Savaş Ve Savaşçı Diyalektiğinde Komutanın Anlamı
Share on Facebook Share on Twitter

 
Diğer yazılar
 

 

 Partinin Sesi / Temmuz - Ağustos / Sayı 97

 

Bilgi ile irade, bilmek ile yapabilmek arasında daima "yol" vardır. Bilgi eyleme dönüşmüşse, gerçek anlamda rolünü oynamıştır. Yoksa bu, bir yığın söz kalabalığından öte bir anlam taşımaz. Bilginin zaferi onu pratikleştirmekten geçer. Doğru anda, doğru yerde ve doğru tarzda.
Komuta tarzımızı tartıştığımızda, esasta bilgiyi iradi bir güce dönüştürmede sorunlar açığa çıktığı görülür. Bilmek ile yapmak doğru orantısını kurmak, komuta gücünü büyüten en önemli faktördür. Buradaki yapmak eylemi, sadece politik askeri faaliyetin eylemsel yansıması değildir, komutan ve savaşçı yoldaşlar arasındaki ilişkide de somutlaşmaktadır. Hele ki bu cephe savaşı daha sınırlı bir alanda yürütülüyorsa ve kent savaşının gerilla birliğiyse, burada savaşçı­komutan ilişkisi daha sıkı bağlar gerektirir. Komutan, savaşın teknik ve taktik, yani savaş cephesini oluşturan tüm enstrümanlarını olduğu gibi, savaşçı gücünü de doğru sevk ve idare etmelidir.
Komutanın öncü ve önder olma tavrı tam da bu ilişki ağı içinde karşılık bulur. Komutan olmak, veya bir üst örgütsel görev almak, kendi başına ,komutanı öncü güç yapmaz. Öncülük, savaş sanatında olduğu gibi günlük yaşamda ve yoldaşlık ilişkilerinde de ustalığı gerektirir. Yaşam içerisinde açığa çıkan sorunları çözemeyen, günlük yaşamını komutanlık işlevine uygun örgütleyemeyen, örgütsel işleyişi sağlayamayan bir pratiğin, önder bir rol oynaması mümkün değildir. Öncülük ve önderlik yaşamın ayrıntılarına kadar sirayet eder. Yaşamda emekçilik, yoldaşı ile ilgili sıkı gözlemlere sahip olmak, yoldaşlarına ilgi, onların ihtiyaçlarını kestirebilmek ve çözümü konusunda kendine görev çıkarmak... Yaşamda nezaketli bir yoldaşlığı, kavgada azimli bir duruşu gerektirir komutanlık.
Tarih boyunca tüm savaşlarda usta komutanlar savaşın ayrıntılarıyla uğraşmışlardır. Çünkü savaşta ayrıntı zaferin yanı başındadır. En küçük bir bilgi kimi zaman büyük roller oynamıştır. Cengiz Han, ünlü "çivi, nal ve savaşın yenilgisi" diyalektiğini kurarken, ayrıntıya verdiği önemde hiç de haksız değildir. Bugünkü savaşta ise bu daha çok önem kazanmıştır. Gözden kaçan her ayrıntı, eylemin başarısına etki eder. Komutan ve savaşçı ilişkisinde de ayrıntı önemli bir yerde
durmaktadır.
Komutan, insan gerçeğini bütünlüğü içinde görebilme yetisinden yoksunsa, içinden çıkılamaz bir görüş ve düşünce karmaşasına düşer. Bu karmaşayı bertaraf etmek, soruna yol açan konuya hakimiyetten geçer. Komutanlık, tabiri caizse, insan sarrafı olmayı gerektirir. Komutan, savaşçıyı iyi tanımalı, onun sorunlar karşısında nasıl bir tavır takınacağına hakim olmalıdır. Onun niteliklerine hakim olması gerektiği gibi, sevinç ve üzüntüsünü de hissetmeli, yaşanabilecek sorunları önceden sezebilmelidir. Sezmek ve hissetmek, savaş sanatının inceliklerinde olduğu gibi, yoldaş ilişkilerinde de önem arz etmektedir. Komutan, olmakta olanı önceden görmeli, buna uygun pratik bir hat izlemelidir. Olayları ve olguları doğru kavramalı ve doğru bir analizden geçirmelidir.
Eleştiri ve özeleştiri kurumu devrimci kişiliğimizin parti tarzında yoğrulup inşa edilmesi için zorunluluktur. Bir komutan için bu zorunluluk, daha büyük bir sorumlulukla ilişki kurmayı gerektirir. Komutan, savaşçının şekillenmesinde, savaş tarzının yaratılmasında, savaşçının partilileşmesinde birinci dereceden sorumludur. Savaşçı, komutanın komuta tarzından öğrenir, etkilenir. O halde komutan, ilkin kendisine bakmalıdır. Ne kadar dönüştüğüne, ne kadar özeleştirel davrandığına, kendi hatalarına karşı ne denli acımasız olduğuna, yani çuvaldızı kendisine ne kadar batırdığına bakmalıdır. Bu tarzda yaklaşım hem komutayı güçlendirir, çöze çöze ilerlemesini sağlar, hem de savaşçıyı daha ileri bir noktaya davet eder. Dolayısıyla, önce özeleştiri gelir. Ve özeleştiriyi de en önce en sorumlu yoldaş ferahlıkla yapmalıdır. Eleştiri ise bir adım sonra gelir. Eleştiri, "söyledim benden çıktı, artık yoldaşın kendi sorunu" gibi bir yüzeysellikle ele alınamaz. Komutan yaptığı eleştirinin sorumluluğunu taşımalıdır. Eleştirinin sonuç alıcı olması için emek vermelidir. Eleştiriden sonraki süreci bilinçli biçimde örgütlemelidir. Yoldaşının düşünmesi, tartışması, kendisini pratikte ortaya koyması için fırsatlar yaratmalıdır. Ancak böyle bir ilişki tarzı, gerçek anlamda eleştiriden sonuç almayı garantiler.
Komutan bilgiye karşı sorumlu davranmalıdır. Bilgi gerektiği anda kullanılmak üzere verilir.
Savaşçının üzerinde bir güç oluşturmak için ya da sohbetlerin paylaşım konusu olarak kullanmak için değil. Komutan, görevi gereği, bir savaşçının ulaşacağından daha fazla bilgi ve deneyim ile donanmıştır ya da donatılmıştır. Dolayısıyla, eldeki bilgi doğru biçimde, zamanında ve ihtiyaç oldukça ve yine paylaşılması gerektiği kadar paylaşılmalıdır. Savaşımın gizliliği, düşman gerçekliği ve örgütsel güvenlik, savaşçı ve komutan arasındaki ilişkilerdeki (bu yanıyla) paylaşımın zorunlu sınırlılığını gerektirir. Aksi tutumlar, güvenlik sorunları açığa çıkarabileceği gibi, ortamı da bozucu rol oynar. Hatta dedikodu rutin paylaşım biçimi haline gelir.
Komutanın beceri ve yetenekleri savaş alanında sınanır. Çünkü savaş çoğunlukla belirsizlik alanıdır. Karşı gücün de savaş iradesi düşünüldüğünde, sürprizlerle karşılaşma olasılığı savaşın gerçeğidir. Yetenek, deneyim ve illa ki kararlılık, bu belirsizlik ortamında yol göstericidir. Komutan bu ortamda, sorumluluk almaktan çekinmeyeceği gibi, sorumluluk vermekten de çekinmemelidir.
Sorumluluktan kaçan, imtina eden komutan, savaşı daha baştan kaybetmiştir. Bu sorumluluk bilginin, kararlılığın ve cesaretin gücüne dayanmalıdır. Cesaret, en kısa tanımıyla, gözüpekliktir. Ama bu gözüpeklik esasta kaynağını ideolojiden almalıdır.
Kör cesaret, savaşı baştan kaybettirir ve savaşçı gücü belirsizliğin anaforunda savunmasız bırakır. Sorumluluk almak ve vermek irade ister, irade de gücünü bilgiden ve ideolojiden almalıdır. Yine cesaret, gücünü aynı zamanda güncel politik gelişimin komutandan ve savaş gücünden ne
beklediğini bilmekten, bu bilgiye ulaştıracak politik önderlik kabiliyetinden alır, almalıdır. Komutan nihayetinde, devrimci politikanın askeri biçimlerle inşasından sorumludur. Politik önderlik yetmezliği, komutanın doğru zamanda, doğru yerde, doğru güçle sürece müdahalesini engeller.
İdeolojik netlik ve kararlılık, politik önderlik kabiliyeti, komutanın cesaretini büyütecektir.
Komutan bir çizgi savaşçısıdır. Partinin devrim anlayışını, strateji ve taktik kavrayışını, politika yapış tarzını, örgütsel sistemini kendisinde cisimleştirmek, kendi gelişimini buradan yönetmek ve komuta ettiği gücü bu çizgide savaştırmaktan sorumludur. Yoldaş komutan bu sorumluluğunu yerine getirmek için partiden öğrenmeyi, partiyi bütün derinliğiyle kavramayı kendisine görev edinmelidir.
Emir­komuta ilişkisi içerisinde özenli olmalıdır komutan. Dili ve üslubu net ve yoldaşça olmalıdır.
Baskılayıcı dil ve söylemlerden uzak durmalı, emir ve talimatları doğru tarzda ifade etmelidir. Hatta mümkünatı varsa, alınan kararlara savaşçı gücü dahil etmelidir. Ya da bu kararları onlara benimsetmelidir. İçselleşmiş bir kararın pratik sahada uygulanışı kuşkusuz daha güçlü olacaktır.
Komutan savaşçıyla ilişkisinde adaletli olmalıdır. Eksik yanların eleştirisini yaptığı gibi, olumlulukların da hakkını teslim etmelidir. Kişisel antipati ve sempatilere dayalı hareket etmekten itinayla kaçınmalıdır. İlişkilerinde yoldaşlık ölçülerinden şaşmamalıdır. Komutana güven, onun adaletli yaklaşımından beslenir. Bencil, bireyci, kayırmacı yaklaşımlar, komutanın yönetme gücünü zayıflattığı gibi, savaşı zafere taşımaz. Yukarıda belirttiğimiz gibi, komutan­savaşçı ilişkisinde zafere giden yol tek parçayla sınırlı değildir, birbiriyle bağlantılı birçok parçayı kapsamaktadır. İyi bir komutanlık, ifade ettiğimiz kıstasları hakkıyla yerine getirmekle olanaklıdır. Zaferi mümkün kılan ise, işte bu ilişkiler diyalektiğini doğru kurmaktır.
Berxwedan Bulut

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Savaş Ve Savaşçı Diyalektiğinde Komutanın Anlamı
fc Share on Twitter

 

 

 Partinin Sesi / Temmuz - Ağustos / Sayı 97

 

Bilgi ile irade, bilmek ile yapabilmek arasında daima "yol" vardır. Bilgi eyleme dönüşmüşse, gerçek anlamda rolünü oynamıştır. Yoksa bu, bir yığın söz kalabalığından öte bir anlam taşımaz. Bilginin zaferi onu pratikleştirmekten geçer. Doğru anda, doğru yerde ve doğru tarzda.
Komuta tarzımızı tartıştığımızda, esasta bilgiyi iradi bir güce dönüştürmede sorunlar açığa çıktığı görülür. Bilmek ile yapmak doğru orantısını kurmak, komuta gücünü büyüten en önemli faktördür. Buradaki yapmak eylemi, sadece politik askeri faaliyetin eylemsel yansıması değildir, komutan ve savaşçı yoldaşlar arasındaki ilişkide de somutlaşmaktadır. Hele ki bu cephe savaşı daha sınırlı bir alanda yürütülüyorsa ve kent savaşının gerilla birliğiyse, burada savaşçı­komutan ilişkisi daha sıkı bağlar gerektirir. Komutan, savaşın teknik ve taktik, yani savaş cephesini oluşturan tüm enstrümanlarını olduğu gibi, savaşçı gücünü de doğru sevk ve idare etmelidir.
Komutanın öncü ve önder olma tavrı tam da bu ilişki ağı içinde karşılık bulur. Komutan olmak, veya bir üst örgütsel görev almak, kendi başına ,komutanı öncü güç yapmaz. Öncülük, savaş sanatında olduğu gibi günlük yaşamda ve yoldaşlık ilişkilerinde de ustalığı gerektirir. Yaşam içerisinde açığa çıkan sorunları çözemeyen, günlük yaşamını komutanlık işlevine uygun örgütleyemeyen, örgütsel işleyişi sağlayamayan bir pratiğin, önder bir rol oynaması mümkün değildir. Öncülük ve önderlik yaşamın ayrıntılarına kadar sirayet eder. Yaşamda emekçilik, yoldaşı ile ilgili sıkı gözlemlere sahip olmak, yoldaşlarına ilgi, onların ihtiyaçlarını kestirebilmek ve çözümü konusunda kendine görev çıkarmak... Yaşamda nezaketli bir yoldaşlığı, kavgada azimli bir duruşu gerektirir komutanlık.
Tarih boyunca tüm savaşlarda usta komutanlar savaşın ayrıntılarıyla uğraşmışlardır. Çünkü savaşta ayrıntı zaferin yanı başındadır. En küçük bir bilgi kimi zaman büyük roller oynamıştır. Cengiz Han, ünlü "çivi, nal ve savaşın yenilgisi" diyalektiğini kurarken, ayrıntıya verdiği önemde hiç de haksız değildir. Bugünkü savaşta ise bu daha çok önem kazanmıştır. Gözden kaçan her ayrıntı, eylemin başarısına etki eder. Komutan ve savaşçı ilişkisinde de ayrıntı önemli bir yerde
durmaktadır.
Komutan, insan gerçeğini bütünlüğü içinde görebilme yetisinden yoksunsa, içinden çıkılamaz bir görüş ve düşünce karmaşasına düşer. Bu karmaşayı bertaraf etmek, soruna yol açan konuya hakimiyetten geçer. Komutanlık, tabiri caizse, insan sarrafı olmayı gerektirir. Komutan, savaşçıyı iyi tanımalı, onun sorunlar karşısında nasıl bir tavır takınacağına hakim olmalıdır. Onun niteliklerine hakim olması gerektiği gibi, sevinç ve üzüntüsünü de hissetmeli, yaşanabilecek sorunları önceden sezebilmelidir. Sezmek ve hissetmek, savaş sanatının inceliklerinde olduğu gibi, yoldaş ilişkilerinde de önem arz etmektedir. Komutan, olmakta olanı önceden görmeli, buna uygun pratik bir hat izlemelidir. Olayları ve olguları doğru kavramalı ve doğru bir analizden geçirmelidir.
Eleştiri ve özeleştiri kurumu devrimci kişiliğimizin parti tarzında yoğrulup inşa edilmesi için zorunluluktur. Bir komutan için bu zorunluluk, daha büyük bir sorumlulukla ilişki kurmayı gerektirir. Komutan, savaşçının şekillenmesinde, savaş tarzının yaratılmasında, savaşçının partilileşmesinde birinci dereceden sorumludur. Savaşçı, komutanın komuta tarzından öğrenir, etkilenir. O halde komutan, ilkin kendisine bakmalıdır. Ne kadar dönüştüğüne, ne kadar özeleştirel davrandığına, kendi hatalarına karşı ne denli acımasız olduğuna, yani çuvaldızı kendisine ne kadar batırdığına bakmalıdır. Bu tarzda yaklaşım hem komutayı güçlendirir, çöze çöze ilerlemesini sağlar, hem de savaşçıyı daha ileri bir noktaya davet eder. Dolayısıyla, önce özeleştiri gelir. Ve özeleştiriyi de en önce en sorumlu yoldaş ferahlıkla yapmalıdır. Eleştiri ise bir adım sonra gelir. Eleştiri, "söyledim benden çıktı, artık yoldaşın kendi sorunu" gibi bir yüzeysellikle ele alınamaz. Komutan yaptığı eleştirinin sorumluluğunu taşımalıdır. Eleştirinin sonuç alıcı olması için emek vermelidir. Eleştiriden sonraki süreci bilinçli biçimde örgütlemelidir. Yoldaşının düşünmesi, tartışması, kendisini pratikte ortaya koyması için fırsatlar yaratmalıdır. Ancak böyle bir ilişki tarzı, gerçek anlamda eleştiriden sonuç almayı garantiler.
Komutan bilgiye karşı sorumlu davranmalıdır. Bilgi gerektiği anda kullanılmak üzere verilir.
Savaşçının üzerinde bir güç oluşturmak için ya da sohbetlerin paylaşım konusu olarak kullanmak için değil. Komutan, görevi gereği, bir savaşçının ulaşacağından daha fazla bilgi ve deneyim ile donanmıştır ya da donatılmıştır. Dolayısıyla, eldeki bilgi doğru biçimde, zamanında ve ihtiyaç oldukça ve yine paylaşılması gerektiği kadar paylaşılmalıdır. Savaşımın gizliliği, düşman gerçekliği ve örgütsel güvenlik, savaşçı ve komutan arasındaki ilişkilerdeki (bu yanıyla) paylaşımın zorunlu sınırlılığını gerektirir. Aksi tutumlar, güvenlik sorunları açığa çıkarabileceği gibi, ortamı da bozucu rol oynar. Hatta dedikodu rutin paylaşım biçimi haline gelir.
Komutanın beceri ve yetenekleri savaş alanında sınanır. Çünkü savaş çoğunlukla belirsizlik alanıdır. Karşı gücün de savaş iradesi düşünüldüğünde, sürprizlerle karşılaşma olasılığı savaşın gerçeğidir. Yetenek, deneyim ve illa ki kararlılık, bu belirsizlik ortamında yol göstericidir. Komutan bu ortamda, sorumluluk almaktan çekinmeyeceği gibi, sorumluluk vermekten de çekinmemelidir.
Sorumluluktan kaçan, imtina eden komutan, savaşı daha baştan kaybetmiştir. Bu sorumluluk bilginin, kararlılığın ve cesaretin gücüne dayanmalıdır. Cesaret, en kısa tanımıyla, gözüpekliktir. Ama bu gözüpeklik esasta kaynağını ideolojiden almalıdır.
Kör cesaret, savaşı baştan kaybettirir ve savaşçı gücü belirsizliğin anaforunda savunmasız bırakır. Sorumluluk almak ve vermek irade ister, irade de gücünü bilgiden ve ideolojiden almalıdır. Yine cesaret, gücünü aynı zamanda güncel politik gelişimin komutandan ve savaş gücünden ne
beklediğini bilmekten, bu bilgiye ulaştıracak politik önderlik kabiliyetinden alır, almalıdır. Komutan nihayetinde, devrimci politikanın askeri biçimlerle inşasından sorumludur. Politik önderlik yetmezliği, komutanın doğru zamanda, doğru yerde, doğru güçle sürece müdahalesini engeller.
İdeolojik netlik ve kararlılık, politik önderlik kabiliyeti, komutanın cesaretini büyütecektir.
Komutan bir çizgi savaşçısıdır. Partinin devrim anlayışını, strateji ve taktik kavrayışını, politika yapış tarzını, örgütsel sistemini kendisinde cisimleştirmek, kendi gelişimini buradan yönetmek ve komuta ettiği gücü bu çizgide savaştırmaktan sorumludur. Yoldaş komutan bu sorumluluğunu yerine getirmek için partiden öğrenmeyi, partiyi bütün derinliğiyle kavramayı kendisine görev edinmelidir.
Emir­komuta ilişkisi içerisinde özenli olmalıdır komutan. Dili ve üslubu net ve yoldaşça olmalıdır.
Baskılayıcı dil ve söylemlerden uzak durmalı, emir ve talimatları doğru tarzda ifade etmelidir. Hatta mümkünatı varsa, alınan kararlara savaşçı gücü dahil etmelidir. Ya da bu kararları onlara benimsetmelidir. İçselleşmiş bir kararın pratik sahada uygulanışı kuşkusuz daha güçlü olacaktır.
Komutan savaşçıyla ilişkisinde adaletli olmalıdır. Eksik yanların eleştirisini yaptığı gibi, olumlulukların da hakkını teslim etmelidir. Kişisel antipati ve sempatilere dayalı hareket etmekten itinayla kaçınmalıdır. İlişkilerinde yoldaşlık ölçülerinden şaşmamalıdır. Komutana güven, onun adaletli yaklaşımından beslenir. Bencil, bireyci, kayırmacı yaklaşımlar, komutanın yönetme gücünü zayıflattığı gibi, savaşı zafere taşımaz. Yukarıda belirttiğimiz gibi, komutan­savaşçı ilişkisinde zafere giden yol tek parçayla sınırlı değildir, birbiriyle bağlantılı birçok parçayı kapsamaktadır. İyi bir komutanlık, ifade ettiğimiz kıstasları hakkıyla yerine getirmekle olanaklıdır. Zaferi mümkün kılan ise, işte bu ilişkiler diyalektiğini doğru kurmaktır.
Berxwedan Bulut