Cinsiyetçi Toplum, Heteroseksizm Ve Lgbti+ Mücadelesi
Share on Facebook Share on Twitter

 
Diğer yazılar
 

 

 Özgür Kadın / Sayı 1 / Eylül 2019

 

Konferansımız Rojava siperlerinde ölümsüzlüğe yürüyen lezbiyen gerilla yoldaşımız Ivana Hoffmann'ı anar ve eylemini cinsiyetsiz dünya mücadelesinin ilham kaynağı olarak görür.
Heteroseksizm, Lgbti+ Hareketi Ve Kadın Özgürlük Mücadelesi
* Heteroseksizm, özel mülkiyete dayalı cinsiyetçi toplumun kurumsallaşmış bir bileşenidir. Toplumsal yaşamdaki bütün izleriyle birlikte yok oluşu, cinsiyetçi toplumun maddi temellerinin tasfiye edilmesine bağlıdır.
* Lgbti+'lar, üçüncü bir cins değildir. Ancak gay, lezbiyen, biseksüel, transseksüel, interseks ve başkaca cinsel kimlikler, kapitalist toplumun seyri boyunca, cinsiyetçi topluma karşı, heteroseksizm karşıtlığı temelinde ortaklaşan bir toplumsal kuvvet haline gelmişler, cins çelişkisinin keskinleştiği emperyalist küreselleşme koşullarında bu durum daha da belirgin bir nitelik kazanmış ve hareketin gelişimi hızlanmıştır.
* Cinsiyetçi toplum düzenine karşı mücadele, erkek egemenliğine karşı mücadelenin yanı sıra, heteroseksizme karşı mücadeleyi de içermelidir. Lgbti+ hareketi, kadın özgürlük mücadelesinin alt alanı değildir. Cinsiyetçi topluma karşı mücadelenin bir başka kanalıdır. Lgbti+ hareketi, heteroseksizm karşısında "nesnel yıkıcılığı" nedeniyle toplumsal cinsiyet sorununa teorik, ideolojik ve politik bakımdan yeni ufuklar açmaktadır. Kadın özgürlük mücadelesi, lgbti+ hareketi ile sıkı bir ittifak ve etkileşim içinde olmalıdır.
Lgbti+ sorununun teorik analizi, cinsiyetçi toplum ve kadın devrimi teorisinin derinleştirilmesi bakımından önemli bir yerde durmaktadır.
İdeolojik Mücadele
* Heteroseksizmin dışında kalan kimlikler bakımından teorik kavramsallaştırma için lgbti+ kelimesinin kullanılması yerindedir. Ancak bu kısaltmanın eşcinsel ve trans kimlikleri örten bir kavrama dönüşme tehlikesine karşı, somut durumlarda "lezbiyen", "gay" ya da "trans" gibi kimlikler kullanılmalıdır.
* Partimiz saflarında heteroseksizme karşı mücadele belli bir yol kat etmiş olsa da, kolektif ortamlarımızda homofobik ve transfobik tutumlar mevcuttur ve heteroseksist yaklaşımlar, lgbti+'ların kendi varlık biçimleri ile ortamlarımızda yer almasının önünde somut bir engel olarak varlığını sürdürmektedir. Bu nedenle heteroseksizmin sonuçları olan homofobi, transfobi ve bifobi ile mücadelemiz sistemli ve sürekli olmak zorundadır.
Örgütsel Yaklaşım
* Kadın tanımının biyolojik cinsiyet temelinde yapılması, heteroseksist bir yaklaşımdır. Trans erkeklerin kadın örgütünde yer alması beklenemeyeceği gibi, trans kadınların kadın örgütünde yer alması da doğal ve gereklidir. Bütün bu durumlarda, kişinin cinsel kimlik beyanı esastır.
* Bunlara ek olarak, hiç kimse kendini kadın veya erkek olmak üzere bir cinsel kimlik içerisinde tanımlamak zorunda değildir. KKÖ, lgbti+ hareketini kadın hareketinin bir alt alanı olarak görmez. Bununla birlikte, heteroseksizme karşı mücadele ile erkek egemenliğine karşı mücadele arasında, cinsiyetçi toplum karşısındaki güçlü ortaklık nedeniyle, KKÖ, kendini kadın ve erkek cinsiyet kimlikleri içinde tanımlamayan MLKP üyesi lgbti+'lara açıktır. Üyelikleri kendi istekleri temelinde düzenlenir.
* Mevcut örgütsel düzey ve koşullar altında, lgbti+ hareketinin sosyalizm mücadelesine kazanılması için, partinin lgbti+'lar arasında örgütlenmesinin öncülüğünü KKÖ yapmalı ve lgbti+ mücadelesinin devrimci hattan gelişiminde pratik sorumluluk üstlenmelidir.
* Kadın örgütü, partiye dolaylı veya dolaysız olarak bağlı lgbti+ örgütlerinin kurulmasında rol üstlense de, bu örgütler, karma örgütlerin heteroseksist yaklaşımlarına karşı, kadın örgütlerimizden politik bakımdan özerk örgütler olarak kurulmalıdır.
* Lgbti+ komisyon, çalışma grubu ve komiteleri, örgütsel yönetimlerinin, doğrudan özel bir cinsel kimlik ifade etmeyen parti örgütü tarafından mı, yoksa, cinsel kimlik beyan etmekle birlikte cinsiyetçi toplumla mücadelede partiye öncülük rolü olan kadın örgütü tarafından mı yürütüleceğine kendileri karar verir.
* Gerek üyelik, gerekse çeşitli tipte görevlendirmelerde pozitif ayrımcılık esastır. Kota yöntemi ise, yakın dönemde pratik bir karşılık bulma koşulları asgari düzeyde oluşmadığı için benimsenmemiştir.
Politik Mücadele
* Hareketin temel mücadele dönemlerinden biri olan trans onur haftası ve lgbti+ onur haftası, kadın örgütümüzün ve partimizin gündemleri içindedir.
* Komünist kadınlar, Mayıs 2012'de ilan edilen "Trans Manifesto"nun tüm taleplerini sahiplenir, bu taleplerle yürütülen mücadeleleri destekler:
"- Trans cinayetlerinin, nefret cinayetlerinin önlenmesi
- ‘İkinci sınıf vatandaş' ya da ‘3. cins' gibi davranılmasının son bulması
- Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, cinsiyetlerimiz üzerinden tanınmanın son bulması
- Metropollerde gecelere ve gettolara sıkıştırılmanın son bulması
- Barınma hakkının önündeki engellerin kaldırılması
- Yasal ve siyasal kurumlarda transfobik yaklaşımların son bulması
- Eğitimde heteroseksüel cinsel yönelimin baz alınmasının son bulması
- Trans bireylerin istihdam edilmelerinde pozitif ayrımcılık uygulanması
- Seks işçiliğinin bir emek biçimi olarak tanınması
- Hapishanelerde kişisel beyanın kabul edilmediği, trans bireylerin ‘varsayılan' biyolojik cinsiyetlerine göre yapılan yerleştirilmelerinin son bulması
- Medyada transfobinin, nefret söyleminin üretimi ve yaygınlaştırılmasının son bulması
- Lezbiyen, gay, biseksüel ve trans bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin anayasal güvence altına alınması
- Nefret söylemi ve nefret suçlarıyla mücadele hedefli bir nefret suçları mevzuatının oluşturulması
- Transseksüelliğin hastalık kategorisinden çıkartılması ve kişisel beyanın esas kabul edilmesi
- Sağlık ve sosyal hizmetlere erişimi engelleyen cinsiyetçi, homofobik ve transfobik tutumların son bulması"
* Komünist kadınlar, Rojava kadın devriminin, cins ayrımsız/cinsiyetsiz bir yönde gelişimi için lgbti+'ların varlıklarının Rojava toplumsal sözleşmesinde güvenceye alınması yönünde çalışma yürütülmesi perspektifini benimser.

 

 

Arşiv

 

2019
Eylül

 

Cinsiyetçi Toplum, Heteroseksizm Ve Lgbti+ Mücadelesi
fc Share on Twitter

 

 

 Özgür Kadın / Sayı 1 / Eylül 2019

 

Konferansımız Rojava siperlerinde ölümsüzlüğe yürüyen lezbiyen gerilla yoldaşımız Ivana Hoffmann'ı anar ve eylemini cinsiyetsiz dünya mücadelesinin ilham kaynağı olarak görür.
Heteroseksizm, Lgbti+ Hareketi Ve Kadın Özgürlük Mücadelesi
* Heteroseksizm, özel mülkiyete dayalı cinsiyetçi toplumun kurumsallaşmış bir bileşenidir. Toplumsal yaşamdaki bütün izleriyle birlikte yok oluşu, cinsiyetçi toplumun maddi temellerinin tasfiye edilmesine bağlıdır.
* Lgbti+'lar, üçüncü bir cins değildir. Ancak gay, lezbiyen, biseksüel, transseksüel, interseks ve başkaca cinsel kimlikler, kapitalist toplumun seyri boyunca, cinsiyetçi topluma karşı, heteroseksizm karşıtlığı temelinde ortaklaşan bir toplumsal kuvvet haline gelmişler, cins çelişkisinin keskinleştiği emperyalist küreselleşme koşullarında bu durum daha da belirgin bir nitelik kazanmış ve hareketin gelişimi hızlanmıştır.
* Cinsiyetçi toplum düzenine karşı mücadele, erkek egemenliğine karşı mücadelenin yanı sıra, heteroseksizme karşı mücadeleyi de içermelidir. Lgbti+ hareketi, kadın özgürlük mücadelesinin alt alanı değildir. Cinsiyetçi topluma karşı mücadelenin bir başka kanalıdır. Lgbti+ hareketi, heteroseksizm karşısında "nesnel yıkıcılığı" nedeniyle toplumsal cinsiyet sorununa teorik, ideolojik ve politik bakımdan yeni ufuklar açmaktadır. Kadın özgürlük mücadelesi, lgbti+ hareketi ile sıkı bir ittifak ve etkileşim içinde olmalıdır.
Lgbti+ sorununun teorik analizi, cinsiyetçi toplum ve kadın devrimi teorisinin derinleştirilmesi bakımından önemli bir yerde durmaktadır.
İdeolojik Mücadele
* Heteroseksizmin dışında kalan kimlikler bakımından teorik kavramsallaştırma için lgbti+ kelimesinin kullanılması yerindedir. Ancak bu kısaltmanın eşcinsel ve trans kimlikleri örten bir kavrama dönüşme tehlikesine karşı, somut durumlarda "lezbiyen", "gay" ya da "trans" gibi kimlikler kullanılmalıdır.
* Partimiz saflarında heteroseksizme karşı mücadele belli bir yol kat etmiş olsa da, kolektif ortamlarımızda homofobik ve transfobik tutumlar mevcuttur ve heteroseksist yaklaşımlar, lgbti+'ların kendi varlık biçimleri ile ortamlarımızda yer almasının önünde somut bir engel olarak varlığını sürdürmektedir. Bu nedenle heteroseksizmin sonuçları olan homofobi, transfobi ve bifobi ile mücadelemiz sistemli ve sürekli olmak zorundadır.
Örgütsel Yaklaşım
* Kadın tanımının biyolojik cinsiyet temelinde yapılması, heteroseksist bir yaklaşımdır. Trans erkeklerin kadın örgütünde yer alması beklenemeyeceği gibi, trans kadınların kadın örgütünde yer alması da doğal ve gereklidir. Bütün bu durumlarda, kişinin cinsel kimlik beyanı esastır.
* Bunlara ek olarak, hiç kimse kendini kadın veya erkek olmak üzere bir cinsel kimlik içerisinde tanımlamak zorunda değildir. KKÖ, lgbti+ hareketini kadın hareketinin bir alt alanı olarak görmez. Bununla birlikte, heteroseksizme karşı mücadele ile erkek egemenliğine karşı mücadele arasında, cinsiyetçi toplum karşısındaki güçlü ortaklık nedeniyle, KKÖ, kendini kadın ve erkek cinsiyet kimlikleri içinde tanımlamayan MLKP üyesi lgbti+'lara açıktır. Üyelikleri kendi istekleri temelinde düzenlenir.
* Mevcut örgütsel düzey ve koşullar altında, lgbti+ hareketinin sosyalizm mücadelesine kazanılması için, partinin lgbti+'lar arasında örgütlenmesinin öncülüğünü KKÖ yapmalı ve lgbti+ mücadelesinin devrimci hattan gelişiminde pratik sorumluluk üstlenmelidir.
* Kadın örgütü, partiye dolaylı veya dolaysız olarak bağlı lgbti+ örgütlerinin kurulmasında rol üstlense de, bu örgütler, karma örgütlerin heteroseksist yaklaşımlarına karşı, kadın örgütlerimizden politik bakımdan özerk örgütler olarak kurulmalıdır.
* Lgbti+ komisyon, çalışma grubu ve komiteleri, örgütsel yönetimlerinin, doğrudan özel bir cinsel kimlik ifade etmeyen parti örgütü tarafından mı, yoksa, cinsel kimlik beyan etmekle birlikte cinsiyetçi toplumla mücadelede partiye öncülük rolü olan kadın örgütü tarafından mı yürütüleceğine kendileri karar verir.
* Gerek üyelik, gerekse çeşitli tipte görevlendirmelerde pozitif ayrımcılık esastır. Kota yöntemi ise, yakın dönemde pratik bir karşılık bulma koşulları asgari düzeyde oluşmadığı için benimsenmemiştir.
Politik Mücadele
* Hareketin temel mücadele dönemlerinden biri olan trans onur haftası ve lgbti+ onur haftası, kadın örgütümüzün ve partimizin gündemleri içindedir.
* Komünist kadınlar, Mayıs 2012'de ilan edilen "Trans Manifesto"nun tüm taleplerini sahiplenir, bu taleplerle yürütülen mücadeleleri destekler:
"- Trans cinayetlerinin, nefret cinayetlerinin önlenmesi
- ‘İkinci sınıf vatandaş' ya da ‘3. cins' gibi davranılmasının son bulması
- Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, cinsiyetlerimiz üzerinden tanınmanın son bulması
- Metropollerde gecelere ve gettolara sıkıştırılmanın son bulması
- Barınma hakkının önündeki engellerin kaldırılması
- Yasal ve siyasal kurumlarda transfobik yaklaşımların son bulması
- Eğitimde heteroseksüel cinsel yönelimin baz alınmasının son bulması
- Trans bireylerin istihdam edilmelerinde pozitif ayrımcılık uygulanması
- Seks işçiliğinin bir emek biçimi olarak tanınması
- Hapishanelerde kişisel beyanın kabul edilmediği, trans bireylerin ‘varsayılan' biyolojik cinsiyetlerine göre yapılan yerleştirilmelerinin son bulması
- Medyada transfobinin, nefret söyleminin üretimi ve yaygınlaştırılmasının son bulması
- Lezbiyen, gay, biseksüel ve trans bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin anayasal güvence altına alınması
- Nefret söylemi ve nefret suçlarıyla mücadele hedefli bir nefret suçları mevzuatının oluşturulması
- Transseksüelliğin hastalık kategorisinden çıkartılması ve kişisel beyanın esas kabul edilmesi
- Sağlık ve sosyal hizmetlere erişimi engelleyen cinsiyetçi, homofobik ve transfobik tutumların son bulması"
* Komünist kadınlar, Rojava kadın devriminin, cins ayrımsız/cinsiyetsiz bir yönde gelişimi için lgbti+'ların varlıklarının Rojava toplumsal sözleşmesinde güvenceye alınması yönünde çalışma yürütülmesi perspektifini benimser.