tekrar hatırlatılmalı ve hem de uygulama denetlenmelidir. Olası tıkanma ve çözümsüzlüklere farklı alanlardan elde edilmiş deneyimler ışığında çözüm gücü olmak, yol açmak, bu anlamda kararın içinde olmak gerekir. Kimi durumlarda birlikte yaparak yapılabilirliğine ikna etmek ya da nasıl yapılabileceğini göstermek de denetimin içindedir. Belli anlarda yeni kuvvet takviyelerine ihtiyaç varsa, kuvvet transfer ederek kararın uygulama gücünü artıracak hamlelerde bulunmak da denetçinin görevleri arasındadır.
Uygulamanın denetimi etkin bir özne faaliyetidir. Denetleyene daha fazla düşünsel emek ve gerektiği yerde ve anda pratik emekçilik görevleri yükler. Amaç, hedefle uyumlu bir uygulama açığa çıkarmak, verili durumda partimizin ve halkımızın ihtiyaç ve taleplerine yanıt olabilecek bir pratik inşa etmektir.
Daha kararı alırken başarılacağına inanç varsa ve denetim de kararın arkasındaki bu kararlı iradeye yaslanabilirse, o zaman değmeyin denetimin keyfine.
Karar vermek iyi bir şeydir. Kararı nakış işler gibi hayata geçirmek daha da iyidir. Kararın amacının hasıl olması ise en iyisidir.

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Kararlarla İlişkilenişe Notlar
fc Share on Twitter
 

Bir karar vermekle başlar her şey. Ve karar vermek iyi bir başlangıçtır.
Her karar anı yeni biçimde bir özneleşme halidir. Her duruma istenilen biçimde ve yönde bir müdahale imkanı kazanılır böylece.
Karar verebilmenin kendisi de bir iradedir. Bir durumdan başka bir duruma geçme isteğinin göstergesidir. Kendisi için karar verebilmeyi başarmak ve kararla uyum halinde yaşamak insanı kendisi için bir varlık düzeyine çeker.
Bir partinin varlık hakkı kazanmasının yolu eylemli bir varoluştur. Karar ya da kararlar toplamı, eylemi ortaya çıkarır. Karardan uzak kalmak, eylemden uzak kalmak ve dolayısıyla partiden "uzak" kalmaktır.
Kararlarla kurulan ilişki, aynı zamanda, partimizin varlık hakkı ve iradesiyle kurulan ilişkinin somutlaşmış bir ifadesidir. Ve her parti militanı tam da buradan kendine sorular sormalı, kendisinde bu anlamda partiyi nasıl somutladığını tartışmalıdır.
Karar ve ciddiyet
Ciddiyet her şeyden evvel karara inanmayı, güvenmeyi gerektirir. Kararla barışık olunmazsa etkin ve enerjik bir uygulama gücü elde etmek zordur.
Kararlar uygulanmak için alınmıştır. Alınmış bir kararı tartışmak uygulama iradesini zaafa uğratmaktan başka bir işe yaramaz.
Keza kararlar arasında seçmecilik ya da kendimize göre önemli-önemsiz ayrımı yapmak da karar iradesini parçalı yanıtlamak anlamına gelir. Oysa uygulama aşamasında artık dikkat ve enerjinin yoğunlaşacağı tek nokta vardır ve o da kararları eksiksiz hayata geçirmektir. Diğer her şey, biliçli ya da bilinçsiz, karar alıcıları -bu kendimiz de olabiliriz- boşa çıkarmaktan başka bir anlam taşımaz. O zaman kendimizi ciddiye almalı ve bizi boşa çıkaracak her tutuma karşı devrimci mücadelecilik görevini yerine getirmekte bir an olsun tereddüt etmemeliyiz.
Karar ve esneklik
Pek çok karar, kendi içinde zorunlu bir esneklik payı barındırır. Bu esneklik uygulamaya güç katma ve uygulamada zenginleşme istek ve ihtiyacının ürünü olarak ortaya çıkar. Ve ayrıca, kendinden bir şey katma yolunun açıklığı anlamına gelir. Fakat burada esneklik, karara karşı kullanılamaz. Şöyle ki, esneklik adı altında karar kendi bağlamından koparılırsa ya da karar üzerinde yeni "açılımlar" yapılarak karar başkalaştırılırsa, yeni bir durum ortaya çıkar ve aslında karar iradesi berhava edilerek karar anlam kaybına uğratılır.
Evet, kararlarda bir esneklik vardır ve olmalıdır da, ama her kararın bir amacı vardır ve karar amacından koparılmamalıdır. Esneklik ve kararın ruhu arasındaki bağ her zaman odaklanılan yer olmalıdır.
En dar anlamda, karar alınan an ile kararın uygulanması arasında bir zaman farkı vardır. Ve bu zaman aralığında ya da karar henüz hayata geçirilmekteyken birçok gelişme yaşanabilir. Gelişmelere bağlı yenilemek adına kararı tanınmaz hale getirmek de kararı bir biçimde boşa çıkarmaktır. Kararın kişiliği bozulmadan zenginleştirilmesi tabii ki mümkün ve gereklidir, fakat bu, kararı kendinden çıkarmaya dönüşmemelidir.
Karar ve zaman
Karar somut bir zaman ve mekan bağlamında şekillenir.
Her karar bir zamanla bağlar kendini. Zamana bağlanmamış bir karar, karar değil, olsa olsa perspektiftir. Perspektif değil de karardan bahsediyorsak, bir zaman aralığı belirlenimine ihtiyacımız vardır. Karar zamandan koparıldığında solmaya ve ölmeye mecbur kalır.
Her kararı muhakkak bir zaman planlamasına tabi kılmalıyız ki kendimizi ve kararımızı doğru yönetebilelim. Ya da, zamana bağlanmış kararlar varsa, bu kararları şu ya da bu zamanda değil de, tam da istenilen ve hedeflenen zamanda hayata geçirmek karara bir anlam katar.
Hiçbir parti organı ve hiçbir yoldaş zaman ile karar arasındaki ilişkide kendine göre davranma hakkını kendinde bulmamalıdır.
Karar ve denetim
Karar iyi bir şeydir demiştik. Kararları kendi görev alanlarımıza doğru çekip uygulamaya sokmak ise daha iyi bir şeydir. Ama daha da iyisi, karardan murat edilenin başarılmasını sağlamaktır.
Bir halk deyişi vardır: "Saldım çayıra, mevlam kayıra." Yani, salanın çayıra salmakla işi bitmiş, görevi mevla devralmıştır. Ne diyelim, allah sonunu hayır etsin. Lakin biz işimizi mevlaya bırakmayacaksak -ki dünya işi dünyada çözülür-, o vakit kararların sıkı takipçisi olacağız.
Birincisi, aldığımız kararları unutmamakla başlayacak her şey. Kararlarımız tüm uygulayıcı kuvvetler bakımından bilinir ve unutulmaz olacak. Başka nasıl olacak ki demeyin, çok karar vardır böyle unutuluşa gelmiş olan. Burada kaçınılması gereken en önemli sorun, denetimin tüm yapıp etmelerin en sonuna bırakılmasıdır. Çünkü bu andan sonra ancak sonuçlar ve nedenleri üzerine tartışma, analiz etme imkanı kalır elde. Durum değiştirici bir irade olmanın vakti çoktan geçmiştir ve aslında geç kalınmıştır.
Kararla uyumlu bir sonuç ya da veri elde etmek için ara toplantılarla hem kararlar tekrar tekrar hatırlatılmalı ve hem de uygulama denetlenmelidir. Olası tıkanma ve çözümsüzlüklere farklı alanlardan elde edilmiş deneyimler ışığında çözüm gücü olmak, yol açmak, bu anlamda kararın içinde olmak gerekir. Kimi durumlarda birlikte yaparak yapılabilirliğine ikna etmek ya da nasıl yapılabileceğini göstermek de denetimin içindedir. Belli anlarda yeni kuvvet takviyelerine ihtiyaç varsa, kuvvet transfer ederek kararın uygulama gücünü artıracak hamlelerde bulunmak da denetçinin görevleri arasındadır.
Uygulamanın denetimi etkin bir özne faaliyetidir. Denetleyene daha fazla düşünsel emek ve gerektiği yerde ve anda pratik emekçilik görevleri yükler. Amaç, hedefle uyumlu bir uygulama açığa çıkarmak, verili durumda partimizin ve halkımızın ihtiyaç ve taleplerine yanıt olabilecek bir pratik inşa etmektir.
Daha kararı alırken başarılacağına inanç varsa ve denetim de kararın arkasındaki bu kararlı iradeye yaslanabilirse, o zaman değmeyin denetimin keyfine.
Karar vermek iyi bir şeydir. Kararı nakış işler gibi hayata geçirmek daha da iyidir. Kararın amacının hasıl olması ise en iyisidir.